Eğitim… Eğitim… Eğitim... Ne olur kimse bana eğitimle ilgili olumsuz bir şey söylemesin. Yıkılıyorum. İçim parçalanıyor. Konya eğitiminde Valimiz Muammer Erol Bey’in iyi niyetinden samimiyetinden hiçbir şüphem yok. İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Mukadder Gürsoy Bey’in yapabileceklerinin en iyisini yapabilmenin gayreti içerisinde olduğuna yüzde yüz inanıyorum. Her şeyden öte bugün için Türk Milli eğitiminin 2 numarası bizim insanımız Orhan Erdem Bey’in duruşu tartışılmaz. 
Ancak eğitimimiz çok mu iyi? Asla böyle bir şeyi savunamayız. Özellikle son oynanan “tiyatro” oynayanları acıttığı gibi oynatanların da yavaş yavaş vicdanını sızlatıyormuş gibi. (Bu konuya sonradan bir daha değinmek isteriz)
Gel gelelim eğitim politikamızın yamukluğundan, tutarsızlığından, yanlışlarından dolayı eğitim diyenin eli yanıyor.
Geri çekilip tabloya şöyle bir bakıyoruz. 
Bu devirde, yönetici olmak çok zor.
Öğretmen olmak, çok çok daha zor. 
Öğrencilerin geleceği adına gelecek çok karmaşık.
Veliler bazen şaşkın, bazen biçare, bazen de tanınamayacak haldeler.
Ve tüm bunları seyrederken geçtiğimiz hafta (adını üzülerek yazmak zorunda kalıyorum) Selçuklu Gazi Teknik Lisesi’nden ….. isimli bir hocanın öğrencilerine şiddet uyguladığı iddiasını alıyoruz. İddia kaynağı çok sağlam, buna rağmen günlerdir bu konuyu savsaklamaya çalışıyorum. Ama bu kez de “Abi bu çocuklar gariban çocuklar ve anne babalar da maalesef korkularından bir şey yapamıyormuş. En son 8-10 çocuğu tahtaya kaldırıp sıra dayağına çekmiş. Okulda müdür de yokmuş. Vekâleten yönetiliyormuş okul. Acaba ondan mı güç alınıyor?.. Allah rızası için ilgilenebilir misin? Sevgilerimle...”
…………
Offfff… Offff. O hocanın da yerinde olmak istemem. Kim bilir ne hale geldi de hoca buna mecbur kaldı?
Zaman hiçbir şekilde hocaların yanında değil. Bunu da biliyorum. O öğretmen ne oldu da böyle çıldırdı?
Ama vallahi durum böyle imiş. Tüm öğretmenlerimizden özür diliyorum. Haklarınızı helal edin. Ama siz siz olun boş verin gitsin. Çünkü sizin arkanızda kimse yok ben onu bilir, bunu söylerim…
SELÇUK TIP YÖNETİCİLERİDE ÜZGÜN
Dünkü yazdığımız konu (hastane lavabosunda sabun bulunmaması) ile ilgili olarak rektör hocamız Prof. Hakkı Gökbel sabah ilk iş olarak talimat vermiş. Öğle saatlerinde fakültenin başhekimi Prof. Yaşar Şen Hoca aradı. İhale sürecinde olunduğu için koridorlardaki lavabolarda kutuların boş olduğunu ancak her hasta odasında dolu olarak bulunduğunu, çalışan personelin ise sürekli olarak iki ayrı üniteden ellerini yıkadıklarını söyledi. Elbette Yaşar Hoca üzgündü. Üzgün olmasının bir başka sebebi de hastalarımızın taburcu olarak bunları alıp gittiği idi. Ne diyelim herkes haklı. Tek haksız var o da biziz. Allah önce bizi sonra hepimizi ıslah etsin.    

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ 
İki türlü insan daima açmış, biri ilmi arayan, diğeri de parayı arayan.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yağışlı havalarda kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyduğumuz zaman ADAM oluruz.