BADMİNTONLA DEĞİŞEN BİR HAYAT

BADMİNTONLA DEĞİŞEN BİR HAYAT
Onunki klasik bir sporcu hikayesi…

2004 yılında badmintona başlama isteği babası tarafından onaylanmayınca o dönem beden eğitimi hocası devreye giriyor. Konya Büyükşehir Belediyesporlu İlker Tuzcu’nun badminton hikayesi böyle başlıyor. İlker, spor okullarında başladığı badmintonda 13. yılını geçiriyor. Adeta badmintonla yatıp kalkan, 13 yıldır bıkmadan usanmadan her gün antrenmanını yapıp hedeflerine doğru hızla ilerleyen Konyalı milli sporcu, çalışmanın meyvelerini hemen her yıl alıyor.

Selçuk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümü son sınıfta okuyan 23 yaşındaki milli sporcu İlker Tuzcu’nun badmintona başlama hikâyesi ile elde ettiği üçüncü Avrupa şampiyonluğundaki başarısı duyulmaya değer. İlker’den başka daha önce üst üste şampiyon olan bir sporcunun bulunmaması genç sporcu için ayrı bir gurur kaynağı.

Avrupa’nın zirvesinde Türkiye’yi temsil eden ve şampiyonluklarıyla büyük ses getiren İlker Tuzcu’nun hedefleri de giderek büyüyor. Şimdiki hayali ise 2020 Tokyo Olimpiyatları…img_9082.jpg

RÖPORTAJ: Seda Erciş

Badmintona başlama hikâyeni anlatır mısın?

İlkokul 4. sınıfta başladım badmintona. Beden eğitimi hocam Yasin Şahiner sayesinde başladım ve onun birlikte çok iyi yerlere geldim. İlk olarak yaz spor okullarında bunun eğitimine başlamam gerektiğini söyledi. Kursun ücretli olmasından dolayı babam gitmemi istemiyordu. Ayrıca badmintonu da bilmiyordu. Ben de bunu beden eğitimi öğretmenime söyledim. Hocam da beni kendisinin yazdırmak istediğini söyledi. Buna çok sevinmiştim ve böylelikle badmintona adım atmış oldum. Yaz spor okullarında 50 kişi başlamıştık ama şuan sadece 2 kişi kaldık. Ben devam ettim ve iyi yerlere geldim.

Herkes bu sporu bırakırken sende nasıl bir heves vardı da devam ettin?

Başlayanlar sadece yaz spor okulu olarak başladığını fark ettim. Ama ben gerçekten severek yapıyordum. Çok hoşuma gitmişti ve tam bana göre bir spormuş demiştim. Hocam da yetenekli buldu. Mehmet Fatih Yüksel hocamla çalışmalarıma devam ettim yıllarca. Onun elinde büyüdüm diyebilirim. Baba yarısı gibi oldu. Benim buralara kadar gelmemde de en büyük pay sahibi kendisidir.

Başladıktan sonra hayatında ne gibi değişiklikler oldu?

Sosyal çevrem çok genişledi. Arkadaşlarım çoğaldı. Girişkenliğim arttı. Ben içine kapanık biriydim. Pek elimden bir şey de gelmezdi. Ben bu spora başladıktan sonra özgüvenim geldi. Herkesle kolayca muhabbet edebiliyorum ve kendimi sevdirdiğimi düşünüyorum.

14917016_1211244685621868_3042522750194776504_o.jpg

“ENGEL DEĞİL”

Bedensel engellilerde mücadele ediyorsun ve bu sana ne gibi avantaj veya dezavantaj sağlıyor?

Ben hem normal badmintonda oynadım hem de bedensel engelliler badmintonunda oynadım. Şuanda da bedensel engellilerinde mücadele ediyorum. 2004’ten 2009’a kadar normal badmintonda oynadım. Burada dereceler yaptım. Milli takıma seçildim. Benim doğuştan kolumda bir engelim var. Sağ kolum, diğerinden 3,4 santimetre daha kısa. Ama benim için hiçbir zaman engel teşkil etmedi. Sonra bedensel engelliler badminton geldi Türkiye’ye. Ayakta oynayan kategorisinde sadece ben varım. Böyle geçiş yaptım bedensel engellilere. Normal badmintonda da aktif olarak devam ediyorum aynı zamanda bedensel engellilerde de. Zaten derecelerimi de oradan alıyorum.

Peki, badmintondaki ilk dereceni ne zaman elde ettin?

2009 yılında Almanya’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’na katılmıştım. İlk uluslararası turnuvamdı ve kendimi denemem açısından önemliydi. İlk derecemi aldım burada ve böyle bir derece elde etmemden dolayı çok şaşırdılar. Orada 3. oldum. Madalyadan sonra bu işi ilerletmek istediğimi söyledim. Daha çok hırs yaptım. Sonunda da Avrupa şampiyonluğu elde ettim. Bunun ardından dünya şampiyonası yapıldı. Oraya da 2 kişi gittik. Sadece çiftlerde derece alabildik. İlk dünya şampiyonamdı ve daha tecrübesizdim. Orada dünya 2.’si olduk.

img_9090.jpgimg_9103.jpg

“TÜRKİYE’DE İLKİ BAŞARDIM”

Kırılması zor bir rekora imza atarak, üst üste 3 kez Avrupa Şampiyonluğu elde ettin. Bu başarının ve istikrarın sebebi sence ne oldu?

