Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Endonezya'da

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Endonezya'da
Kurtulmuş:- "Suriye'deki rejimin kendi halkına karşı yürüttüğü bu kampanya, tabiri caizse onları soykırıma tabi tutan bu saldırılar olmasaydı, bugün belki DAEŞ diye bir terör örgütü neşvünema bulamayacaktı"- "Hem terör örgütlerini yok edelim hem de terörü

CAKARTA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Suriye'deki rejimin kendi halkına karşı yürüttüğü bu kampanya, tabiri caizse onları soykırıma tabi tutan bu saldırılar olmasaydı, bugün belki DAEŞ diye bir terör örgütü neşvünema bulamayacaktı. Hem terör örgütlerini yok edelim hem de terörü ve terör örgütlerini ortaya çıkaran bütün bu ekonomik, siyasi, sosyal sebepleri de ortadan kaldıralım. Terörün ırkı,dini ve milliyeti olmaz, terör terördür, terörist de terörist" dedi.

Kurtulmuş, Borobudur Otel'de Endonezya Dünya İlişkileri Konseyi (ICWA) ile Türkiye Cumhuriyeti Cakarta Büyükelçiliğinin ortaklaşa düzenlediği konferansta, "Türk Dış Politikası" ve "Ortadoğu Barış Sürecine" ilişkin bir konuşma yaptı.

Cakarta'ya, Filistin ve Kudüs özel konulu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 5. Olağanüstü Zirvesi için geldiğini, toplantının çok verimli geçtiğini ve Filistin davası için önemli bir adım daha atıldığını anlatan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 10 yıl önce de Açe'deki tsunami felaketinin ardından, Endonezya'da bulunduğunu belirtti.

Dünyada yaşanan terör olaylarını anımsatan Kurtulmuş, "Terörün sebep değil sonuç" olduğunu vurguladı.

Mesele "Sadece DAEŞ veya Boko Haram değil" diyen Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bunların hepsi birer sonuçtur. Bizim terörü ortaya çıkaran sebeplerin ortadan kaldırılmasına odaklanmamız lazım. İşgaller, iç çatışmalar, otokratik rejimler, vekalet savaşları, yoksulluk ve adaletsizliğin ortadan kaldırılmasıyla DAEŞ gibi başka terör örgütlerinin de varlığını sürdürmesi mümkün olamayacaktır.

Eğer Afganistan'a Ruslar ve arkasından da Amerikalıların müdahalesi olmasaydı, El-Kaide diye bir terör örgütü olur muydu? Ona zemin hazırlayan sosyal, ekonomik, siyasal şartlar oluşmayacaktı. Aynı şekilde Irak'a Amerikalılar tarafından yapılan müdahale de öyle. Ardından Suriye'deki rejimin kendi halkına karşı yürüttüğü bu kampanya, tabiri caizse onları soykırıma tabi tutan bu saldırılar olmasaydı, bugün belki DAEŞ diye bir terör örgütü neşvünema bulamayacaktı. Dolayısıyla hem terör örgütlerini yok edelim hem de terörü ve terör örgütlerini ortaya çıkaran bütün bu ekonomik, siyasi, sosyal sebepleri de ortadan kaldıralım. Terörün ırkı, dini ve milliyeti olmaz, terör terördür, terörist de terörist."

- "9 milyar dolar harcandı"

Ortadoğu'daki güncel şartlar ve istikrarsızlıklar sonucunda göçmen ve mülteci sorununun ortaya çıktığını ifade eden Kurtulmuş, Türkiye olarak 2011 yılından bu yana Irak ve Suriye'den din, dil, ırk ayrımı yapmadan yaklaşık 3 milyon mağdur sığınmacıya, "Ensar şuuru ve bilinciyle" kucak açtıklarını ve şu ana kadar yaklaşık 9 milyar doları, bu mazlumların ihtiyaçları için harcadıklarını anlattı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye, Ürdün ve komşu ülkelerdeki sığınmacı sorununun çözümü için uluslararası toplumun desteğinin önemine işaret ederek, "Sığınmacı sorunu ve terörün birbiriyle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen Türkiye'de yapılan son bombalı saldırıları takip etmişsinizdir. Ankara'daki terör saldırısının faili olan kişi, Türkiye'ye girerken kendisini sığınmacı olarak kaydettirmiş ama o PYD'nin militanı çıktı. Bu şahıs ülkemize Suriye sınırından geçti. Bu yüzden asıl dikkat etmemiz gereken terörün sonuçları değil sebepleridir" diye konuştu.

Bu ve benzeri sorunların çözümünde, İslam dünyasına da önemli sorumluluklar düştüğünü kaydeden Kurtulmuş, "İslam dünyası, kendi içerisinde de İslam'ın barışçıl yüzünü, huzur, adalet, hakkaniyet dolu yüzünü ortaya koyarak uluslararası topluma göstermesi lazım" ifadesini kullandı.

