AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı
Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu: (4)- "Başkanlık sistemini biz savunuyoruz. Karşı çıktıkları bir husus varsa onu gündeme getirsinler. Niçin karşı çıktıklarını anlatsınlar. Parlamenter sistemi savunsunlar, biz de gerektiğinde onu eleştirelim. Her şeyi a

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Başkanlık sistemini biz savunuyoruz. Karşı çıktıkları bir husus varsa onu gündeme getirsinler. Niçin karşı çıktıklarını anlatsınlar. Parlamenter sistemi savunsunlar biz de gerektiğinde onu eleştirelim. Her şeyi açık, şeffaf tartışalım ve günün sonunda en doğru anayasayı hep beraber yapalım. Ve çocuklarımıza torunlarımıza bu mirası bırakalım" dedi.

Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu.

Bütün parti liderlerinin siyasi ömrünün milletin takdirinde olduğunu ancak biyolojik ömrünün bir sınırı bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, "Bundan 20-30 sene sonra bırakın siyasi hayatı, bu dünyada bile olmayabileceğiz. Ama öyle bir anayasa yazalım ki bu anayasa 100 sene sonra dahi torunlarımız bu ülkeyi idare ederken, 'sağ olsunlar 26. Dönem'in milletvekilleri bize sağlam bir anayasa bıraktılar da biz bu anayasayla problemsiz, kompleksiz ve yetki çatışmalarında boğulmadan ülkeyi idare edebiliyoruz' desinler" ifadelerini kullandı.

Gelecek nesillere bu borcu ödemek gerektiğini söyleyen Davutoğlu, şahsi hesaplar peşinde olunmaması gerektiğini vurguladı.

"Hele hele TBMM'de yapılacak bir anayasa çalışması için Cumhurbaşkanımızı hedef almak, Cumhurbaşkanımıza hakaretler yöneltmek, Cumhurbaşkanımızı bu tartışmanın merkezine yerleştirip bu tartışmayı şahsileşen bir tartışma haline dönüştürmeye çaba sarf etmek, anayasa yapım sürecine ihanettir" diyen Davutoğlu, bu meselenin hiç kimsenin şahsi meselesi olmadığını kaydetti.

- "Başkanlık sistemini biz savunuyoruz"

Gelecek dönemde herkesin, Türkiye'nin geleceğini düşünerek ve kendi konumlarını unutarak, çoğu zaman da parti genel başkanları unvanlarını bir kenara koyarak, bu ülkenin eşit vatandaşları gibi kafa kafaya verip, en doğrusunun bulunması konusunda yükümlü olduklarını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Başkanlık sistemini biz savunuyoruz. Karşı çıktıkları bir husus varsa onu gündeme getirsinler. Niçin karşı çıktıklarını anlatsınlar. Parlamenter sistemi savunsunlar biz de gerektiğinde onu eleştirelim. Her şeyi açık, şeffaf tartışalım ve günün sonunda en doğru anayasayı hep beraber yapalım. Ve çocuklarımıza torunlarımıza bu mirası bırakalım. Bu süreci siyasetin güncel polemiklerinden siyasi çekişmelerden uzak tutmamız, basit siyasi menfaat hesaplarına kurban etmememiz gerekmektedir. Farklı fikirlerin ortaya çıkmasını biz bir kazanım olarak görürüz. Yeter ki yapıcı bir şekilde tartışabilelim ve ortak akıla, ortak geleceğe mührümüzü vurabilelim. Geçmişte neyin yanlış olduğunu, nelerin sistemin işleyişine engel teşkil ettiğini tespit ederek işe doğru yerden başlayalım. Çarpık ve bir anlamda doğasından da tümüyle saptırılmış bir parlamenter sistem, özellikle 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerinde yaşadık, bunu savunmak yerine hür, insan hak ve hürriyetlerine dayalı başkanlık sistemini ya da karşısına konulacaksa alternatif ne getiriyorlarsa parlamenter sistemi o dokusuyla konuşalım. Ama kimse bugünkü sistemi bize çok iyi işleyen bir parlamenter sistem gibi satmasın, anlatmasın, pazarlamasın. Hep beraber sanki yeni bir kurucu meclis iradesiyle en doğrusunu birlikte yaparak, tartışarak yol alalım, mesafe alalım."

Türkiye'nin, sistem sorunları nedeniyle nice krizler ve istikrarsızlıklar yaşadığını anlatan Davutoğlu, "Bugün AK Parti iktidarlarının dirayetli yönetimi bu problemlerin çıkmasına engel oluyorsa, bu tamamıyla bizim siyasi ahlakımız ve geleneğimiz içinden gelen sorumluluk duygumuzla oluyor. Sistemin iyi işlemesi dolayısıyla olmuyor. Allah muhafaza 1 Kasım sonrasında istikrar oluşmamış ve bir koalisyon dönemine geçilmiş olsaydı, bu anayasanın ne kadar çok krize gebe olduğunu o zaman görmek zorunda kalırdık. Bu yapısal sorunlar Türkiye'ye yıllar kaybettirdi, ağır bedeller ödetti. Bu sıkıntıları yeniden yaşamak istemiyorsak kendisi sorun teşkil eden değil, sorunları çözme kabiliyeti olan bir anayasa yazmak zorundayız" değerlendirmesinde bulundu.

