2. Uluslararası Sendikalar Ve Mesleki Örgütler Konferansı

2. Uluslararası Sendikalar Ve Mesleki Örgütler Konferansı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Yeğin:- "Türk-İslam aleminin ve Orta Doğu halklarının müşterek meselesi olan Filistin sorununun hak, hukuk ve eşitlik temelinde çözüme ulaşabilmesinin, Filistin halkının ancak ve ancak tek yumruk olmasına bağlı

İSTANBUL (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Orhan Yeğin, "Türk-İslam aleminin ve Orta Doğu halklarının müşterek meselesi olan Filistin sorununun hak, hukuk ve eşitlik temelinde çözüme ulaşabilmesinin, Filistin halkının ancak ve ancak tek yumruk olmasına bağlı olduğuna inanıyoruz." dedi.

Uluslararası Kudüs ve Filistin'e Destek Sendikalar Birliği, Memur-Sen ve HAK-İş tarafından İstanbul'da düzenlenen "Kudüs İçin Hep Birlikte" konulu 2. Uluslararası Sendikalar ve Mesleki Örgütler Konferansı, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.

İstiklal Marşı ve Filistin Marşı'nın okunmasının ardından, Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan Filistin ile ilgili video gösterildi.

Bakan Yardımcısı Orhan Yeğin, ikincisi bu yıl "Küdüs İçin Hep Birlikte" başlığıyla düzenlenen konferansa, dünyanın farklı coğrafyalarından Filistin davasının sesine ses olmak üzere 30'a yakın ülkeden 250'yi aşkın yabancı misafirlerle İstanbul'da buluşmaktan memnuniyet duyduklarını dile getirdi.

Türkiye'de üye sayısı 1 milyonu aşmış Memur-Sen'in ve üye sayısı 550 bine ulaşan HAK-İş'in, Kudüs ve Filistin konusunda, uluslararası ve bölgesel iş birliklerinde üstlendikleri öncü rollerinin, çalışanlar düzeyinde Kudüs ve Filistin bilincini arttırdığını, istişare ve iş birliği fırsatlarını çoğalttığını, bunun da birliğin hedeflerinden biri olduğnu anlatan Yeğin, Kudüs ve Filistin'in özgürlüğü için yapılan her faaliyeti önemli gördüklerini dile getirdi.

Türkiye insanının, Filistin'e kayıtsız kalamayacağını ifade eden Yeğin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kudüs'ten aldığımız her haber, bizim memleketimizde, sizlerin memleketinizdeki her acı haber insanların canını yakar ve onları yemeden, içmeden keser. Bu mukaddes beldeye dört asır boyunca hizmet etme şerefine nail olmuş millet olarak, buranın çatışma, kan ve gözyaşı ile gündeme gelmesini hiçbirimiz istemiyoruz. Kalıcı barış için egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin vücut bulmasını çok önemsiyor, bu konuda önemli çabalar gösteriyoruz. Bu aynı zamanda uluslararası toplumun Filistin halkına karşı, tarihi bir yükümlülüğüdür. Türkiye olarak, her zaman barış sürecini canlandırmaya yönelik çabalara destek vermiş ve vermeye de hazır durumdayız. Türk-İslam aleminin ve Orta Doğu halklarının müşterek meselesi olan Filistin sorununun hak, hukuk ve eşitlik temelinde çözüme ulaşabilmesinin, Filistin halkının ancak ve ancak tek yumruk olmasına bağlı olduğuna inanıyoruz. Filistin'de Hamas ve Fetih arasında imzalanan, Filistinli kardeşlerimiz arasında bir süredir devam eden bölünmüşlük halini nihayete erdiren Ulusal Uzlaşı Anlaşması'nın önemini de tekraren altını çizmek istiyoruz."

Son 15 yıldır hükümetlerce ortaya konulan yüksek şuurun, tüm gönül coğraflarında yaşayanlarla geleceğe de birlikte yürüneceğinin en büyük teminatlarından olduğunu dile getiren Yeğin, "AK Parti hükümetleri, geçmişten bugüne sivil toplumun paydaş olduğu sosyal diyalog kültürünü güçlendirmenin demokrasinin en temel bileşenlerinden biri olduğunu kabul ile hareket etmektedir. Bu diyalog ölçeğini, coğrafi sınırlarla darlatma tuzağına sıkıştırılmış değildir. Bilakis, uluslararası ölçekte tüm platformlarda yer açma ve genişletme gayreti taşımaktadır. Bu gayret, gerek ülkemiz özelinde, gerekse dünya genelinde ortaya konulan tüm hizmetler, çalışma ve söylemlerin bütününde açıklıkla görünmekte ve güven vermektedir. " diye konuştu.

- "Kamu vicdanı adına eleştirmek en temel görevimizdir"

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İdare Amiri ve HAK-İş Onursal Başkanı Salim Uslu da Kudüs'ün sadece Filistinliler'e ait bir mesele değil, ümmetin meselesi olduğunu belirtti.

