Bakanlar Kurulu toplantısı

Bakanlar Kurulu toplantısı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş: (2)- "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine getirilmesi gereken konu, daha dün Azez bölgesinde hastaneye, sivil bölgelere yapılan saldırı, savaş alanında korunması gereken, ortak olarak savunulması gereke

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine getirilmesi gereken konu, daha dün Azez bölgesinde hastaneye, sivil bölgelere yapılan saldırı, savaş alanında korunması gereken, ortak olarak savunulması gereken alanlara yapılan saldırıların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine taşınmasıdır" dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Kurtulmuş, Silopi'de 7 bin 600 binanın bulunduğunu, bu binalardan sadece 400'ünün ağır hasarlı olduğunu, diğer binaların da bir kısmında hasar olduğunu söyledi.

Söz konusu çalışmanın, "terör sonrası Silopi'yi düzenleme" faaliyetinin ötesinde oradaki yapı stokunu sağlıklı hale getirmek, bütünüyle Silopi'de yeni bir şehirleşme anlayışının ortaya konulması bakımından örnek teşkil edeceğini ifade eden Kurtulmuş, bu çerçevede yerinde yapılan çalışmaları değerlendirdiklerini belirtti.

Kurtulmuş, Bilirkişilik Kanunu Tasarısı'nın da Bakanlar Kurulunda gündeme geldiğini, Türkiye'de bilirkişilik müessesesinin uzun yıllardır eleştirildiğini ifade etti.

Bu müessesenin bir yapıya sahip olmadığını, müstakil bir organizasyon içinde yer almadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Bilirkişilikle ilgili olarak da müstakil bilirkişilik yasası bulunmamaktadır. Bu büyük bir ihtiyaçtır. Uzunca yıllar hukuk çevrelerince dile getiriliyordu. Bununla ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın detaylı bir sunumu oldu. Uzun hazırlıklar sonucu olarak bilirkişilik müessesesinin tanımı, kurumsal yapılanması günün şartlarına, devletin ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yapıldı. Bu çerçevede kurumsal yapı içinde bir danışma kurulu... Çeşitli meslek grupları tarafından HSYK, Yargıtay, Danıştay, ilgili bütün birimlerin de içinde olacağı ve oralardan gelecek, seçilmiş kişiler vasıtasıyla 25 kişiden oluşacak bir bilirkişilik danışma kurulu olacak. Ayrıca bu kurulun sekretaryası mahiyetinde Adalet Bakanlığı bünyesinde bilirkişilik daire başkanlığı oluşacak. Bu tabiri caiz ise tam manasıyla bu işleyişin sekreteryasını yürütecek bir kurum olacak" diye konuştu.

Kurtulmuş, ayrıca 15 bölgede de bilirkişilik bölge kurulları oluşturulacağını, bu kurulların bölgelerde de müstakil olarak bilirkişilik müessesesinin yürütülmesine vesile olacağını dile getirdi.

Türkiye'de bilirkişilik alanındaki son derece çarpık uygulamalardan adalet çevrelerinin uzunca zamandır şikayetçi olduğunu anımsatan Kurtulmuş, "Bir bilirkişiye düşen binlerce dosyanın olduğunu biliyoruz. Neredeyse okumadan dosyaların imzalanabileceği kadar vaktin kendilerine kaldığını biliyoruz. Çok lüzumsuz konularda bu merciye başvurulduğunu biliyoruz. Bu konu, bütün bunları geride bırakacak ve Türkiye'de hukuk sistemimizin reform adımlarından birisi olacak hususların başında geliyor. Bu da hükümetimizin reform paketi içinde ele aldığı konulardan birisi" diye konuştu.

Kurtulmuş, Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan'ın da devam etmekte olan reform paketleriyle ilgili Bakanlar Kuruluna sunum gerçekleştirdiğini dile getirdi.