- "Yeni anayasa, bireysel özgürlüklere dayanmalı"

Yeni anayasanın demokratik değerlere yaslanan bir anayasa olması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni anayasa, bireysel özgürlüklere dayanmalı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamaya yönelik kurumsal güvenceler içermelidir. Hep soruyorlar, 'AK Parti nasıl bir anayasa öneriyor' diye. İşte bugün de çerçevesini çiziyoruz, dün de çizmiştik, yarın da çizeceğiz; siyasal sistemin işleyişindeki belirsizlikleri, yetki, sorumluluk kargaşasını ortadan kaldıran bir anayasa olmalıdır. Yeni anayasa temsilde adalet ve yönetimde istikrar düsturlarından taviz vermemelidir. Biz yeni anayasayı Türkiye'de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün kökleşmesi bakımından hayati bir aşama olarak görüyoruz. Yeni anayasa vesayetin her türlüsünün izlerini kökten silmeli, yeni vesayet odaklarının çıkmasına da fırsat vermemelidir. Yeni anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, kapsayıcı ve kuşatıcı vatandaşlık tanımını temel almalıdır. Türkiye geçmişten devraldığı ağırlıkları üzerinden atmalı ve hız kazanmalıdır. Demokrasimize güvenmek, millet iradesinin hakemliğine rıza göstermek durumundayız. Bu ülke hiçbir insanımızı dışlamayan 78 milyona eşit mesafeden bakan, hak ve özgürlükleri asılsız vehimlere kurban etmeyen bir anayasayı hak ediyor."

Türkiye'de 2002'den bu yana demokratikleşme konusunda önemli mesafeler alındığını dile getiren Davutoğlu, şimdi bu kazanımların yeni anayasayla taçlandırılacağını bildirdi. Davutoğlu, bunu başarmanın da AK Parti iktidarlarına, AK Parti'nin 317 milletvekiline Meclis'te büyük bir şeref olarak nasip olacağını ifade etti.

- "20-23 Temmuz'da yaşanılanları şu an aynen devam ediyor"

Türkiye'nin gündeminde terörün yine önemli bir yer tuttuğuna dikkati çeken Davutoğlu, PKK, DAEŞ, DHKP-C gibi terör örgütlerinin eş zamanlı olarak milletin birliğini, huzurunu, güvenliğini hedef alan saldırılar gerçekleştirdiğini ifade etti.

Davutoğlu, 20 Temmuz'da DAEŞ'in Suruç'ta, arkasından DHKP-C'nin İstanbul'da silahlı gösteri yaptığını, PKK'nın daha sonra Adıyaman'da bir askeri, bir gün sonra Ceylanpınar'da iki polisi ve Diyarbakır'da yardım talebine gitmek için yola çıkan bir polisi şehit ettiğini anımsattı.

Türkiye'nin son kale olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Suriye'de problem olduğunda Arap'ı, Kürt'ü, Türkmen'i Türkiye'ye doğru dönüyor. Irak'ta problem olduğunda Türkiye'ye doğru dönüyor. Balkanlar'da problem olduğunda 90'lı yıllarda Türkiye'ye doğru yönlerini döndüler. Biz seçim için hazırlandığımız dönemlerde bütün o başkentlerde Türkiye'ye dönük dualar ve niyazlarda bulunanlar oldu. Dün Tunus Nahda Lideri Gannuşi buradaydı; 'Emin olun 1 Kasım gecesi hayatımın en zorlu, en tedirgin gecesini yaşadım' dedi. Neticeler ilan edildiğinde ilk arayanlardan birisiydi. 'Tunus'un istikrarı, Türkiye'nin istikrarına bağlı' demişti. Böyle bir ülkeyi 7 Haziran'dan sonra bu üç terör örgütü, birisi güya İslam'ı ve Sünnileri Suriye'de savunduğu iddiasındaki tamamıyla barbar ve dinimize, medeniyetimize en büyük lekeyi vuran DEAŞ. Diğeri güya, Kürtlerin haklarını savunduğunu iddia eden ama en çok Kürt katleden PKK, bir diğeri de güya Alevi vatandaşlarımızın haklarını savunduğu iddiasını öne çıkaran ve bu yönde eylemler yapan DHKP-C. Bu üç örgüt birbirleriyle mücadele eden örgütler güya, aynı anda Türkiye'ye karşı harekete geçtiler. Daha doğru bir tabir kullanıyorum, geçirildiler. O günden bugüne de biz üç terör örgütüyle mücadelemizi sürdürüyoruz."

Davutoğlu, 20-23 Temmuz'da yaşananların şu an aynen devam ettiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:

"Son bir hafta yaşadıklarımızı da söyleyeyim. PKK, bölücü terör örgütü saldırılarına devam ediyor, bütün bölgede. DEAŞ, Kilis'e füze atmak gibi bir şeyde bulundu, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz gerekli mukabelede bulundu. Söke'de dün 20 yıl önce Sabancı suikastı sebebiyle kayıp DHKP-C militanları, birden su yüzüne çıktılar ve canlı bomba eylemi için geldikleri Türkiye'de, böyle bir ihanete kalkışmadan silahlarıyla yakalandılar. Emniyet görevlilerimizi tebrik ediyorum."

(Sürecek)


Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.