“Boş durmak nasıldır bilmiyorum”

“Boş durmak nasıldır bilmiyorum”
Hem hukukçu, hem öğretmen. Öğleye kadar serbest avukat, öğleden sonra okulda öğretmen.

Çiğdem Kurut’un Röportajı

Hem hukukçu, hem öğretmen. Öğleye kadar serbest avukat, öğleden sonra okulda öğretmen. Bunun yanı sıra pek çok sivil toplum kuruluşunda aktif görev alan, lise yıllarından itibaren siyasete ilgi duyup yaşının uygun olduğu ilk seçimde milletvekili adayı olan, kısacası yaşamının her dakikasını dolu dolu geçiren bir kadın. Önümüzdeki seçimlerde de yine MHP’den milletvekili adayı olan Zuhal Ekici’yle yoğun koşuşturma arasında bir bardak çay eşliğinde keyifli bir röportaj ikimize de iyi geldi.   

33 yaşında milletvekili adaylığı düzeyinde siyasete dahil olma süreci nasıl gelişti?

Siyasete küçük yaşlardan beri ilgi duyuyordum. Ülkenin gündemi, nasıl yönetildiği, yakın siyasi tarihimizin nasıl tecelli ettiğine dair hep araştırmalarım vardı. Siyasetin devamlı içindeydim. 2007 yılından itibaren de siyasetin daha da içinde rol almak istedim. Bu arada üniversite eğitimlerimi tamamlayıp teknik öğretmen ve avukat oldum. Yaşımın uygun olduğu 2007 yılı genel seçimlerinde MHP’den milletvekili adayı oldum. Ardından 2011 yılında yapılan seçimlerde de milletvekili adayıydım. Şu an partim bu görevi yine verdi.

Neden MHP?

MHP’yi tercih etmekten ziyade zaten o ekolden geldiğim için başka bir yerde olmam mümkün değildi.  Başka bir parti arayışında olmam da mümkün değildi. Ülkeyi yönetmesi gerektiğine inandığımız tek kanal MHP’ydi. Orada olmak çok doğal bir süreçti.

Hedefiniz hep milletvekili olmak mıydı?

Hedefimizi koyarken illa milletvekili olacağız diye düşünmedik. Nihayetinde bir göreve talip olduk. Bize de bu görevi genel merkezimiz verdi. Bu bir hizmettir. Kişisel bir beklenti içinde olursanız gerçekten çok yorulursunuz. Ama şu da bir gerçek ki siyaset uzun soluklu bir süreç. Sadece milletvekili anlamında söylemiyorum. Partinin her kademesinde, her aşamasında görev almak bir şeref.

Siyasi kimliğiniz nedeniyle iş hayatınızın olumsuz etkilendiği oldu mu?

Biz işimizi doğru yapan insanlarız. Ben avukatım, aynı zamanda öğretmenim. İki mesleğimin stajını beraber yaptım. 18 yıldır sınıf öğretmenliği ve teknik öğretmenlik yapıyorum. Meslek derslerine giriyorum. Serbest avukatlık yapıyorum. 18 yıldır her iki görevi de sürdürüyorum. Her iki işimi de mümkün olduğunca en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Dolayısıyla işlerimde herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadım. Eşim de avukat. Onunla beraber çalışıyorum.

Yoğun bir çalışma temposu. Ve bir de siyaset.

Başka bir hayat tarzı bilmiyorum. 25 saat çalışıyorum. Elbette kolay değil ama çok çalışınca oluyor. Avukatlık çocukluk idealimdi. O hiç değişmedi. Küçük yaşlarda avukat olmaya karar vermiştim. Öğretmenliği de çok sevdim. Orada yenilendiğimi, tazelendiğimi, gençleştiğimi, öğrencilerimle beraber daha genç kaldığımı hissediyorum. İkisinden de vazgeçemiyorum. İkisi de ayrı açılardan tatmin edici. Ailemin desteği, çocuklarımın fedakarlığı da çok önemli tabi.

Bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah 6’da kalkıyoruz. Günü planladığınız zaman her şeye yetiyor. Seçim zamanı olağanüstü hal. 14 yaşında bir oğlumuz, 10 yaşında kızımız var. Rutinde çocuklarımı okula hazırlıyorum. Ardından biz çıkıyoruz. Önce büro, adliye ardından okul, ders. Akşamları da sivil toplum örgütleri. Türk Hukuk Enstitüsü Genel Başkan Yardımcılığı, bir dönem Konya Barosu Kadın hukuku komisyonu başkanlığı Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuk Komisyonu Konya Temsilciliği yaptım. Aynı zamanda Kamusen bölge avukatlığı,  , Türkiye Eğitim Sen Kadın Kolları başkanlığı yaptım.

Hepsine nasıl yetiyorsunuz?

Çok iyi bir planlamayla mümkün. Endüstri mühendisliğinde yüksek lisans yaptım. Bu bana şunu kattı. Yönettiğiniz şey ne olursa olsun, en verimli şekilde kullanmak. Ben de zamanı en verimli şekilde kullanmaya çalışıyorum. İyi bir planlamayla yapıyorum. Çok pratik bir insanım. Çok hızlı bir şekilde her şeyi organize edip uygulamaya çalışırım. Her şey dakikalarla. Cep telefonum, kol saatim ve araba saatim hepsi  aynı dakikaya ayarlıdır. Önem vermediğimiz dakikalar hayatımızda çok önemlidir. Korkunç tempoda dikey bir zaman geçirmekten bahsetmiyorum.  Kaliteli yaşam ve yatay bir zamanda yaşamak lazım. Ailemle ve çocuklarımla kaliteli zaman geçirmeye önem veriyorum.

Derin dondurucu en büyük yardımcım. Hazırladığım, bol yaptığım üçe, dörde böldüğüm yemekler hayat kurtarıcı oluyor. Çocuklarım okuldan geldikten sonra onları hazırlamak 15 dakikamı alıyor. Bunlar aslında tüm hanımların da bildiği küçük tüyolar. Bir günün diğerine benzemesi gerçekten kayıp. Sürekli gelişmek lazım. Topluma olan borcun topluma hizmet ederek ödenmesi lazım. Yoksa rutin bir hayat hiç bana göre olmadı. Düzeltebileceğim hayatlar olması bana huzur veriyor. Akşam hiç yorgunluk hissetmeden uyuyorum. Cezaevlerinde kadınlar, çocuklar, kadın sığınma evlerinde kalan kadınlar için ne yapabiliriz. Onların çalışmalarını yaptık.  Kadına yönelik şiddetin engellenmesi adına çalışmalar yaptık, yapılacak çok şey var.

Bomboş oturmak size ne ifade ediyor?

Bazen sakin geçen Pazar günlerimde sıkıldığımı itiraf edeyim. Boş durmayı seven bir insan değilim. Televizyon karşısında hiç zaman geçirmedim. Televizyon açıksa eğer, elimde kitap olur. Diş hekimime  gittiğimde beklemem gerekiyorsa çantamdan mutlaka  çıkarır kitap okurum. Boş durmak nasıldır bilmiyorum. Çok sıkılırdım herhalde.

Aynı zamanda bir öğretmen olarak mevcut eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hem öğretmen, hem veliyim. Çocuklarım da bu eğitim sisteminde okuyorlar. Mevcut eğitim sisteminin öğrencilere verdiği zararları yakından biliyorum. Ben de dahil velilerimiz bir yıl sonra hangi eğitim sistemiyle karşılaşacaklarını bilmiyor. Bundan müzdaribiz. Öğretmenlere sormadan ben yaptım oldu uygulamalarına karşıyız.

Ya hukuk sistemi?

Bir hukukçu olarak en önemsediğim şey yargının bağımsızlığıdır.  Ülkemizde maalesef hakimler, savcılar büyük tehdit altında. Yargı maalesef siyasallaştı. Biz akşam başımızı yastığa koyduğumuzda “Başımıza bir iş gelirse yargı bunu çözer, yargıya güveniyorum” diye huzur içinde uyuyorsak orası demokratik bir ülkedir.

Siz şu an öyle uyuyabiliyor musunuz?

Mümkün değil. Türk halkı nezdinde birçok kurum gibi yargı da yıpratıldı, eğitim de yıpratıldı. Tüm bunlardan dolayı ülke zaman kaybetti.

Çalışmalarınız hep toplumsal

Hayatlarımız çok küçük bir nokta. Hepimiz bir gün öleceğiz ama güzel şeyler yapmak, güzel iz bırakmak önemli. 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.