Başbakan Davutoğlu (6)

Başbakan Davutoğlu (6)
"Bizim hasmımız terör örgütüdür. HDP'nin hasım mı, rakip mi olacağı terör örgütüne vereceği veya vermeyeceği tepkiye bağlıdır. HDP siyasi parti olarak davranırsa bizim rakibimizdir, terör örgütünü meşru kılar, destek verir, onun arkasında durursa o zaman

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizim hasmımız terör örgütüdür. HDP'nin hasım mı, rakip mi olacağı terör örgütüne vereceği veya vermeyeceği tepkiye bağlıdır. HDP siyasi parti olarak davranırsa bizim rakibimizdir, terör örgütünü meşru kılar, destek verir, onun arkasında durursa o zaman bizim değil, milletin hasmı haline gelir. HDP'ye oy veren seçmenler ise ne niyette ve hangi sebeple oy vermiş olursa olsun bizim için kutsaldır" dedi.

Başbakan Davutoğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Abdullah Öcalan ile HDP heyetinin neden görüşmediğine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, "Bu süreç istihbarat birimlerimizle, bazı siyasiler arasında yürütülen bir süreçtir. Siyasi derken HDP'liler. Niye yapıyoruz, bir an önce silahlar bırakılsın diye. Yoksa İmralı'ya gidip de onların akrabalık ilişkisi bağlamında bir hak yok. O sebeple gidiyor değiller. 2013 Nevruz'unda 'silahlar bırakılsın' diye açıklama yapılmış İmralı'dan. Ülkede de bir olumlu hava esmiş. Bunun gerektirdiği bazı kanuni düzenlemeler yapılmış. Tekrar tekrar ziyaretler yapılmış. Peki bırakıldı mı silahlar?" diye sordu. 

"İmralı'nın artık bir etkisinin olup olmadığı" yönündeki soruya ise Davutoğlu, "Etkisinin olmadığı o ayrı bir tartışma konusu ama netice önemli. Neticede biz neyi elde etmek istiyoruz. Türkiye'de iç huzuru sağlamayı" cevabını verdi. 

Oslo görüşmelerinde de amacın bu olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Sayın Bahçeli suçlamayla bunları gündeme getiriyor ama yine bir tahrik ve istismar var. 'Gelin hükümet kuralım, hayır hükümet kurmayız. Seçime gidiyoruz anayasal hükümetin içinde yer alın, hayır yer almayız.' Ne yaparsınız, köşenize çekilip sadece eleştirirsiniz, sadece hakaret edersiniz. Bana yönelik hakaretler, Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaretler" şeklinde konuştu. 

- "Netice alınacak, netice"

Dünyada uygulanan yöntemlerin, Türkiye'de de denenebileceğine dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bundan da gocunmayız. Yapılan iş doğrudur. Yapılan şeyler doğru yapılmıştır ama doğru yapılan işte netice elde edilmemişse, illa tekrar tekrar 'bu merasimi devam ettirelim, bir grup gitsin İmralı'da görüşme yapsın, sonra tekrar gelsin'... Netice alınacak, netice. Kobani olayları sonrasında 'kamu düzenini ihlal etmeyin' dedik onlara. Ben Sayın Demirtaş'a o zaman söyledim 'şehirlerin etrafındaki yapılar dağıtılacak, adam kaçırmalar, demokrasinin istismarı üzerine yapılan adımları terk edeceksiniz'. Aylarca bunları müzakere ettik. Konuşuldu, edildi Demirtaş'la. Siyasal anlamda söylüyorum. İstihbarat birimleri bu görüşmeleri yaptılar. Bir taraftan bizi oyalayarak bir süreç işletmek sonra da ayaklanma çağrıları yapmak... Bir değil, iki değil. Kobani'de ayaklanma çağrısı yapan Demirtaş'tı, 7 Haziran'dan sonra yapan da Figen Yüksekdağ'dı. Nasıl bir iyi niyetten bahsedebiliriz. Neyi yapacaklar, neyi görüşecekler? Çok açık net söylüyorum, Türkiye'de meşru silahlı güçler dışında var olan bütün silahlı gruplar tasviye edilene kadar bu operasyonlar kararlılıkla sürecek."

Davutoğlu, Çözüm Süreci'nin halkla yürüttükleri bir süreç olduğunu ve onun da yürüyeceğini vurguladı. 

"Çözüm Süreci, AK Parti'nin önceliği olmayı sürdürüyor mu?" şeklindeki soruyu ise Davutoğlu, "Tabii.. Müzakere ve İmralı ile yürütülen süreç anlamında demiyorum ama Çözüm Süreci'nin felsefesi anlamında hiçbir Kürt vatandaşımızın herhangi bir kaygıya düşmesine gerek yok. Kimsenin dili, kültürü, etnisitesi, lehçesi, siyasi ideolojisi dolayısıyla ezilmesine, ötekileştirilmesine izin vermeyiz. Kesinlikle Türkiye'deki her vatandaş eşittir. Kimse kimseden üstün değildir. Terörle mücadeleyi yürütürken, demokratik şeyleri korumaya kararlıyız. Zaten inşallah hepimiz alanlara ineceğiz, Türkiye'nin her köşesinde vatandaşlarla buluşacağız. Bunları konuşacağız" diye cevapladı.

- "Bütün vatandaşlarımızın verdiği oy kutsaldır"

HDP'ye oy veren seçmenlere yönelik ağır ifadeler kullanılmasına ilişkin Davutoğlu, şunları kaydetti: 

"7 Haziran'dan sonra bunu defaatle söyledim. Bir kez daha bu vesileyle söyleyeyim. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun bütün vatandaşlarımızın verdikleri oy kutsaldır. Yaptıkları seçim kendi seçimleridir. Dolayısıyla kimse bu sebeple, bir diğerini tahkir edemez, ötekileştiremez. O oyu geçersiz veya değerli kılamaz. Bana verilen oy ile HDP, CHP, MHP'ye verilen aynı oydur. Çünkü o oyun kendisi önemli değil, o oyu veren vatandaş aynıdır, aynı değerdedir. Bu anlamda herhangi bir HDP'ye oy veren vatandaşlarımızı tahrik eden ifadeyi doğru bulmam. Değişik partilerden, AK Parti'ye yönelik ağır hakaretler söz konusu. Cumhurbaşkanımıza ayrıca yapıyorlar. AK Parti'ye, bana ayrıca ama bunlar bile bizim HDP, MHP, CHP'ye oy veren vatandaşlarımızın herhangi bir şekilde rencide edilmesine sebebiyet verilmesini mazur görmemiz mümkün değil. Her bir vatandaşımız kıymetlidir."

- "HDP'nin hasım mı, rakip mi olacağı vereceği tepkiye bağlı"

Siyasi partilerin demokrasilerde düşmanları değil, rakipleri olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, sonunda kim kazanırsa ülkeyi onun idare edeceğini dile getirdi. Siyasetin intikam hissiyle yapılamayacağını kaydeden Davutoğlu, "Bugün 'AK Parti'den rövanş alacağız' diyenleri gördüğümüz bir Türkiye'de ne kadar yanlış bir sonuç olduğu ortada" dedi. 

"Kimdir bizim hasmımız?" diye soran Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bizim hasmımız terör örgütüdür. HDP'nin hasım mı, rakip mi olacağı terör örgütüne vereceği veya vermeyeceği tepkiye bağlıdır. HDP siyasi parti olarak davranırsa bizim rakibimizdir, terör örgütünü meşru kılar, destek verir, onun arkasında durursa o zaman bizim değil, milletin hasmı haline gelir. HDP'ye oy veren seçmenler ise ne niyette ve hangi sebeple oy vermiş olursa olsun bizim için kutsaldır."

