Artık BYLOCK iletişim ağı, suçun varlığına dair bir karine

Artık BYLOCK iletişim ağı, suçun varlığına dair bir karine
Hukukçu yazarımız Dinçer SUROĞLU, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ nin sanık hakimler Metin ÖZÇELİK ve Mustafa BAŞER hakkında verdiği kararı ve Anayasa Mahkemesi’nin TÜRKSAT baskını sanığı Ahmet YAVUZ’ un başvurusu üzerine verdiği red kararını yorumladı

BYLOCK YÜKLEMEK YETERLİ

Hukukçu yazarımız Dinçer SUROĞLU, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ nin sanık hakimler Metin ÖZÇELİK ve Mustafa BAŞER hakkında verdiği kararı ve Anayasa Mahkemesi’nin TÜRKSAT baskını sanığı Ahmet YAVUZ’ un başvurusu üzerine verdiği red kararını yorumladı

Artık BYLOCK iletişim ağı, suçun varlığına dair bir karine.

Öncelikle bu iki karar birlikte değerlendirildiğinde, BYLOCK iletişim ağını yükleyenlerin FETÖ/PDY yapılanması ile bir bağ içinde olduklarına –en hafif hali ile üyelik bağı içinde olduklarına- dair bir karine oluştu.

Basına yansıdığı kadarıyla Anayasa Mahkemesi, BYLOCK uygulamasının varlığını “tutuklanma için kuvvetli şüphe” olarak nitelendirdi. Bu karar sonrası; Sulh Ceza Mahkemelerince tutuklama kararı verilmesi için sanığın BYLOCK uygulaması indirmiş olması yeterli olacaktır.  Hatta BYLOCK uygulamasının varlığı halinde, Sulh Ceza Mahkemeleri sanık hakkında tutuklama kararı vermeyeceklerse bunu gerekçelendirmek zorundadırlar.

Buna örnek verecek olursak; eşlerin her ikisinin tutuklanması halinde bakıma muhtaç çocukların mağduriyetinin ortaya çıkacak olması, bakıma muhtaç ana-babanın varlığı, sağlık durumunun tutukluluk halini kaldıramayacak seviyede ağır olduğuna dair sağlık raporunu sayabiliriz.

BYLOCK uygulamasını indirmiş olanın tutuklanmama gerekçesini Sulh Ceza Hakimi kararında ortaya koyar ve Savcılık makamı böyle bir karara dair itiraz hakkını kullanabilir. Sonuçta hukuk sistemi içinde kararlar ve itirazlar değerlendirilir.

BYLOCK’a dair tereddütler giderildi.

YARGITAY 16. Ceza Dairesi oybirliği ile aldığı kararda BYLOCK iletişim sisteminin “özel olarak” FETÖ üyelerince kullandığını “Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanması amacıyla oluşturulmuş ve münhasıran bu suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağ olduğunun delillere dayanması nedeniyle, bu ağa dahil olan sanıkların ağ içinde başka bir kişi ile görüşme yapmış olması da gerekmez.” cümlesi ile özetledi. Bu sayede BYLOCK’ a dair tereddütler de giderilmiş oldu.

Ayrıca kararda “Haberleşmenin kimlerle yapıldığı ve içeriğinin tespit edilmesi, terör örgütü içindeki konumunu tespit etmeye yarayacak bilgilerdir. Diğer bir deyişle kişinin örgüt hiyerarşisi içindeki konumunu (örgüt yöneticisi / örgüt üyesi) tespit etmeye yarayacak bilgilerdir.”  denilmek suretiyle; iletişim içeriklerinin, ağır ceza mahkemelerinde yapılacak yargılamalarda yönetici – üye ayrımı konusunda bir kriter olacağına da işaret etti.

Şöyle ki; içerikten çıkacak bilgilere göre sanık “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme” veya “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamalarına muhatap olabilecektir. Verilecek ceza konusunda da sanığın lehine veya aleyhine hakimler nezdinde kanaat oluşmasına sebep olabilecek içeriklere rastlanacaktır.

Özetleyecek olursak; BYLOCK sebebi ile gözaltına alınanlar açısından (istisnai haller dışında) tutuklama kararı verilmesi kaçınılmaz hale geldi. Emniyetin düzenleyeceği BYLOCK raporları, en hafif hali ile örgüt üyeliğinin varlığının delili niteliğinde olacaktır. Mesajlaşma içerikleri ise, silahlı terör örgütüne “üyelik” veya “yöneticilik” hallerinin tespiti konusunda başvurulacak önemli bir delil olarak görülecektir.

Diğer etkenleri ve delilleri bir kenara koyacak olursak Sulh Ceza Mahkemelerinin tutuklama kararlarında ve Ağır Ceza Mahkemelerinin daha seri halde yapacakları yargılamalar sonrası verecekleri kararlarda BYLOCK kavramını sıkça göreceğiz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.