Enes Seçilmiş

Enes Seçilmiş

Bu Sefer Güldürmedi

Bu Sefer Güldürmedi

                 “Aslında kazanmak nedir ki? En büyük zaferi kazandığında bir Antonius olduğunu düşün, Paris'e geldiğini ve o takın altında olduğunu ve bütün insanların senin altında olduğunu düşün ve gücün en üstünde olduğunu... Yalnız kaldığın o anda, "ne oldu be, şimdi ne olacak?" diyorsan kaybedensin sen. Kaybetmişsin. Yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin.”

         Bazı çatışmalar hiç bitmeyecek; iyi – kötü, güzel – çirkin gibi hayatımızı adadığımız bazı temel dinamikler gibi. Hep bir iyi ve bir güzel algımız vardır. Hayatlarımızı da buna göre şekillendiririz aslında bilerek ya da bilmeyerek. Ama esas çatışma hatta savaş hep dinler arasında. Neden?

         Orta yaşlı bir adam düşünün, muhafazakar ve geleneksel. Sonra birden genç bir adamın gelip orta yaşlı adamın tüm bildiklerini unutmasını istediğini ve kendi söylediklerinin doğru olduğunu iddia ettiğini. Referansının da orta yaşlı adamla aynı olduğunu…

         Tanrı’nın birden çok dine zaman aralıklarıyla referans olması elbette kafa karışıtırıcı. Bu durumda koruma ve sahiplenme içgüdüsü, bizden olanı kabul etme ve olmayanı dışlama dürtüsü… Kendi sınırlarımızı aşmamız gerektiğinden bahsederiz hep, kültürleşme, yeniliklerle tanışma ve uyum sağlamadan. Charlie Hebdo Dergisi’ne yapılan saldırı ve daha trajikomik yanı olan saldırı sonrası sürecini ele almak istedim bugün.

         #İslamDiniKardeşlikDinidir ile yazılanlara da göz attık haliyle. İslamiyet’in dehşet saçan, ölüm kokan, kanlı bir anlayış olmadığından bahsediyoruz. Ama bunu yaparken de aslında yine cephe alarak, dayanak noktalarımızı yanlış belirleyerek hareket ediyoruz. On iki canın hayatını kaybettiği iğrenç bir olaydan sonra ölümü kimin hakettiğini konuşmak gibi de bir saçmalığa bulaşıyoruz. İslamiyet bizden olmayanı dışlamayı salık vermiş olsaydı ancak bu kadar başarılı olunabilirdi. Terör her yerde her zamanda terörmaalesef. Bu yüzden biri çıkıp Tanrı’nın ve tüm peygamberlerinin karikatürünü yapsa da onu öldürme hakkına sahip değil hiç kimse. Dolayısıyla bir grup çıkıp cehaletini eyleme dönüştürdü diye bir dinin adını lekelemek de anlamsız, bunun savunmasını yapmak da. İçimizdeki nefreti kusacak başka yerler aramak düşüyor o zaman bizlere de.

         ScottPeck tüm savaşların aslında din savaşı olduğunu söylemişti. Eğer gerçekten öyleyse kazanını yok hiçbir savaşın.

                  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Enes Seçilmiş Arşivi
SON YAZILAR