Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

AH ŞU TARIMIN BAŞINA GELENLER

AH ŞU TARIMIN BAŞINA GELENLER

Tarım zor iş. Yaz kış demez büyük emek ister. Tarım dünyanın gelişmiş ülkelerinde işletme mantığı ile yönetilirken Ülkemde halen ilkel bir modelle yönetilmeye çalışılıyor. Peki ne yapılmalı ki, hiç değilse tarımsal ülke potansiyelimizi tam değerlendirerek bugünkü halinden daha öteye götürmeli.

Tarımsal üretim değerlerimiz bugünkü haliyle 65 milyar dolar civarında olup dünyada yedinci, Avrupa da birinci sırada yer almaktayız. Şunu da inkar etmeyelim üretim değerlerimiz son 15 yılda bu yere ulaştı. Ancak herşey bitti, üretimde nihai noktaya geldik, ya da çok iyi durumdayız da diyemeyiz. Öyle de birçok konuda olduğu gibi tarımdan da şikayet edip duramayız. Şikayet çözüm getiremeyeceği gibi sorunları daha da büyüteceğine göre gelişmeyi durduran konular belirleyip çözüm aramalıyız.

Gelişmiş ülkelerde tarım, güvenlik gibi uzun vadeli devlet politikaları olarak yürütülür. Böylece iktidar değişimlerinden etkilenmez, yöneticiler değişse de temel uygulamlalar kolay kolay değişmez. Batı bunu nasıl yapmış diye sorulursa, öncelikle üretimin temelini oluşturan işletme büyüklüğünü ölçek ekonomisine getirerek halletmiştir. Yani atölye mantığından fabrika üretimine geçerek çözmüştür. Bu anlayış halen devam etmekte, işletme büyüklüklerini artırmaya devam etmekteler. Bu durum üretim ve pazarlamada rekabet gücünü artırmaktadır. Bu da bir ekonomik, sosyal ve teknik zorunluluktur.

Gelelim ülkeme. Ülkemde tarımsal işletme yapısı oldukça bozuk. Bu bozukluğun temel sebeplerinden biri uzun yıllarda miras yasalarında ki düzensizliklerdie. Kişi başına 5 parçalı 5 hektar arazi düşmekte. Bu büyüklükte arazide hangi usullerle rekabete dayalı, ekonomik üretim yapılır bunu görmeli.

Bu arada yeni Bakanın Tabip olmasını yadırgamıyorum. Bakanlar koordinasyon görevlerini yaparlar. Önemli olan konularına vakıf, çözüm aramaktan çekinmeyen, sorumluluk almayı bilen, neme lazımcı olmayan, başım yanmasın demeyen ve de üreticinin derdini kendi derdi bilen bürokratlara ihtiyaç var. Sonrasında devamı gelir. Çözüm için yapılması gerekenleri özetleyelim;

Türk tarımda prpblemlerin başında işletme yapımızın bozukluğunu temel alarak işe başlamıştım. Eh, durup dururken de bir anda işletme yapısı büyütülemez. Ama işletme yapısında ki bozukluğu çözmeden de tarımın dertleri çözülemez. Bu iki konu birbirine bağlı olduğu gibi “milli tarımın” derdi de görünüşte çözümü zor olan bu iki konuya bağlı.

Yapılması gereken şudur ve tek parti iktidarlarının da “çözüm kolaylığı” getiren avantajlarından da istifade ederek “tek ve kesin çözüm” olark görülen “işletme yapımızı büyütecek” model yani “havza” kavramının yeniden yorumlanarak “bir köyü bir işletme” haline getirecek “arazi toplulaştırılması” yerine “üretimin toplulaştırılması” esas alınmalıdır.

Kim, hangi kuruluş ve kurum, sivil toplum, siyasetçiler ve de özellikle de üreticiler ne derse desin işletme yapımızı büyütmez isek, projeli veya direk tarım desteklemelerinde üretimde verim ve kaliteyi zorlayıcı destekler yerini bulmaz ve bulmamakta da. Çiftçiler bir şekilde elde ettiği kazancı ve aldığı desteği geri tarıma döndürmemekte, tarımdan kazandıkları ile şehirlere yatırım yapmaktadır.

Neden bunu yapıyorlar, tarımdan aldıklarını neden tarımda döndürmüyorlar diye çiftçiyi suçlayamam. Sebebi ise baştan da söylediğim gibi çiftçilik zor iş. Öyle ki bir şekilde karşılaştığımız üreticiler köylerde kalan çocuklarına kız dahi bulamıyorlar. Genç kızlarımız 1000 TL/ay maaşı olsun şehirli olsun mantığını taşıyorlar. Halen günümüz çiftçisi köylü mantığıyla üretim yapıyor ve borçtan da kurtulamıyor.

Kısacası “köylülükten işletmeciliğe” geçilmelidir. Bunun için de miras huhuku değiştirilerek “özel mülkiyetin kaldırılarak kullanma hakkının devri”, ya da zorunlu olarak “tapuları üreticide kalmak şartıyla” köyleri şirketleştirerek “ortak üretimine” geçilmesidir.

Bu da yasayla olur. Nasıl ki belediyeler 18 madde uygulaması ile şehri istediği gibi organize eder, aynı modelleme tarım için de olmalıdır. Bakandan beklentimiz budur, diğer sorunlar kendiliginden çözülür.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR