Başbakan Davutoğlu: (9)

Başbakan Davutoğlu: (9)
"Bin liranın altında neredeyse emekli maaşı kalmadı"

ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Tehdidi, hakareti ve şiddeti öne çıkaran herhangi bir eylem, basın özgürlüğü içinde değerlendirilemez" dedi. 

Davutoğlu, A Haber ve ATV ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Emeklilere yönelik vaatlerinin toplumda yansımalarına ilişkin soruyu yanıtlayan Davutoğlu, emeklilerin ücretlerinde çok ciddi bir artışa yöneldiklerini belirtti. 

İki kademeli bir iyileştirme yaptıklarını söyleyen Davutoğlu, 7 Haziran'dan önce bin 100 liraya kadar alan emeklilere ayda 100 lira, yılda bin 200 lira artış yaptıklarını hatırlattı. Seçimden sonra tüm emeklileri kapsayacak şekilde artış yapılacağına işaret eden Davutoğlu, "Bin liranın altında neredeyse emekli maaşı kalmadı. Tek bir emekli grubu kaldı o da Bağ-Kur, tarım emeklileri, çok az sayıdadırlar. Biz iktidara geldiğimizde maaşları sadece 66 liraydı 2002'de. 884 liraya çıkmış olacak o da" diye konuştu. 

Çalışan Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarından kesilen yüzde 10'luk kesimin de kaldırılacağını dile getiren Davutoğlu, bunun da çalışan emekliler için yılda bin 300 lira ile 3 bin 700 lira arasında ek kaynak anlamına geleceğini bildirdi. 

- "Basın özgürlüğünde, günümüzde kıstas eksikliği var"-

Basın özgürlüğü tartışmalarına ilişkin soruya ise Başbakan Davutoğlu, kıstaslar, ölçüler bir kere kaybolduğu zaman ya da inşa edilemediğinde denge kurmanın zorlaştığını ifade etti. 

"Maalesef basın özgürlüğü konusunda, günümüzde kıstas eksikliği var. Benim prensip olarak kabul ettiğim ölçü şu; hakaret etmedikçe, tehdit etmedikçe, her türlü eleştiri hakkı herkes için geçerlidir ve basın özgürlüğü bunun içine girer" diyen Davutoğlu, kimsenin kendisine hakaret etmesini, kişilik onurunu zedelemesini istemediğini dile getirdi. 

Eleştirinin demokrasinin bir gereği olduğuna işaret eden Başbakan Davutoğlu, "Tehdidi, hakareti ve şiddeti öne çıkaran herhangi bir eylem, basın özgürlüğü içinde değerlendirilemez. Bunlarda anlaşmamız lazım. Herkes bunda anlaşırsa doğru bir çizgiye gideriz" dedi. 

-Bilal Erdoğan'a yöneltilen eleştiriler-

Davutoğlu, aday tanıtımında kampanya döneminde ailelerin işin içine karıştırılmaması yönünde bir talepte bulunduğunu aktararak, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesine yönelik ağır saldırılar yapıldığını söyledi. Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da haksız eleştirilere maruz kaldığını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Bilal) Herhangi bir genç, kendi hayat çizgisinde doktora çalışmasını yapmak için bir ülkeye gidiyor ve ben biliyorum. Akademik olarak da kendisiyle daha önce çok konuştum. Orada doktora çalışması yaptığını biliyorum, şimdi sadece bir örnek olsun diye sunu veriyorum. Bilal'in eşi de kızımın da yakın arkadaşı olduğu için eşini de biliyorum. Çocukların hepsini biliyoruz. Cumhurbaşkanının oğlundan bahsetmiyorum şimdi, Bilal'den bahsediyorum. 'Erdoğan' demiyorum onun için. Türkiye'de bir genç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, yurtdışında doktorası başlamış, devam ediyor, bitirmek için gidiyor, şimdi onun babasının cumhurbaşkanı olması onun kişilik haklarının rencide edilmesini haklı gösterebilir mi?" 

Kendisinin de küçük kızının öğretmenine baskı yaptığı yönünde iddialar ortaya atıldığını belirten Davutoğlu, bir kere bile okuluna gitmediğini, öğretmeniyle konuşmadığını söyledi. Davutoğlu, çocuklarının Türkiye'deki herhangi bir gençle eşit şartlarda yaşamaya, özgürlüğü tanımaya hakkı olduğunu dile getirdi. 

Eleştiri yapılacaksa siyasi tutumun eleştirilmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, ailelerin bu işe karıştırılmasına anlam veremediğini ifade etti. 

-Gazetecilere yapılan saldırılar-

Gazetecilere yapılan saldırılara değinen Davutoğlu, saldırıya uğrayan her gruba hiç vakit geçirmeden, hiçbir ayrım gözetmeden, birini diğerinden daha az ya da fazla önemliymiş gibi yansıtmayacak şekilde kınadığını vurguladı. 

Ancak Ahmet Hakan Coşkun'a yapılan saldırıdan sonra bir gazetenin "Sorumlular hesap versin" diye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kendisinin ve birkaç kişinin fotoğraflarını sayfalarına taşıdığını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Biz hesap vermeliymişiz. Bu saldırıyı kınıyorum. Bir daha söylüyorum, tekrar tekrar söylüyorum. Bir suçun suç olma niteliği suçu işleyen kişiye de suça muhatap olan kişiye göre de değişmez. Suç suçtur. Basın özgürlüğü de herkes için geçerlidir ama Allah aşkına 3 yıldır, daha önce hükümeti öven şimdi paralel medya itibarıyla söylüyorum, 3 yıldır hükümet hiç olumlu bir iş yapmadı mı?"

Davutoğlu, 5 sene önce tamamıyla özgür yazı yazanların, şimdi tamamıyla yeren nitelikte yazı yazdıklarını belirterek, bunda objektiflik ya da basın özgürlüğü olmadığını dile getirdi. Herkesin bir iç muhasebe yapması gerektiğini belirten Davutoğlu, karşılıklı fikir özgürlüğü yapılacaksa kişilerin bağımsız olarak değerlendirilmesi, kişilik rencide edilmeden ortaya konulması, tartışılması gerektiğini bildirdi. 

Kendisinin Dışişleri Bakanı olduğu dönemde de çeşitli saldırılara maruz kaldığını anlatan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Dışişleri Bakanı'yken de Başbakan'ken de eleştirildim, daha hiçbir gazeteci hakkında hakaret içermedikçe herhangi bir dava açmadım. Açtığım davaları da doğrudan hakaret unsuru varsa ve düzeltilmesi gereken bir durum varsa açtım. İlk davayı da bir lira için açtım, Deniz Feneri davasından, güya benim, kuryelik yaptığım iddia eden bir şey. Almanya Deniz Feneri'nden Bulgaristan'daki Ahmet Davutoğlu Vakfı'na... Cahillik bunların çoğu, baksalar internete Türkiye'de iki Ahmet Davutoğlu olduğunu bilirler. Birisi rahmetli hocamız, herkesin hürmet ettiği bir hoca 1980'lerin başında vefat etti, bir de ben deniz. Ben ona hocam diyorum, gençliğimizde tanıdığım biri. Benimle hiçbiri irtibatı yok, akrabalık, ilişki... Onun adına kurulmuş bir vakfa yapılan bağış 25 bin dolar mı, 30 bin dolar mı. Orada geçiyor diye Dışişleri Bakanı'ydım o zaman. Dışişleri Bakanı olarak benim kuryelik yaptığımı yazdılar."

Başbakan Davutoğlu, hiçbir basın mensubunu, patronunu arayıp da "Niye beni eleştirdiniz" diye sormadığını belirtti. 

Aileler karıştırıldığında, hakaret edildiğinde, organize bir faaliyet halinde bir şeyler yıkılmaya çalışıldığında bu tutumun basın özgürlüğüne girmediğini dile getiren Davutoğlu, herkesin ilkeli, dürüst standartları oluşturacak şekilde davranması gerektiğini söyledi. 

-İş kurmak isteyen esnafa anahtar teslim fabrika-

Başbakan Ahmet Davutoğlu, esnafa yönelik yapılan vaatler hakkında da bilgi verdi. Esnafa faizsiz kredi vereceklerini söyleyen Davutoğlu, "Eğer bir grup esnaf bir araya gelirse ya da tek başına bir esnaf bir KOBİ kurmak için harekete geçerse anahtar teslimi fabrika vereceğiz" dedi. 

İstihdam oluşturacak alanda iş kuracaklara anahtar teslimi fabrikayı kurup, teslim edeceklerini dile getiren Davutoğlu, bununla esnafı istihdam üretmeye teşvik edeceklerini kaydetti. 

Bu uygulama ile esnafın bir müddet sonra hem vergiyle milli gelire katkı yapacağını hem de üretimde milli gelire, bütçeye destek sağlayacağını anlatan Davutoğlu, esnafın küçük esnaf kimliğinden KOBİ'lere dönüşmesi için de Ar-Ge çalışmalarına yönelik özel teşvikler vereceklerini bildirdi. 

Davutoğlu, sermaye altyapısını geliştirmek bakımından da faizsiz kredi vereceklerinin altını çizdi. 

- Prof. Dr. Aziz Sancar'ın başarısı-

Prof. Dr. Aziz Sancar'ın Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmasını sadece bir Başbakan olarak değil, bilim insanı olarak büyük gurur duyduklarını bildiren Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Esas tebrik edilmesi gereken şey ne biliyor musunuz, bu akademik başarı olarak zaten Nobel ödülü ile ödüllendirildi ama bizim milletçe Aziz Bey'e tebrik edilmesi gereken konu, bütün spekülatif sorulara, bir yerlerden gelen yorumlara rağmen başı dik bir şekilde 'Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, Türküm' diye söylemesi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliğine gösterdiği saygı ve gurur duyması dolayısıyla biz ayrıca ona bir vatandaşlık ödülü, Nobel ödülünden daha kıymetli olan vatandaşlık onur ödülünü vermemiz lazım. Çünkü bu ödüller için yanlı bazı farklı algı oluşturmaya çalışanları da biliyoruz. Nobel ödülü alana kadar bu ülke kimliğini bahsedip sonra hemen öncesinden farklı yorumlar yapanları da gördük. Herhangi kişiyi kastediyor değilim ama bir algı oluşturulmaya çalışıldığı için söylüyorum."

Sancar'ı arayarak tebrik ettiğini ve Türkiye'ye ne zaman gelmek isterse bütün imkanlarla yanında olacaklarını ifade ettiğini anlatan Davutoğlu, gazetecinin özel uçakla getirilmesi teklifini de memnuniyetle karşıladığını söyledi. 

Başbakan Davutoğlu, Mardin'den çıkan bir başarı hikayesinin Türkiye'ye özellikle Güneydoğu'daki gençlere örnek olmasını temenni ederek, "Ümit ederiz ki çocuklar taş atmaya, molotofkokteyli kullanmaya, başka prototiplere teşvik edilmezler de Aziz Bey, örnek gösterilir, geleceğin Azizleri bu gençlerin arasından yetişir diye umut ediyorum" değerlendirmesinde bulundu. 

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.