Bilal Erdoğan Canlı Yayında

Bilal Erdoğan Canlı Yayında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, İtalya'ya kaçtığı iddiasına ilişkin, "Hologram ile beni buraya ışınlamadılar. Ben vatanımdayım, başka vatanım yok. Gereği oldukça gider gelirim. Ben İstanbul'dayım, kaçmış değilim" dedi. 

A Haber'de canlı yayınlanan programa katılan Erdoğan, "İtalya'ya kaçtınız mı?" sorusuna "Şu an neredeyiz? İstanbul’dayız. Ben bayramda da buradaydım. Bir iki gün önce yine geldim. Şu an gördüğünüz gibi sizinle konuşuyoruz. Hologram ile beni buraya ışınlamadılar. Herhalde bu yeterli bir cevap. Ben vatanımdayım, başka vatanım yok. Gereği oldukça gider gelirim. Ben İstanbul'dayım, kaçmış değilim. Bu yeterli cevap" şeklinde cevap verdi. 

Erdoğan, Kasımpaşa'da çok güzel bir çocukluk geçirdiğini belirterek, "Kendimi bildim bileli babam siyasetin içindeydi. Babam sürekli çok yoğundu ve babama sitem ederdik" ifadesini kullandı. 

Bilal Erdoğan, Kartal İmam Hatip Lisesi'nde 1991 yılında yatılı olarak okumaya başladığını ifade ederek, "Babam da imam hatipli olduğu için ben de imam hatipe gitmek istedim. Ve iyi bir eğitim vardı, özellikle iyi bir İngilizce eğitimi veriliyordu. 8 yıl okudum burada. Hayatımın en değerli yıllarını geçirdim. Sosyal faaliyetlerde çok aktiftim. Çok güzel insanlarla tanışma imkanı buldum. Türk sanat ve tasavvuf musikisi ile tanıştım. Ud çalıştım. Çok ilerletemesem de dinleme, söyleme ve yorumlama anlamında bir birikim oluştu" şeklinde konuştu.

Futbolla ilgili bir soruyu Erdoğan, "Futbolda çok iddialı olduğumu söyleyemem. Alt sokak ile üst sokak maç yapardık" diye yanıtladı.

Liseyi bitirdikten sonra hedefinin İstanbul'daki Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanmak olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Lise son sınıfta girdiğim sınavlarda bu hedefimi kazanabileceğimi görüyordum. Ancak bu katsayı engeli bizi etkiledi. Bazı sınıf arkadaşımız o katsayı engeline katılmamak için başka okullara geçiş yaptılar. Son senede şartları değiştirdiler. 'Sen artık gidersen ilahiyata git onun dışında kolay kolay başka yere gidemezsin.' O dönem imam hatiplilerin açtığı davalar oldu. Mağduriyeti çok derin yaşadık. O da yaşanması gereken bir dönemdi. Bizi güçlendirdi. O dönemde kız kardeşlerim de okulda baş örtüsü sorunu yaşadı. Kızlar başörtüsü mağduru olurken erkekler de kat sayısı mağduru oldu. Herkesin morali bozuktu. Benim hedefim yurt dışına çıkmak değildi amacım Boğaziçi'ne gitmekti. Yabancı dilim de fena değildi. 17-18 yaşında böyle bir sistem bize 'dur' dedi ve duvara tosladık. Bu nedenle Amerika'daki üniversitelere başvurumu yaptım."

Bilal Erdoğan, babasını hapse yolladıkları günü asla unutamayacağını vurgulayarak, şunları anlattı:

"Babamı hapse yolladığımız gün çok yakın bir arkadaşını da ahirete uğurlamıştık. Fatih Camiinde cenaze namazını kıldıktan sonra Pınarhisar'a doğru yola çıkmıştık. Fatih'in sokaklarının o kadar kalabalık olduğunu hiç görmemiştim. O otobüs, insan deryasında ilerlemeye çalışırken otobüsün üstünde herkesle selamlaşarak gittik. Cezaevi kapısına gelindi babam orada toplananlara son sözlerini söyledi. Ben orada babamla vedalaşamadım. Kalabalıktan bir oraya bir buraya savruldum. Babamla vedalaşamadan onu cezaevine uğurladım. Vedalaşamam beni çok üzmüştü. Cezaevinde kendisini çok ziyaret ettik. Babamın orada da çok yoğun bir trafiği vardı. Kendisine çok fazla mektup geliyordu." 

Hapiste olduğu için babasının mezuniyetine gelememesine çok üzüldüğünü ifade eden Erdoğan, onun kendisine mektup yolladığını dile getirerek, "Bu mektubu arkadaşlarıma okumuştum. Gerek annem gerekse arkadaşlarım çok duygulanmıştı. O süreç karakterimizde derin izler bırakan bir süreç oldu. Bizi güçlendirdi. Babam cezaevindeyken biz onun stresini ne kadar azaltabiliriz diye çaba gösterdik. Sevdiği yiyecekleri ona göndermeye çalışırdık" ifadesini kullandı.

 

-"Mağduriyetlerin hepsini ailecek yaşadık"

Babası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cezaevinden çıktığında Türkiye'de olamadığını belirten Erdoğan, "17 Ağustos depremi oldu. O zaman babam da aktif şekilde yaraları sarmaya koşturdu. Biz o zaman telefon hatlarındaki sorunlardan dolayı da iletişim kuramadık. Babam cezaevine girerken vedalaşmadım, çıkarken de yoktum. Onları maalesef  yaşadık, bizim için zor dönemler oldu. 1997-1999 arası, 28 Şubat, katsayı, başörtüsü o mağduriyetlerin hepsini kardeşlerim, ailem derin bir şekilde yaşadık, bir de onun üstüne maalesef babamı cezaevine uğurladık. Onun özgürlüğünden mahrum kalması sürecini yaşadık" diye konuştu.

ABD'deki eğitim hayatını anlatan Erdoğan, çift dal eğitimi yaparak, 4 senelik okulu 3 yılda dereceyle bitirdiğini ve Kıbrıs Sorunu üzerine hazırladığı tez nedeniyle üniversite tarafından onur derecesi verildiğini dile getirdi.

Kıbrıs sorununu üzerine hazırladığı tezi çalışırken Yunan bir hoca ile çalıştığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:  

"Kıbrıs meselesinde onur tezimi yazarken Yunan tezlerimi Yunan hocamdan almış oldum. Daha sonra Türkiye'de yaptığım görüşmelerle Türk tezlerinin yapılandırmasını tamamladım. Güzel de bir tezi siyasal bilgilere verdim, bundan dolayı bana onur derecesi tevdi ettiler."

Harvard Üniversitesi'ne başvuru sürecini anlatan Erdoğan, hocalarının referansları, dereceleri ve hazırladığı tez nedeniyle kabul edildiğini belirtti.

ABD'de okul dışı hayatına değinen Erdoğan, "Ben gönüllü çalışmalara odaklandım. Mahalle kütüphanesinde gönüllü olarak çocuklara bakıyordum. Fakir ailelerin çocuklarının olduğu bir okulda gönüllü olarak çalışıyordum. İnsanlara yardım eder, oturacakları yerleri gösterirdik" diye konuştu. 

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.