Başbakan Davutoğlu'nun STK temsilcilerini kabulü

Başbakan Davutoğlu'nun STK temsilcilerini kabulü
Davutoğlu: (2)"Birileri 90'lı yıllara Türkiye'yi döndürme gibi bir iddiada bulunuyorsa, bilsin ki biz o şartlara bu ülkeyi döndürmeyeceğiz. Fakat birileri eğer Türkiye'yi Suriye'deki şehirlerin görüntülerine mahkum etmek isterse bilsinler ki, son nefesimi

ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birileri 90'lı yıllara Türkiye'yi döndürme gibi bir iddiada bulunuyorsa, bilsin ki biz o şartlara bu ülkeyi döndürmeyeceğiz. Fakat birileri eğer Türkiye'yi Suriye'deki şehirlerin görüntülerine mahkum etmek isterse, bilsinler ki son nefesimize kadar onlara karşı da mücadele eder, Türkiye'nin bir kriz, kaos ülkesi haline getirilmesine izin vermeyiz" dedi.

Davutoğlu, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini Çankaya Köşkü'nde kabul etti.

Kabulde konuşan Başbakan Davutoğlu, hiçbir şekilde devlet otoritesini temsil eden bir başbakan olarak değil, bu toprağın her bir santimetrekaresini aynı eşit vatandaşlık bilinciyle paylaşan birisi olarak konuştuğunu söyledi.

Dünyada ve Avrupa’da birçok ülkede büyük çalkantıların yaşandığını, Türkiye'nin hemen yanı başında jeopolitik fay kırılmalarıyla ülkelerin "çatır çatır sarsıldığı"nı ifade eden Davutoğlu, "Büyük bir depremin etkisiyle birçok ülkenin kurumları çöküyor. Siyasi kurumlar ve kamu düzeni çöktüğünde de o ülkelerin ekonomileri de tümüyle berhava oluyor. Baktığımızda da demokrasi kamu düzeni ve kalkınma arasında bir ilişki var. Demokrasinin olmadığı, halkın yönetime eşit şekilde katılmadığı yerlerde kamu düzenini sağlamak mümkün olmuyor. Kamu düzeni sağlansa da bu şiddetli bir otorite ile 12 Eylül döneminde olduğu gibi sağlanıyor" diye konuştu.

Davutoğlu, kamu düzeninin olmadığı yerde iş hayatı düzeni olmadığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"Yarın sabah kalktığımızda eğer siz hiçbir çukurun, barikatın olmadığı sokaklardan geçip dükkanınızı açamıyorsanız, nerede hangi mayına basacağınızı bilmeksizin bunu da düşünmeksizin dükkanınıza, işyerinize gidemiyorsanız o zaman hayatın tümü bir şekilde yavaş yavaş etkilenen krize girer. Eğer siz Halep ya da Şam’da yaşamış olsaydınız bir yıl sonrasını değil bir gün sonrasını bile planlama imkanına sahip olmazdınız. Aynı şekilde Yunanistan'da ya da Portekiz'de ekonomik kriz esnasında olmuş olsaydınız yine bu planlamayı yapamazdınız. Türkiye’nin 13 yılık başarı hikayesinde demokratikleşme ve millet iradesi ana omurgadır. Bunu destekleyen diğer sütunlar ise kamu düzeninin tesis edilmesi ve ekonomik kalkınma hamleleridir. Kimse bize 'bırakınız şehirlerimizde kamu düzeni falan kalmasın' derse ve bir müddet sonra daha iyi bir şeyi teklif ederse ona 'bunun garantisi nedir?' diye sorun. Bugün bu topraklarda eğer biz çevre ülkelerdeki krizleri yaşamıyorsak gelecek planlaması yapabiliyorsak, bu üçlü ayak üzerinde bunu gerçekleştiriyoruz."

Davutoğlu, demokrasiden taviz verdiğinizde ekonomik kalkınmanın olmadığını, ekonomik kalkınma ihmal edildiğinde ise demokrasinin yaşanmaz hale geldiğini, kamu düzeni olmadığında ise ne demokratik özgürlüklerin yaşanabildiğini ne de ekonomik planlamaların yapılabildiğini dile getirdi.

Başbakan olduktan bu yana ve daha önce de hep "kamu düzeni" ifadesini kullandığını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bunu özellikle seçerek kullandım. Devlet otoritesi demedim. Devlet otoritesi dendiğinde bazıları devlet ile milletin ayrı düşünüldüğünü ve devletin tam anlamıyla bir otorite olarak milletin üzerinde tahakküm ettiği dönemlere de atıfla bu yapılabilir. 28 Şubat'ta, 12 Eylül'de olduğu gibi. Kamu düzeni dediğimizde şu masa etrafındaki bütün hepimizin paylaştığı bir düzen demektir. Hepimizin menfaatlerini, ideallerini özgürlüklerini yaşayabildiği bir düzen. Hepimiz ona sahip çıkarsak bu yaşanabilir olur.

Biz 13 yıllık iktidarımız döneminde önce bir zihniyet değişimi yaşadık. Demokratikleşme ile yasaklanan birçok şeyi yasaklı kategorisinden çıkardık. Bütün ülke sathında herkesin kendi kimliğini rahatlıkla ifade ettiği, anasından öğrendiği güzel Türkçe’yi, Kürtçe’yi rahatlıkla konuşabildiği, dinlemek istediği türküyü, şarkıyı kardeş türküler olarak Türkçe ve Kürtçe versiyonuyla dinleyebildiği, siyasi propagandada halka Kürtçe ve Türkçe hitap edebildiği bir ortam hazırladık. Ben de bazı şehirlerde halkımızla Kürtçe bildiğim kadarıyla hitap edebildiğim bir ortam sağladım.

Kimsenin dilinin, örfünün, kültürünün, düşüncesinin, hayat tarzının aşağılanmadığı, dışlanmadığı bir Türkiye inşa etmeye çalıştık, çalışıyoruz. 28 Şubat-12 Eylül şartları yok. Bir zihniyet değişimi yaşadık. Bu değişimden biliniz ki bir adım geri gitmeyeceğiz. Birileri 90'lı yıllara Türkiye'yi döndürme gibi bir iddiada bulunuyorsa bilsin ki biz o şartlara bu ülkeyi döndürmeyeceğiz. Fakat birileri eğer Türkiye'yi Suriye'deki şehirlerin görüntülerine mahkum etmek isterse bilsinler ki son nefesimize kadar onlara karşı da mücadele eder Türkiye'nin bir kriz, kaos ülkesi haline getirilmesine izin vermeyiz."

AK Parti iktidarında bütün yasakları kaldırdıklarını anlatan Davutoğlu, "AK Parti kurulduğu esnada yazılan bütün raporlara bakınız. Kürt sorunu şeklinde yazılan raporlarda dile getirilen hususların neredeyse tümü hayat geçirildi. Ne istenirse. Olağanüstü halin kaldırılmasından, Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılmasına kadar çok ciddi bir demokratikleşme hamlesini yaptık. Bununla da kalmadık. Büyük bir ekonomik hamle yaptık. Biz bunları yaparken kimseye bir lütufta bulunmuyoruz. Biz bunları borcumuz olarak yaptık" diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.