- Suriye'deki gelişmeler

Bütün kamuoyunu ilgilendiren konulardan birinin de Suriye'deki gelişmeler olduğunu aktaran Kurtulmuş, Suriye'deki iç savaşın "vekalet savaşları" ve neredeyse dünyanın bütün silahlı güçlerinin devreye girdiği bölgesel savaş noktasına geldiğini vurguladı.

Kurtulmuş burada herkesin çok titiz davranması gerektiğine dikkati çekerek, "Türkiye 911 kilometrelik sınırıyla bize yakın bölgelerde olan her konuyu yakın takip etmektedir. Ta uzaklardan gelip bu bölgenin içişlerine karışanlar için belki bölgedeki gelişmeler, kendi küresel ve bölgesel güç denklemlerinden alacakları payla ilgili bir husus olabilir. Suriye topraklarında ortaya çıkan her gelişme neredeyse Türkiye ile ilgili bir ulusal güvenlik ve ulusal çıkar meselesi. Dolayısıyla Türkiye'nin buradaki gelişmeleri yakınen takip etmesi ve her türlü tedbiri alması Türkiye'nin ulusal egemenliğinin gereğidir. Orada gerçekten bir an evvel bir barış sürecinin ortaya konulmasını ve daha fazla masum kanının akmamasını istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

- "Alenen bir katliam havasına dönmüş, bir savaş suçu..."

Kalkan uçaklarla maalesef Suriye'de sivillerin vurulduğunu dile getiren Kurtulmuş, Rusya'nın şimdiye kadar 5 bini aşkın sorti yaptığını, bunlardan yüzde 90'ından fazlasının Suriye'deki sivil mevzilere ya da ılımlı özgürlük güçlerine, sadece yüzde 10'luk kısmının ise DAEŞ mevzilerine atılan bombalar olduğunu aktardı.

"Rusya'nın uçaklarıyla Suriye'de yapmış olduğu saldırıların artık alenen bir katliam havasına dönmüş, alenen bir savaş suçu niteliğine bürünmüştür. Bunun için bütün dünyadan, Suriye'de barışı isteyen bütün unsurlardan, Rusya'nın bu saldırgan tavrına karşı sesini yükseltmelerini talep ediyoruz" diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye'ye, Suriye sınırları içinden PYD ve IŞİD unsurları tarafından yapılan saldırıların ve açılan ateşlerin hepsine Türkiye'nin karşılık vermiş olması da gerçekten Türkiye'nin ulusal çıkarlarının korumasının bir gereğidir. Şimdi Türkiye'nin kendisine karşı saldırgan tutum sergileyen gruplara karşı kendisini koruma sorumluluğunu yerine getirmesini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine şikayet etmesi çok anlaşılabilir bir tavır değildir. Esasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine getirilmesi gereken konu, daha dün Azez bölgesinde hastaneye, sivil bölgelere yapılan saldırı, savaş alanında korunması gereken, ortak olarak savunması gereken alanlara yapılan saldırıların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine taşınmasıdır. Ama maalesef bizim yıllardır söylediğimiz BM Güvenlik Konseyi öyle bir yer ki kimin gücü, kimin orada bir etkisi varsa onun sözünün geçtiği bir yer. Onun için BM Güvenlik Konseyi ne Suriye krizini çözebiliyor ne Ukrayna ne de dünyanın herhangi bir yerindeki başka bir krizi çözebiliyor. Esas beklediğimiz BM Güvenlik Konseyinin bu tür insanlık ve savaş suçlarına karşı gerçekten sesini yükseltebilir noktaya gelmesidir. Üzülerek ifade ediyorum BM sadece temennide bulunan bir uluslararası kuruluş haline düşürülmüştür.

'Göçmen meselesi' diyorsunuz, 'Göçmen meselesinin önlenmesini temenni ederiz' diyor. 'Suriye savaşını önleyin' diyorsunuz, 'Suriye savaşının bitmesini temenni ederiz' diyor. 'Ukrayna krizini çözün' diyoruz, 'Çözülmesini temenni ederiz' diyor. Burada BM'nin de itibarını korumak bütün BM'yi oluşturan milletlerin de ortak sorumluluğudur."

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.