AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (3)

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (3)
"(Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Piri'nin açıklamaları) Bir barış projesinin kurumlarını temsil eden bir raportörün Türkiye'ye gelip de terör örgütü üyeleriyle vakit harcaması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni suçlaması en hafif tabirle tarafsızlığın

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri'nin açıklamalarına ilişkin "Bir barış projesinin kurumlarını temsil eden bir raportörün Türkiye'ye gelip de terör örgütü üyeleriyle vakit harcaması Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni suçlaması en hafif tabirle tarafsızlığını yitirmesinin ötesinde haddini bilmezliktir" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaparak, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

AP Türkiye Raportörü Piri'nin Diyarbakır'a gerçekleştirdiği ziyareti "enteresan bir ziyaret" olarak nitelendiren Çelik, Avrupa Birliği (AB) komisyonlarının çeşitli ziyaretler yaptığını, Türkiye'de gizli saklı yapılan bir iş olmadığını söyledi.

Çelik, "Ankara'ya uğramadan direkt Diyarbakır'a giderek, üstelik orada terör örgütüne yakın unsurlarla görüşerek, bütün mesaisini orada harcayarak, arkasından da yaptığı açıklamada sadece devleti suçlayan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni suçlayan, bu terör örgütüne, terör örgütünün eylemine, terör örgütünün mensuplarına hiçbir söz söylemeyen ifadelerini açık bir biçimde reddediyoruz" diye konuştu.

Avrupa Birliği'nin organlarına da çağrıda bulunduğunu bildiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye-AB ilişkileri bu tip vizyonsuz, Türkiye'de ne olup bittiğini anlamayan, gerçekliği görme konusunda problemleri olan raportörlerle yürütülemez. Sağlıklı bir şekilde değerlendirme yapabilen, objektif değerlendirme yapabilen insanlara ihtiyaç var. Zaten bu şahıs bu tavrıyla ve bu ön yargılı tavrıyla, tamamen örgütün kullandığı dili kullanarak bir açıklama yaparak da Türkiye konusunda raportör olma konusundaki tarafsızlığını bize göre yitirmiştir. Avrupa Birliği gibi 2. Dünya Savaşı'nda birbirine kıymış, birbirini katletmiş devletlerin 'ortak bir barış dünyası kuralım, küresel değerler üzerinden bir entegrasyon sağlayalım, terörü ve şiddeti dışlayalım, şiddetin her türlüsünü kendi siyasal alanımızın dışına atalım' diye kurduğu bir organizasyonun, bir barış projesinin kurumlarını temsil eden bir raportörün Türkiye'ye gelip de terör örgütü üyeleriyle vakit harcaması Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni suçlaması en hafif tabirle tarafsızlığını yitirmesinin ötesinde haddini bilmezliktir. Bunu açık bir şekilde söylüyoruz. Bu şahsın bütün davranışlarını kınıyoruz ve bu şahsın Türkiye raportörü olma gibi bir vasfının bütün objektifliğini kaybettiğini belirtiyoruz."

AB-Türkiye ilişkileri ve Türkiye'nin AB'ye tam üyelik perspektifinin bir devlet politikası olduğunu vurgulayan Çelik, "Biz AK Parti olarak AB projesini, AB'ye Türkiye'nin tam üyelik perspektifini en önemli politikalarımızdan birisi olarak görüyoruz. Bu çerçevedeki uyum yasaları, fasıllar konusundaki reformların yapılması konusunda en yüksek iradeye sahip parti biziz" ifadelerini kullandı.

- "Sadece sığınmacı krizine indirgenmiş bir AB ilişkisi de istemiyoruz"

AK Parti döneminde tam müzakere takviminin alındığını ve AB ile ilişkilerin en yüksek düzeye çıkarıldığını dile getiren Çelik, "Hatta söylüyoruz, sadece sığınmacı krizine indirgenmiş bir Avrupa Birliği ilişkisi de istemiyoruz. Biz Avrupa Birliği'ne en geniş çerçevede, temel değerler çerçevesine bloke edilen fasılların açılmasını ve bunların Türkiye tarafından ne kadar hızlı yerine getirildiğinin herkes tarafından görülmesini istiyoruz. Avrupa Birliği'ne, ilişkilerimize bu kadar temel politikalarla yaklaşırken o organizasyonun kurumları tarafından gönderilen kişilerin terör örgütünün ağzıyla Türkiye Cumhuriyet Devleti'ni suçlamasını asla kabul edemeyiz, bu haddini bilmezliği de kınıyoruz, bir kere daha. Terör insanlık suçudur, terör bütün insanlığa karşı bir tehdittir, bu konudaki kırmızı çizginin hiç kimse tarafından çiğnenmemesi gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

