"Balkanlarda Osmanlı Dönemindeki Hoşgörü Yeniden Yaşatılmalı"

"Balkanlarda Osmanlı Dönemindeki Hoşgörü Yeniden Yaşatılmalı"
Yönetmen Kaplanoğlu:- "(Yaptığı filmler hakkında) Onun için mutlaka bu bölgenin de nefesi, kokusu, burayı inşa eden düşüncenin, bu medeniyeti ortaya çıkaran düşüncenin, kalp ilminin etkilerini alıyorum. Film yapmak demek aslında benim için o hazineye daya

ÜSKÜP (AA) - CİHAD ALİU - Yönetmen Semih Kaplanoğlu, Balkanlarsız bir Türk tarihinin düşünülemeyeceğini belirtti.

"Buğday" filminin gösterimi için Üsküp Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) katkılarıyla 16. Cinedays Avrupa Film Festivali kapsamında Makedonya'nın başkenti Üsküp'te bulunan Kaplanoğlu, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Daha önce Bosna Hersekli yapımcı Aida Begic ile "Çocuklar" filminin Türkiye’deki yapımcısı olduğunu, filmin gerçekleşmesinde TRT ile katkıda bulunduklarını hatırlatan Kaplanoğlu, Üsküp'ün, Prizren'in, Priştine'nin, Saraybosna'nın genelde Balkanların her zaman ilgisini çektiğini söyledi.

Ailesinin bir kısmının Makedonya'nın Ohri şehrinden geldiğini ve Balkanlarsız bir Türk tarihinin düşünülemeyeceğini ifade eden Kaplanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tüm bunlar aslında bizim canlı bir kültürün hem burada hem Türkiye'de sürdürdüğümüzün kanıtı. Aynı zamanda Türkiye'de birçok Balkan kökenli insan var, gençler var, öğrenciler var burada keza Türkler var. O yüzden bu ilişkilerin mutlaka filmlerle, kitaplarla, romanlarla tarihe ya da bugüne dair ele alınması ve ortaya çıkarılması lazım. Bir de tabii burada bir hikmet geleneği var. Arifler var burada yaşamış, buradan Türkiye'ye gitmiş, Türkiye’den buraya gelmiş. Büyük bir manevi miras var. Bu mirasın da mutlaka değerlendirilmesi, o köprülerin tekrar daha yoğun bir şekilde ilişkilendirilmesi gerekiyor."

- "Osmanlı dönemindeki hoşgörünün yeniden yaşanır hale getirilmesi gerekiyor"

Kaplanoğlu, her ülkenin, her dilin, her kültürel varlığın kendine has bir dokusu, kendine has bir dili, kokusu ve rengi olduğunu söyleyerek bunların muhafaza edilmesi, herkesin kendini barış içerisinde ifade edebilmesi gerektiğini düşündüğünü kaydetti.

Balkanlar tarihindeki acıları hatırlatarak bunun tekrarlanmaması için buradaki bütün kültürlerin temsil edilmesi gerektiğini vurgulayan Kaplanoğlu, "Osmanlı dönemindeki hoşgörünün yeniden yaşanır hale getirilmesi gerekiyor" dedi.

Çalışmalarında spesifik olarak bir bölge ya da yerellik yerine Balkanlarda, Anadolu'da ve Orta Asya'da yaşamış ariflerin hikmetleri ve onlardan alınan nefesle filmler yapmaya çalıştığını aktaran Kaplanoğlu, şöyle konuştu:

"Onun için mutlaka bu bölgenin de nefesi, kokusu, burayı inşa eden düşüncenin, bu medeniyeti ortaya çıkaran düşüncenin, kalp ilminin etkilerini alıyorum. Film yapmak demek aslında benim için o hazineye dayanmak demek, o hazineden beslenmek demek, o anlamda da zaten yerel olarak, otantik olarak değil ama bütün bu kapsayıcılık içerisinde ele alıyorum film yapmayı. O yüzden mutlaka buradan ya da başka bir yerden ama aynı hattan etkiler alıyorum ve filmlerime eklemeye çalışıyorum, anlatmaya çalışıyorum."

- "Türkiye'de çok değerli yönetmenler var"

Türk kültürünün tanıtımında Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) çalışmalarına da değinen Kaplanoğlu, “Yeni programlar yapılacak öyle düşünüyorum, öyle duyumlarım var. Hem sinema alanında hem edebiyat alanında yaşanılan coğrafyalara çok daha fazla eğilineceğini, ülkelerdeki genç sinemacıları bu konuda Yunus Emre Enstitüleriyle ilişkide olarak yeni filmler yapmalarını, kısa filmler yapmalarını, projeler üretmelerini teşvik edeceklerini düşünüyorum. Bunun da çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü karşılıklı bir ilişki kurulması daha doğrudur diye düşünüyorum. O yüzden Yunus Emre çok büyük bir hizmet yapıyor, hem Türkiye’ye, Türk diline ve kültürüne hem de bulunduğu yerdeki insanlara.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünyadaki dizi sektöründe Türk dizilerinin ikinci sırayı aldığını belirten Kaplanoğlu, şöyle devam etti:

"Aynı zamanda çok değerli yönetmenlerimiz var yaşayan, benim kuşağımdan isimlerini zikretmek gerekirse Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim ve yeni gençler var. Bizler Türk sinemasını, dünyada çeşitli festivallerde vizyona çıktığımız ülkelerde temsil ediyoruz. Filmlerimiz genellikle ve çoğunlukla beğeniliyor. Festivallerde ödüller arıyoruz son 10 yıldır bir hayli gelişme oldu, aynı zamanda Kültür Bakanlığı Türk filmlerine çok yoğun bir destekte bulunuyor, TRT destekte bulunuyor. O yüzden ben çok daha iyi bir geleceğin olabileceğini düşünüyorum. Yeter ki yoğun olarak çalışalım ve üretim yapalım."

Senarist ve yönetmenliğini Kaplanoğlu'nun yaptığı, başrollerini Jean-Marc Barr, Ermin Bravo, Grigory Dobrygin ve Cristina Flutur'un üstlendiği "Buğday" filmi, 24 Kasım'da Türkiye'de vizyona girecek.


Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.