"2. Uluslararası Osmanlı Coğrafyası Arşiv Kongresi"

"2. Uluslararası Osmanlı Coğrafyası Arşiv Kongresi"
Tarihçi ve Arşiv Uzmanı Demir:- "En iyi savunma hücumdur stratejisiyle, bugün de yaptığımız Fırat Kalkanı Harekatı'nı biz niye icra ettik? Antep'te bomba patladı ve biz Cerablus'a girdik, sınırlarımızın güvenliğini sağlamak için daha ileriye gittik"- "Niy

İSTANBUL (AA) - Tarihçi ve Arşiv Uzmanı Enes Demir, en iyi savunmanın hücum stratejisi olduğunu, Fırat Kalkanı Harekatı'nın da Gaziantep'teki saldırının ardından sınır güvenliğini sağlamak için gerçekleştirildiğini belirterek, "Sınırlarımızın güvenliğini sağlamak için daha ileriye gittik. Niye İdlib'e girdik? Hatay'ın güvenliğini sağlamak için. O dönemde de bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın, dönemin milli mücadele liderlerinin inisiyatifinde bu hareketler Halep ve çevresinde icra ediliyordu." dedi.

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün ortaklığıyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "2. Uluslararası Osmanlı Coğrafyası Arşiv Kongresi" çeşitli başlıklarla düzenlenen oturumlarla devam ediyor.

Kongre kapsamında düzenlenen "Ortadoğu Araştırmaları ve Arşiv" konulu oturumunda "Arşiv Belgeleri Işığında Milli Mücadele Döneminde Halep ve Kuzeyi" başlıklı bir sunum gerçekleştiren Tarihçi ve Arşiv Uzmanı Demir, Halep ile Fırat Kalkanı Harekatı'nın gerçekleştirildiği bölge üzerinde milli mücadelede Türk Ordusu'nun neler yaptığını Osmanlı arşiv belgeleri ve Genelkurmay Başkanlığı istihbarat raporları eşliğinde anlatacağını söyledi.

Demir, bölgenin 1079'da Türk toprağı haline geldiğini, 1921 Ankara Anlaşması ile de resmen Türkiye sınırlarından ayrıldığını söyledi.

Tarihsel süreçte birçok gücün bölgenin egemenliği için birbirleriyle hakimiyet mücadelesine girdiğini dile getiren Demir, bölgenin muhtelif etnik grupların yaşama alanı olduğunu aktardı.

Demir, Halep ile Anadolu'nun bir farkının olmadığını, bunun göstergesi olarak arşiv belgelerinde, İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinin Halep'te bir miting ile protesto edildiğinin görüldüğünü belirterek, "Bu durum, bugün terör örgütü PYD'nin elinde olan Haseke, Rakka, Deyrizor gibi birçok bölgede de var." dedi.

Genelkurmay Başkanlığı arşivinde yer alan istihbarat belgelerinde, mitingde "Kahrolsun Emir Faysal ve kahrolsun Arap hükümeti. Yaşasın Halifemiz ve Osmanlı Devleti" ifadelerinin kullanıldığının belirtildiğini vurgulayan Demir, "Bu aslında Arapların Osmanlı Devleti'ne isyan ettiğini çürüten bir tez. Osmanlı'ya sadece çölden gelen Bedevi Arapların bir kısmı isyan etmiştir." dedi.

- "Halep'in milli mücadeleye destek verdiğini belgelerden görüyoruz"

Enes Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halep'teki mücadelenin başlamasıyla gerek Ankara'daki hükümetin gerekse bölgedeki unsurların, yerel aşiret ve halkın katılımıyla gerçekleştirilen bir organizasyonu ve mücadelesi var. Bu mücadele niye önemli? Aslında o dönem Antep Fransız kuşatması altında ve bazı Adana gibi şehirlerimiz işgal edilmiş. En iyi savunma hücumdur stratejisiyle, bugün de yaptığımız Fırat Kalkanı Hareka'nı biz niye icra ettik? Antep'te bomba patladı ve biz Cerablus'a girdik, sınırlarımızın güvenliğini sağlamak için daha ileriye gittik. Niye İdlib'e girdik? Hatay'ın güvenliğini sağlamak için. O dönemde de bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın, dönemin milli mücadele liderlerinin inisiyatifinde bu hareketler Halep ve çevresinde icra ediliyordu. Bu dönemde Halep halkının milli mücadeleye ve Kuva-i Milliye'ye destek verdiğini biz yine belgelerden görüyoruz. Hatta Fransızlar şehri terk edecek seviyeye de ulaşıyorlar."

Milli mücadele döneminde Türk Ordusu'nun doğrudan Halep'e bir harekat yapamadığını, bunun nedeninin de El Cezire cephesi kumandanının Antep meselesi dururken Halep'e bir harekat yapılmasının uygun olmadığını bildirmesi olduğunu anlatan Demir, o dönemki nüfus belgelerine göre, Afrin bölgesinin tamamen Türk ve Kürt, bugünkü El Bab'ın kuzeyinin de tamamen Türk olduğunun görüldüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Osmanlı sınırları içerisinde yer alan El Bab, Menbiç, Afrin, Rakka, Haseke, Cerablus, Tel Abyad, Deyrizor gibi şehirlerin bulunduğu Kuzey Suriye'yi, Mondros Mütakeresi ya da Birinci Dünya Savaşı'nda değil, 21 Ekim 1921 Ankara Anlaşması ile kaybettik. Fakat Ankara Anlaşması ile de Adana, Antep, Mersin gibi şehirlerimiz de işgalden kurtuldu. Yani Türk birlikleri kuzeye, Fransız birlikleri güneye çekildi. Ancak Ankara Anlaşması çok acele yapılmış bir anlaşmadır. Niye? Çünkü dönemin Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk, anlaşmanın imzalanmasından sonra 'Biz bunu yapmaya mecbur kaldık. Özellikle Rusya ile yaptığımız anlaşmadan sonra Batı'ya açılacak bir pencereye ihtiyacımız vardı ve biz bunu Fransızlarla yapmak istedik ve onların bize öne sürmüş olduğu sınırları kabul etmeye mecbur kaldık. Fakat buralar Türk insanı için mukaddes topraklardır. Bir gün buraları Türk yavruları, bizim torunlarımız geri alacaktır. Biz buradan asla vazgeçmeyeceğiz.' ifadelerini kullandığını kendi hatıratında belirtiyor."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.