İslam ülkelerinin kendi aralarında gerçekten hem Mescid-i Aksa'nın hem Kudüs'ün hem de Filistin topraklarının korunması konusunda aşırı hassasiyet göstermeleri gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Bu anlamda yapılan toplantılar, ne yazık ki Müslümanlar bir araya gelip toplanıyorlar, görüşüyorlar, fikirlerini bir araya getiriyorlar, karşılıklı olarak müzakere ediyorlar, bunlar güzel şeyler ama maalesef yeterli değil" değerlendirmesinde bulundu.

- Birlikte yaşama kültürü

İslam medeniyetinin birlikte yaşama kültürüyle ilgili geçmişte çok güzel örneklerle dolu olduğunu anımsatan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Üç örnek vermek istiyorum. Birincisi yaklaşık 500 yıl Osmanlı yönetimiyle idare edilen Balkanlar'da uygulanan "Osmanlı Barış Düzenine" baktığınız zaman, orada birçok etnik ve dini grubun barış ve huzur içinde yaşadıklarını görürsünüz. İkincisi Kudüs ki Müslüman, Hristiyan ve Yahudiler yaklaşık 400 yıl Osmanlı idaresinde barış içinde birlikte yaşadılar. Aynı şekilde Endülüs, Müslüman devleti yönetimindeki farklı din ve kültürler yaklaşık 800 yıl birlikte yaşamanın örneklerini sundular. Endülüs'teki El-Hamra Sarayı'nın duvarlarında "La galibe illallah" yazıyordu. Manası, Allah'tan başka güçlü, merhametli kimse yoktur. Tek güçlü olan Allah'tır."

Osmanlı Devleti'nin, "Kopenhag Kriterleri"ne çok benzeyen ve beş maddeden oluşan bir yönetmeliği bundan 500 yıl önce uyguladığına dikkati çeken Kurtulmuş, konuşmasında "O maddeleri özetle şöyle sıralayabilirim, inanç hürriyeti, her neye inanmak istersen onu yaşama hürriyeti, inandığını yaşama noktasında kendi sivil organizasyonlarını kurma özgürlüğü (cami, kilise gibi), serbest ticaret hürriyeti ve son olarak hareket serbestisi" ifadelerine yer verdi.

- Hazreti Ali'nin Küfe şehrine atadığı valiye verdiği talimatlar

Cinsiyet, köken, ırk, renk ve inanç gibi faktörlerden bağımsız olarak tüm insanların eşit yaratıldığını anlatan Kurtulmuş, İslam'ın dördüncü halifesi olan Hazreti Ali'nin Küfe şehrine atadığı valiye verdiği talimatlara atıfta bulunarak, "Hazreti Ali valisine diyor ki "Küfe'ye gidecek ve oradaki halkı yöneteceksin. İnsanların iki kategoriden oluştuğunu sakın unutma. Ya doğuştan senle eşit olanlar veya müslüman kardeşlerin" diye konuştu.

- "İnsan eşrefi mahlukattır"

Allah'ın insana ruhundan üfleyerek onu eşrefi mahlukat seviyesine çıkardığını ifade eden Kurtulmuş, yaratıcının insanlara seçme özgürlüğü verdiğini belirtti.

İnsanların bu seçme özgürlüğünü ya doğru ya da yanlış tercihler yaparak kullandığını vurgulayan Kurtulmuş, "Allah sadece bize doğru tercihler yapmamız ve doğru yola girmemiz için yol işaretleri gönderdi" dedi.

Kurulu dünya düzeninin adaletsizliğine işaret eden Kurtulmuş, "İsrail sürekli insan hakları ihlalleri yapıyor. Dünyadan gelen tepkileri hiç göz önünde bulundurmadan, kendi bildiği gibi davranmaya devam ediyor. Dolayısıyla bu noktada bütün dünya kamuoyunu harekete geçirebilecek işler yapmaya ihtiyaç var" diye konuştu.

Temelinde adalet, hakkaniyet olan yeni bir dünya sistemine ihtiyaç bulunduğunu anlatan Kurtulmuş, "İsrail'e kimse 'gık' diyebiliyor mu? İsrail'in kendi gücünden değil bu. İsrail'in arkasındakiler yüzünden. İsrail ne kadar yanlış, ihlal yaparsa yapsın, 'Yapmayın ayıp oluyor' diye bir takım sesler gelecek. Ama Birleşmiş Milletlerde hiçbir şekilde bunlar uygulamaya sokulamayacak" değerlendirmesinde bulundu.

Sistemi değiştirmenin çok kolay olmadığını belirten Kurtulmuş, "Her küresel sistem büyük savaşlardan sonra kuruluyor. Şu andaki sistem İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dengeler üzerine kuruldu. Dünyanın bu kadar çok kriz ve kaos içerisinde olması, yeni bir denge arayışı içinde olduğunu gösteriyor. Bu denge arayışı içerisinde biz de Türkiye olarak, 'Yeter, dünya beşten büyüktür" diyoruz" ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş ve beraberindeki heyet, bugün TSİ ile 15.35 Türk Hava Yollarının tarifeli seferiyle Türkiye'ye hareket edecek.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.