Başbakan Yıldırım, Medya Temsilcileriyle Buluştu

Başbakan Yıldırım, Medya Temsilcileriyle Buluştu
Yıldırım: (1)- "(Bozkurt işareti yapması) Herkesin işaretini yaparız. Türkiye'nin bütün renkleri bizim için aynıdır. 80 milyonu kucaklayacağız derken, bunda tek istisna olan terör örgütleridir"- "(Referandum sürecinde MHP ile ortak kampanya) Programları A

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda bozkurt işareti yapmasına ilişkin, "Herkesin işaretini yaparız. Türkiye'nin bütün renkleri bizim için aynıdır. 80 milyonu kucaklayacağız derken, bunda tek istisna olan terör örgütleridir." dedi.

Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde bir araya geldiği televizyon, gazete ve haber ajanslarının genel yayın yönetmenlerine açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

TÜİK vasıtasıyla yaşam memnuniyet araştırması yaptırdıklarını ifade eden Yıldırım, çeşitli alanlarda vatandaşa sorular yöneltildiğini ve cevaplar alındığını belirtti.

Bir iktidarın, vatandaş tarafından sık sık ölçülmesinin kısa vadede siyasetçinin moralini bozabileceğini ama aynı zamanda iyi yapılanları ve eksikleri ortaya çıkardığına dikkati çeken Yıldırım, "Şu an elimde 2016'nın ortalaması, 2015'e göre kıyaslaması var. Mutlu olduğunu söyleyen insanların oranı 2015'te yüzde 56,6, 2016'da yüzde 61,3. Yukarı doğru bir çıkış var. Mutlulukta en önemli iki parametreyi esas alıyor, bunlar aile ve sağlık. 'Gelecekle ilgili düşünceniz ne, umutlu musunuz?' diye sorulmuş. 2015'te vatandaşların yüzde 74,4'ü umutluyum derken, 2016'da bu oran yüzde 76,8. Yine az da olsa yukarı doğru olumlu yönde bir artış var." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, hükümetin hizmetleriyle ilgili memnuniyet derecesinin de vatandaşa sorulduğunu, burada en yüksek oranın ulaştırma, ikinci olarak asayiş, üçüncü olarak sağlık alanlarında çıktığını söyledi.

Ulaştırmayla ilgili memnuniyetin 2015'te yüzde 74 iken 2016'ta yüzde 78, asayişte ise 2015'te yüzde 70'iken 2016'da 76 olduğunu anlatan Yıldırım, "Sağlık 2015'te yüzde 72 iken 2016'ta yüzde 75 olmuş. Daha sonra diğer alanlar geliyor. Eğitim yüzde 59'dan yüzde 65'e çıkmış. Adalet hizmetleri yüzde 50'den yüzde 58'e çıkmış. Bu hizmet memnuniyeti. Yargılamalara, yargıya güveni ifade etmiyor. Yoksa çok yüksek diyecektim. Sosyal güvenlikte de yüzde 59'dan yüzde 68'e çıkmış." ifadelerini kullandı.

- "Düşen veya aynı kalan mutlaka vardır"

Yıldırım, "Düşen oranlar var mı" sorusuna, "Düşenler biz de kalsın. Hizmetlerde düşen yok. Diğer mevzularda düşenler var. Ana başlıkları söyledim. Düşen veya aynı kalan mutlaka vardır." cevabını verdi.

"Memnuniyetinizi dostlarınıza, şikayetinizi bize bildirin." sözüne atıfta bulunan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Genel olarak kısa ve orta vadede Türkiye'nin geleceği hakkındaki algı olumluya dönmüş vaziyette ama henüz mutlak bir şekilde insanlar büyük bir ekseriyette geleceğin olumlu olacağını düşünür hale gelmemiş. Bu belki referandum süreci nedeniyle de olabilir. Bir kısım insanlar bekleme halinde. Normal şartlarda yüzde 50 civarında insan daha iyi olacağını düşünüyor. Diğer yüzde 50'nin yarısı aynı kalacak, yarısı da kötü olacak diyor."

- "MHP ile yapacağımız işleri aleni yapıyoruz"

Binali Yıldırım, "Grup toplantısında bozkurt işareti yaptınız. Sürecin başından bu yana MHP ile ortak hareket ettiniz. Nasıl bir mesaj verdiniz. Bazı kişiler tarafından bu işaretiniz tartışıldı. Kürt oyları etkileyecek mi, Kürtlerin referanduma katılımını etkileyecek mi" sorusu üzerine, şu değerlendirmede bulundu:

"MHP ile yapacağımız işleri işaret dili kullanarak yapmıyoruz, aleni yapıyoruz. Başından beri anayasa değişikliği kararından uzlaşma içinde bir yola girdik. Bu bir sır değil, bütün kamuoyunun bilgisi dahilinde yürüyen bir mesele. Dolayısıyla, bu kampanya döneminde MHP ile ortak etkinlik yapma konusu şu anda karara bağlanmış bir şey değil. Şunu unutmamak lazım, MHP ayrı bir tüzel kişilik, ayrı bir parti, ayrı bir siyasi programı var. Bizim de ayrı bir siyasi programımız var ama burada bir hedef birliği var. Referanduma yönelik bir amaç birliği var dolayısıyla her iki partinin de söylemlerinin 'Evet' yönünde olması doğaldır. Buna uygun olarak da programları AK Parti olarak biz ayrı yapacağız, onlar ayrı yapacaklar. Belki süreç içerisinde bir iki programda, hangi formatta olacağını şu anda söyleyemem ama bir iki programda beraber olabiliriz. Bu da yine karşılıklı mutabakat çerçevesinde olacak ama prensipte kampanyayı her iki parti de ayrı sürdürecek. Bilinen bu şu anda."

Dünkü AK Parti Grup Toplantısı öncesinde kendisine, "Salonda işitme engelliler var. Onlara da bir mesaj verir misiniz?" denildiğini dile getiren Yıldırım, konuşması esnasında işitme engellilere de işaret diliyle "Tabii ki evet" mesajı verdiğini anımsattı. Yıldırım, bu sırada, salondaki bir izleyicinin bozkurt işareti yaptığına aktararak, şöyle devam etti:

"İzleyici, 'Biz ülkücüleri de unutmayın Sayın Başbakanım.' diye bağırınca, ben de ülkücülerin işaretini yaparak karşılık verdim. Hepsi o. Bunda yanlış bir şey var mı? Herkesin işaretini yaparız. Türkiye'nin bütün renkleri bizim için aynıdır. 80 milyonu kucaklayacağız derken bunda tek istisna olan terör örgütleridir. Bu ülkenin bölünmesini, parçalanmasını isteyen, bu ülke için kötü emelleri olanlar dışında herkesle beraber oluruz, birlikte oluruz. Yeter ki demokrasi içinde, ülkemizin birliği, beraberliği, kardeşliği, üniter yapısını özümsemiş, içselleştirmiş kim varsa onlarla bir oluruz, her türlü ortak çalışmayı da yapabiliriz."

- "Vatandaş 'hayır' da verir, 'evet' de verir"

Başbakan Binali Yıldırım, "Başlangıçta, 'PKK, FETÖ ve diğerleri 'hayır' veriyor, 'hayır' verenler bölücüdür, vatan hainidir, teröristtir.' gibi söylemler vardı. Daha sonra bu söylem değişti. Söylemde değişiklik var mı" sorusu üzerine, başından beri söylemde bir değişiklik olmadığını vurguladı.

Konuşmalarının yalnız bir kısmının alındığına dikkati çeken Yıldırım, "Benim dediğim şu; Bölücü örgütler 'hayır' kampanyası yapıyor, CHP de bu kafileye katılarak onları sevindirmesin. İlk söyleme şeklim bu. Yoksa vatandaş 'hayır' da verir, 'evet' de verir, canı ne isterse onu yapar. Vatandaşın ne vereceğine biz karar verecek değiliz ki zaten öyle bir imkan olsa referandum olmazdı. Demokrasinin en güzel tarafı, en son kararı vatandaşın vermesi. Biz vekiller olarak vatandaşın önüne teklifi götürdük, bize verilen görev bununla sınırlı. Bundan sonrası seçmenin, vatandaşın işi. Burada adil olmak lazım." açıklamasını yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Evet çıkarsa ülke bölünür." sözünü değerlendiren Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Ben de 'evet çıkmazsa ülke bölünür.' dedim, kıyameti koparttı. Burada maalesef böyle bir çifte standart oluyor. Benim söylememin de sebebi şuydu; Ülke daha güçlenecek, dolayısıyla birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi çok daha kolay temin edeceğiz, daha kucaklayıcı olacağız. Cumhurbaşkanı yüzde 50 artı 1 oyla seçileceği için temsilde adalet daha yüksek olacak, istikrar sürekli olacak. Bunları anlattıktan sonra bunun olmaması halinde Türkiye'nin bölünme riski vardır dedim. Ama bunu her gün tersinden Sayın Kılıçdaroğlu söylüyor, 'Evet çıkarsa ülke bölünür.' Çıksa da çıkmasa da bu ülkeye bir şey olmaz. Türkiye bölünmez, Türkiye'yi bölmeye kalkanlar boyunun ölçüsünü aldı, bundan sonra da almaya devam edecek. Bizim milletimize güvenmemiz lazım. En büyük tehlike 15 Temmuz'du, 15 Temmuz'da da bu milletin neler yapabileceğini hep birlikte gördük. Genciyle yaşlısıyla kadın ihtiyar demeden herkes meydanlara indi ve alçaklara karşı göğsünü siper etti, hayatlarını ortaya koydu. şehitlerimiz, gazilerimiz var ama bayrağımızı yere düşürmedik, alçakları sevindirmedik."

(Sürecek)



Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.