Davutoğlu, AK Parti'nin yüzde kaç oy alacağına ilişkin kendisine yöneltilen sorulara, yüzde 55 bile demeyi doğru görmediğini belirterek, bunun nedenin de kendisini geri kalan yüzde 45'ten ümit kesmiş gibi görmek olduğunu söyledi. 

İki kategori olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Biri bugün AK Parti'ye oy verenler, biri de yarın oy verebilecek olanlar. Bugün HDP'ye oy verenler, belki yarın bize oy verecekler. Ben onların gönlünü kazanmak için çalışmak durumundayım. Nasıl onlara dönüp de onları rencide edecek bir söz söylerim. Hiçbir şekilde HDP, CHP ya da MHP'ye oy veren vatandaşların rencide edilmesini doğru görmem" şeklinde konuştu. 

Sosyal medyanın bir taraftan iletişim alanı oluşturduğunu ancak bir taraftan da insanın aklında tutması gereken bir şeyi kaleme dökmesine yol açtığını kaydeden Davutoğlu, "Aramızda gibi konuştuğumuz konu nasıl şimdi canlı yayında dünyaya yayılıyorsa, sosyal medya da bir anda bütün dünyaya yayılıyor. Bir anlık öfkeyle söylenen bir söz genel kanaat halini alabiliyor. O bakımdan biz böyle bir rencide edici tutumu mazur da görmedik. Mazur görenleri de bu anlamda mazur görmeyiz" ifadelerini kullandı. 

- "Çiftçilere sınır gelmeyecek, ama teröristler de kullanmayacak"

El yapımı bombaların kablo aracılığıyla patlatılması konusuna ilişkin Davutoğlu şöyle konuştu:

"Bu işlerin neredeyse uzmanı olduk. Biz de soruyoruz, nasıl oluyor bu iş anlatın. Geçen Genelkurmay Başkanımızla bir araya geldiğimizde konuştuk bunları. Van'a gittiğimizde cenaze merasimi sonrasında, şehitlerimizi uğurladıktan sonra bütün kuvvet komutanlarımız, oradaki valilerimiz, jandarma komutanlarımız, emniyet müdürlerimiz ile toplantı yaptım. Dağlıca saldırısının arka planını bir kez daha hepsinden dinledim. Yine demokrasiyle, terörle mücadele arasındaki irtibatın zorluklarını anlatmak bakımından söylediğim aslında çok çarpıcı bir şey. Bu el yapımı bombanın esası gübre. Bunu bütünüyle engellemek isterseniz, Türkiye'de gübre akışını durdurmanız lazım. Öyle sıkı kontrollü rejime tabi kılmanız lazım ki çiftçiler, gübreyi kara borsadan almaya başlarlar. Başka ülkelerde bunu yapabilirsiniz belki ama Türkiye'de çiftçiler bu güzel mesleği icra ederlerken gübre en temel ihtiyaç. Eskiden doksanlı yıllarda 'şu kadar gübreden fazla şu ilçede olmaz' böyle genelgeler var. Bunu yapabilir mi demokratik ülkede, yok. O gübrenin bir kısmı çiftçiye gidiyor ama bir kısmı da teröristler tarafından bir şekilde ele geçiriliyor veya satın alınıyor. Satın alma işleminde her şeyi kontrol edemiyorsunuz, Türkiye'de serbest piyasa var. Bunlar belli yerlerde çok kolay tekniklerle bombaya dönüştürülebiliyor. Buna karşı alınacak tedbirleri de konuştuk. Gübrenin ve istismar edilen malzemenin nasıl denetleneceğine dair tedbirler de alıyoruz ama nihai kertede bunun çok kolay bir süreç olmadığını da bütün vatandaşlarımızın görmesi lazım. Çiftçiler rahat edecekler, onlara bir sınır gelmeyecek ama teröristler kullanmayacak. İşte o dengeyi korumaya çalışıyoruz."

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.