Almanya-Berlin-2

Birinci bölümde 30 sene önce Berlin’e ilk gidişimi ve intibaları ele almıştım. Bu yazımda gerçekten dünyanın en güzel şehirlerinden olan Berlin kentini detayları ile ele almaya devam edeceğim.

Berlin 33 sene önce Doğu-Batı Berlin ayrımına sebep olan Berlin Duvarının yıkılması öncesi gördüğüm halinden son senelerde gördüğüm kadarıyla epeyce yenilenmiş durumda. Eskiden bataklık olan bölgeler imara da açıldığı için hem yeni ve modern binalarla kapatılmış, Doğu tarafından katılan bölgede eski binalar tamir ederek daha da güzelleşmiş durumda idi.

Bir şehrin güzelleştirilmesi ve güzel kalması, belediye hizmetleri kadar, halkının da bilinçli halde şehri koruması ve yapılan yanlışlara otokontrol müdahale etmesinden de geçiyor. Sabahın erken saatlerinde gelen çöp arabaları şehrin geceden kalan çöplerini boşaltarak kentte hayatın başladığını hatırlatıyor. İşe ister metro, ister otobüs ile gidin, bu araçlar önceden listelerle belirlenen saatlerde durakta yer alıyorlar. İşin bir tarafı da belirli yerlerde açık gıda (sebze-meyve) pazarları da sadece dolmuşlar halinde özel yapım araçlarla tezgâh açıyor, satış işi de akşama kalmadan bizim tabirimizle ikindi vaktinde sona eriyor. Satılmamış sebze-meyve ertesi gün satışa sunulamıyor.

Ben nerede olursa olsun şehirleri yürüyerek gezmeyi tercih ederim. Bunun için de önceden turizm bürolarından temin ettiğim şehir haritalarına göre önemli yerleri gezerim. Şarlatanburg dan çıkıp Brandenburg kapısına oradan da eski Doğu tarafına geçmek için yürüyorum. Dümdüz yol boyunca modern ve klasik binalar bir arada. Belediye binası, Berlin Teknik Üniversitesi, Tiergarten bu yol güzergâhında. Tiergarten da güzel bir meydan ve ortasında çok güzel bir Aslan heykeli insanı büyülüyor. Tiergarten şehrin merkezinde oldukça büyük ve yeşil bir park. Hafta sonu Türkler burada piknik yapıp, kebap kızartıyorlar. Bisiklet süren, yürüyen ve koşanlar hep burada.

Brandenburg kapısına ulaşmak için sol tarafta kubbesi cam olan parlamento binası var. Binanın cam kubbesine para karşılığı çıkılıyor. Bu bölge güzel mimarisi ile tarihi binalarla dolu. Kapı girişinden sonra Pergamon (Bargama) müzesi var. Burası Bizim Bergama’nın ismini taşıyor ve tamamen Ülkemden çalınarak taşınmış tarihi Bergama şehrinin eserleriyle dolu.

Burada Zeus Sunağı, Milet Pazar Yeri Kapısı, İştar Kapısı ve Mşatta Sarayı gibi yapıların günümüze ulaşmış parçaları, bugün sergilendikleri Bergama Müzesi'nin adını dünya genelinde meşhur etmiştir. Müzede başlıca Bergama Athena Tapınağı girişi ve Athena heykeli ile Halep odası sergileniyor.

Berlin’de Zoo Garten, Koodam, Şönenberg, görülmeye değer diğer yerlerdir. Ayrıca vatandaşlarımızın yaptırdığı ve diyanete bağlı Şehitlik Camii ve kültür merkezinde bir bilgi ve toplantı salonundan ibaret müştemilatı bulunmaktadır.

Yine 2. Dünya harbinde bombalanan ve harabe halde bırakılan Kaiser-Wilhelm Protestan kilisesi ve yanına yapılan 6 köşeli kilise şehrin sembollerinden biri. Almanlar savaşın etkisini göstermek üzere burayı bırakmışlar. Bu arada Berlin Duvarı yıkılmasına rağmen duvarlardan alınan çok sayıda orijinal beton bloklar özellikle yıkıldığı yerlerde sergilenmektedir. Tarihinde böyle bir geçmişi yaşayan ve Gazze Savaşına destek veren ve Gazze’nin tahrip edilmesine göz yuman Almanya’ya ne denir soralım.

Eski filmlere ve belgesellere göre Almanya ve de özellikle Berlin adeta yerle bir olmuş iken nasıl oldu da savaştan 10 sene sonra ayağa kalktı ve bugün yeniden dünyanın dördüncü büyük ekonomik gücü haline geldi diye sorulur. Kanaatimce bunun cevabı, Almanya’nın köklü geçmişi, tarihi ve teknoloji gücü yanında Alman halkının ülkesine bağlılığı. Bunun yanında bölücü unsurların olmaması ve devletin halkını değiştirmek için zorbalık yapmaması, disiplinli ve sistematik çalışan halkı olmasıdır. Üstelik doğu Almanya’yı Rusya’dan trilyonlarca dolar ödeyerek satın alması ve bunu da ödemesi, ülkenin gücü ortaya koyma bakımından ayrıca bir değer sayılabilir.

Almanya’nın tüm şehirlerinin mimari güzelliğine en güzel örnek Berlin’dir. Doğu Berlin’i devraldıktan sonra, virane olan bu bölge 10 senede yeniden imar edilerek tarihe ve turizme kazandırmıştır.

Berlin’in mevcut tarihi ve kültürel değerleri yanında, bir ülkenin kaybedilmiş bu değerlerinin nasıl kazanıldığını görmek açısından bile ziyarete değerdir. Japonların 2. Dünya Harbinde bombalanan Hiroşima’yı götürerek “çalışmazsanız böyle olursunuz” tembihi gibi Almanya’nın da Berlin’i yeniden nasıl inşa ettiğini ve dönüştürdüğünü görmek vatanperverliğe önemli misallerdir, denebilir.