Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

40. Yıla Doğru

40. Yıla Doğru

 

Öğrencisi, mezunu ve mensubu olmakla şeref duyduğum, Selçuk Üniversitesi kuruluşunun 40. yılına yaklaşmış bulunuyor. Son 20 yılına şahitlik ettiğim üniversite, kurulduğu yıllardan günümüze kadar, pek çok açıdan büyük aşamalar kaydetmiş ve Uluslararası arenada ilk 500 ve ulusal düzeyde ilk 5 üniversite arasına girme eşiğine ulaşmış durumda. 

Türkiye’deki üniversiteler arasında nitelik açısından ön sıralarda yer alan üniversitemiz 80.000 kişilik öğrencisi ile bu alanda da adından söz ettiriyor. Bünyesinde pek çok fakülte ve yüksekokulu bulunduran üniversitemizde 2014-2015 eğitim öğretim yılının açılışı programı Prof. Dr. Gazi YAŞARGİL’in katılımı ve yaklaşık 1 saat boyunca verdiği açılış dersi ile gerçekleştirildi. Böylece üniversitemiz kampusu içerisinde ders yılının başlaması ile birlikte son derece güzel bir hareketlilik tekrar başlamış oldu. Öğretim Üyesi olarak çalıştığım Edebiyat Fakültesi’ne giderken her gün gördüğüm kampusdeki bu hareketlilik, elbette ki sağa sola meraklı gözlerle bakan gencecik üniversite öğrencilerinden kaynaklanıyor. Türkiye’nin hemen hemen her tarafından gelen pırlanta gibi gençleri gördükçe, fakülteye kayıt yaptırmaya geldiğim ilk günümü hatırladım. 21 yıl önceki o gün, o günün kampusu ve fakültesi her Eylül başında olduğu gibi gözlerimin önünden film şeridi misali geçiş yaptı. Her yıl yeniden olduğu gibi içimdeki tatlı heyecan ve tarifsiz sevinçle fakülteme giriş yaptım. Fakülteme diyorum, çünkü daha 16 yaşında bir delikanlı iken giriş yaptığım fakülteye, yabancı olduğum günlerden eser kalmamıştı. Ancak her eğitim öğretim yılı başında, fakülte ve bölüm koridorlarında yaşanan tatlı telaş beni o günlere yine alıp götürdü.

Bakın yine başladı, bugün koridorlarda yine bir sürü heyecanlı ve mahcup gözlerle karşılaştım ve yine her zamanki gibi duygulandım, boğazımda bir düğüm yeni kayıt yaptırmış bir genci göz ucumla takip ettim. Belki de onun şahsında kendim dolaştım fakültenin kadim koridorlarında, tuvaletin, kantinin, çay ocağının yerini bilmeden, adını ve memleketini sorduğum ilk kişiyle aslında artık ezbere bildiğim fakültenin labirent gibi gelen seramikli duvarlarına baka baka sınıf aradım, kapısında bir sürü doçent profesör veya araştırma görevlisi yazan kitap dolu odaları süze süze ders programını anlamaya çalışırken, hangi kitaplardan sorumluyuz sorusuna gülümseyen yüzlere şaşkınlıkla baktım. Birden durdum omzuma bir el dokundu. Yüzümdeki o öksüz çocuk edası, bana neredeyse bütünüyle benzeyen ama kendinden emin, koridorları bilmem kaç defa dolaşmış ruh ikizimin yüzündeki babacanlıkla buluştu.

Beni her halinden hoca olduğu anlaşılan genç bir beyefendi, babacan bir tavırla Süleyman Demirel Kültür Merkezi adında oldukça büyük ve modern bir salona davet etti. İçeriye girdiğimde benim gibi şaşkın ve heyecanlı bir sürü genç ile karşılaştım. Nasıl bir karşılamaydı o, kürsüye takdim edilen fakültemizin idarecileri, bölümümüzün hocaları bizleri ayakta karşılamış ve yuvanıza, evinize hoş geldiniz demişlerdi.  Hakkında çok az bilgi sahibi olduğum fakültem ve kayıt yaptırdığım bölüm başta olmak üzere fakültedeki her bölüm ayrı ayrı tanıtılmış, öğrencilik yıllarında istifade edeceğim, sosyal faaliyetler ile eğitim alanında elde edeceğim fırsatlar bir bir anlatılmıştı. Öyle ki, öğrencilik yıllarımda radyo televizyondan tiyatroya, spor aktivitelerinden şenliklere kadar pek çok sosyal faaliyete iştirak edebilecek, şartlarını yerine getirdiğim müddetçe Farabi ve Erasmus adı verilen programlarla yurt içinde ve yurt dışında başka üniversitelerde eğitim alabilecektim. Belki de beni karşılayan hocalarım gibi akademisyen olabilecektim. O yemyeşil kampusun içerisindeki pek çok bina, yemekhanesinden kantinine, kütüphanesinden kapalı spor salonuna kadar tek tek anlatılmıştı. Fakültemizin dekanı, yardımcıları ve bölümümüzün başkanı ile hatıra fotoğrafı çektirirken dedim ki hoş bulduk, hocam hoş bulduk. Artık inanıyorum ki ben Türkiye’nin en iyi, en sıcak, en güzel üniversitesinin öğrencisiydim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Hüseyin Muşmal Arşivi
SON YAZILAR