- Yeni anayasa

Çelik, bir gazetecinin, anayasa konusunda diğer partilere çağrıda bulunduklarını hatırlatarak, "Bu çağrı sonrasında 'şayet sonuç alamazsak teklifimizi Meclis'e veririz' demiştiniz. Bunun için bir süre var mı, ne zaman olabilir AK Parti'nin teklifi" sorusu üzerine, kendilerinin anayasayla ilgili çağrı yaptıklarını, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın da kendi temaslarını yürüttüğünü söyledi. Ömer Çelik, "Bununla ilgili bir olumlu cevap aldık, almadık o zaten ortada, herkesin gözü önünde gerçekleşiyor ama bizim partide kurduğumuz yeni anayasayla ilgili büyük komisyonumuz çalışmalarına ara vermeksizin devam ediyor. Dolayısıyla biz o komisyonu şunun için kurmuştuk, yeni anayasa sürecinde Meclis'te uzlaşma komisyonunda çalışacak arkadaşlarımıza bir 'think tank' gibi arkadan siyasi desteği vermek, AK Parti'nin yeni anayasa konusundaki açılımlarını onlarla paylaşmak, kamuoyuyla paylaşmak gibi" şeklinde konuştu.

Yeni bir komisyon kurulması halinde bu görevin devam edeceğini belirten Çelik, "Bu komisyon kurulamıyorsa biz partide yaptığımız çalışmaları iki hat üzerinden sürdüreceğiz. Bir tanesi yeni anayasa talebinin toplumda daha da kökleşmesini sağlamak, yeni anayasa talebini Anadolu'da daha çok anlatmak. İkincisi de tabii ki biz Türkiye'nin en büyük siyasi partisiyiz, bizim tabii ki yeni anayasa konusunda söyleyeceğimiz söz sadece gündelik tartışmalarla sınırlı değil, bir anayasa perspektifimiz var" dedi.

- "Siyaset toplumdan gelen talebi temsile çevirmek için yapılır"

Anayasa taslağı yazabilmek için yeterli kadrolara sahip olduklarını ve bunun geçmişte de yapıldığını anımsatan Çelik, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede vatandaşımızla paylaşmak, bu paylaşmaların neticesinde tabii ki Meclis'e bir anayasa taslağı getirmek, Meclis'in gündemine bunu sokmak ve bunu diğer partiler destek vermese de tarihin kaydına, Türkiye'nin siyasi hafızasına nakşetmek isteriz. Ama dediğim gibi bizim için önemli olan bunun bizim profesyonel talebimiz olarak değerlendirilmesi değil vatandaşın talebi olarak biz bunu değerlendiriyoruz. Toplumdan bir talep geliyor, toplumdan yükselen bu talebi biz siyasette bir temsile çeviriyoruz. Dolayısıyla esas olan vatandaşın talebidir.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Cumhuriyet Halk Partisi ile aynı dalga boyunda hareket edenlerin sıkıntısı şuradadır. Siyaset toplumdan gelen talebi temsile çevirmek için yapılır. Ondan sonra toplumdan gelen yeni anayasa talebine karşı ellerini itiyorlar. Bunun gerekçesi diyor ki 'Darbeyle ilgili, darbe yasasından arındırmakla ilişkili bir komisyon kuralım.' Zaten onunla ilgili bir problem yok, bizim elimizde mevzuatın tamamından darbe yasalarını arındırmakla ilgili bir çalışma var. Sayın Genel Başkanımız onları ziyaret ettiğinde de bunu söyledi, 'bu çalışmayı da sizle paylaşacağız, Meclis'te bunu mutabakatla çıkaralım' diye. Ama şöyle bir şey yaparlarsa, 'yeni anayasa gündemden kalksın, biz darbe mevzuatını temizlemekle ilgili bir çalışma yapalım' derlerse o zaman aslında darbe mevzuatını temizlemekle de ilgili samimi olmadıkları ortaya çıkar. Çünkü darbe mevzuatının anası anayasadır. O zaman 'bunlar darbe mevzuatını temizlemeyi bir araç olarak sadece yeni anayasayı yaptırmamak üzere kullanıyorlar' şeklinde bir değerlendirmemiz olur bizim. Dolayısıyla bizim kendi çalışmalarımız açısından, bunu biz siyasi partilerle yaparsak bunu arzu ederiz, bunun doğru olduğunu düşünürüz. Siyasi partilerle yapamıyorsak yeni anayasa çalışmalarımıza kendimiz devam ederiz."

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.