Konferansa katılan sendikaların temsilcilerinin Filistin meselesiyle ilgili somutlaştırma projelerini çok isabetli bulduğunu anlatan Uslu, bundan sonraki toplantıların özellikle projelerin somutlaştırıldığı, tartışıldığı ve sonuçlarının ele alındığı tarzda olmasını arzuladıklarını ifade etti.

Şantaj ya da korkuyla bir kısım zalimlere boyun eğen ülke yönetimlerinin olduğunu anlatan Uslu, onların karşısında dik durarak, gerekirse kınayarak, ayıplayarak, kamu vicdanında mahkum ederek ya da gerçekten dost olanları yüreklendirmekle işe başlanabileceğini söyledi.

Yakın zamanda ABD'nin, Orta Doğu'da bazı ülkeleri tehdit ederken, bazı ülkelerin de ABD'nin şantajına boyun eğmek zorunda kaldığını belirten Uslu, "Bugün saltanatlarının sürmesi ve yönetimlerini idame ettirmek adına zulme boyun eğen çok sayıda yönetici var. Bu yöneticilerin yaptıklarını kamu vicdanı adına eleştirmek en temel görevimizdir. Bu konferansın bir faydası olacaksa ilk somut adımlardan biri bu olabilir." dedi.

Kudüs'ün aşk ve hikmet şehri oluduğunu dile getiren Uslu, "Bu toplantılarda sadece bilgilerimizi yenilemek, heyecanlarımızı tazelemenin ötesinde daha somut adımlar atmak bizim boynumuzun borcudur. Bu toplantılar sadece heyecanımızı, bilgimizi tazelemenin ya da turistik seyahatin ötesinde bir anlam ifade etmelidir. Aksi takdirde Filistin davasını ya da Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı, Muhammed Al-Durralar'ın omuzuna yüklemiş olmak gibi bir durum içinde oluruz ki arkasından ağıt yakmaktan öte çaremiz kalmaz. O açıdan bu faaliyetleri somut sonuçlarını almak üzere bir araya gelmemiz, bundan sonraki toplantılarda daha anlamlıdır. Birlikte çözüm üretmek başarıdır. Bu başarıyı yakalayabilecek ehliyette ve birikimdeyiz. O açıdan bu toplantıların önemli çıktılar getireceğini düşünüyorum." diye konuştu.

- "İsrail gücünü, kendi varlığından değil, bizim dağınıklımızdan alıyor"

Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Milletvekili Hasan Turan da Kudüs ve Filistin'in kan ağladığını dile getirdi.

Dünyada nesli yok etmek, dünyaya sadece kendi arzuları istikametinde yönetip, insanların tamamına Allah'ın lütfettiği nimetleri yağmalamak arzusunda olan emperyalist güçlerin, savaşın topunu adeta bu coğrafyaya çevirdiğini ifade eden Turan, şunları kaydetti:

"Bizim coğrafyamızdaki ateşin sönmesine adeta hiç müsaade etmiyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle çöküşünden sonra onun hakim olduğu topraklarda 60'ın üzerinde çeşitli aidiyetlere dayalı devletler kuruldu. Bunların müsebbipleri bu sayıyla da yetinmeyerek, yeni yeni koloniler, yeni yeni devletçikler oluşturmanın gayreti içindeler. Aslında yapmak istedikleri şey, içimizdeki birtakım topluluklara özgürlük, hak ve adalet eksenli insanca yaşama ortamı oluşturmak değil, toplumumuzun, milletimizin, coğrafyamızın insanlarını etnik, mezhebi, meşrebi farklı kimlikler adı altında daha çok kolonilere bölerek, daha sömürülebilir, daha yönetilebilir hale dönüştürmek. Bu hedeflerini gerçekleştirmek için öyle bir hançer saplamışlar ki neredeyse 100 yıla yakın zamandır atılan bu temel ve 50 yıldır bu hançer, sırtımızda yaşıyoruz. Bu hançerin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu hançer İsrail. Hançeri çekmeye çalışıyorsunuz çekemiyorsunuz. Çevirdikçe sürekli kanıyor."

Bugün Filistin coğrafyasına barış ve huzur gelmediği, başkenti gönlün kıblesi Kudüs olan bir devlet kurulmadığı sürece bu coğrafyaya, hatta dünyaya barış gelme ihtimalinin söz konusu olmadığını vurgulayan Turan, "Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak bildiğimiz şeyi, bize giydirilmiş adeta kadermiş gibi takdim edilen bu gerçekliği ters yüz etmemizin ve tersine çevirmemizin yegane yöntemi bölünmek değil, bütünleşmekten geçiyor. Artık İslam dünyası tek bir yumruk gibi hareket etmek zorunda. Zira İsrail gücünü, kendi varlığından değil, bizim dağınıklımızdan, gücümüzü İsrail'e değil, birbirimize harcamamızdan alıyor." diye konuştu.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.