Her sene üstüne koyarak devam ettim. Dereceler de bir bir yukarıya doğru çıkmaya başlamıştı. Bu da beni çok hırslandırmıştı. 2012 yılında da ilk Avrupa şampiyonluğumu aldım. Bu şampiyonluk bana büyük bir özgüven kattı. Sonraki yıl dünya 2.’liğimi aldım. 2014 yılında ikinci kez Avrupa şampiyonu oldum. Hedefim ikinciyi almaktı onu da başardım. 2015 dünya şampiyonasında ben dereceye giremedim. Fazla özgüven insana olumsuz olarak döner. Bende de öyle oldu. Çünkü hiçbir şey yapamadan elendim. Yıkılmıştım resmen. Kendimi finalde beklerken bir anda çeyrek finale bile gelmeden elendim. Bu bana büyük bir ders oldu. 2016 yılında da Avrupa şampiyonası düzenlendi. Üçüncü kez Avrupa şampiyonu olmayı çok istiyordum. Rakiplerim zorlaşmıştı ve ben zoru başarıp 3. kez şampiyon oldum. Türkiye’de bir ilki başardım. Dereceler elde ettikten sonra sevgim de giderek arttı. Ben badmintonu hiçbir zaman para için yapmadım ki şuanda da aynı asla para için yapmam. Severek yaptığım için hedeflerim oldu. Bu hedefler doğrultusunda adım adım ilerliyorum.

Bu başarıları elde etmek kolay olmuyordur. Senin çalışma tempon, antrenman düzenin nasıl?

Bizimkisi salon sporu ve bireysel. Takım sporu da değil. Kulübüm Konya Büyükşehir Belediyespor bu anlamda bana iyi destek veriyor ancak salon bulma konusunda sıkıntılar yaşıyorum. Daha fazla çalışmalıyım, antrenmanlarım daha fazla olmalı. Çünkü hedeflerim büyük ve antrenman tempomu yükseltmem lazım. Bu şekilde günde çift idman yapıyorum.

Şampiyon olmanda en büyük etken ne oldu?

En büyük etken Mehmet Fatih Yüksel hocam diyebilirim. Çocukluğumdan beri hocamdan hiç ayrılmadım. En büyük etken benim için o. Evet bir antrenör ama baba gibi oldu benim için. O yüzden bir antrenörden fazlası.

“HEDEF 2020 OLİMPİYATLAR”

Dereceler elde ettikçe etrafındakilerin tepkisi nasıl oldu?

Son Avrupa şampiyonasına kadar çevremde hep tebrik edenler vardı. Hoş karşılanıyordum. Ama son Avrupa şampiyonluğumu aldığım zaman çevremde inanılmaz bir destek oluştu. Kendim bile inanamadım. Gerek sosyal medyadan gerekse bizzat arayarak mesaj atarak 500’e yakın kişi beni tebrik etti. Bu gurur verici bir durum. Tanıdığım, tanımadığım herkesten böyle bir tepki alınca çok mutlu oldum. Ben orda al bayrağımızı temsil ettim.

Peki, bunların arasında en zor yarışın hangisiydi?

2013 yılında dünya 2.’si olduğum zaman Malezyalı bir rakibim vardı. En sağlam maçım oydu diyebilirim. Yenemedim ama sonuna kadar mücadele ettim. Rakibim teknik anlamda benden üstündü ama ben de kendimi bildiğim için sonuna kadar mücadele etmiştim. Ben o gün kendimi iyi gösterdiğimi düşünüyorum. 2. oldum ama en zor ve en iyi maçımdı.

Avrupa’nın zirvesindesin ve önümüzdeki ve en büyük hedeflerin?

Bu spordan önce en büyük hedefim aileme bir ev almak. Bunu her zaman söylerim. Çünkü biz yıllarca kirada oturduk ve hala da oturuyoruz. Bu nedenle en büyük hedefim bir ev almak. Ondan sonra spordaki hedeflerim geliyor. Spordaki hedefim ise bu yılın sonunda dünya şampiyonası. 2018’deki Avrupa şampiyonasını almak. Sonraki en büyük hedefim ise 2020’de Tokyo’da düzenlenecek olimpiyatlarına gidip derece yapmak. Orada istiklal marşını okutmak en büyük hedefim.

Son olarak Badminton senin için ne ifade ediyor?

Bana badminton dediklerinde içimde bir kıpırdama oluyor. Badmintondan hiç soğumadım. 13 yıldır yapıyorum. Ben bu sporda çok aile tanıdım. Benim can ciğer arkadaşlarım var. Bana çok güzel insanlar kazandırdı. Bu yüzden badminton benim için aileyi ifade ediyor.

whatsapp-image-2017-01-23-at-20.02.15.jpegwhatsapp-image-2017-01-23-at-20.02.16-(1).jpeg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.