Türk toplum hayatının literatürü son günlerde derin devlet, paralel yapı, haşaşiler, dünya imamı gibi yeni kavramlarla hayli zenginleşti.

Bu zenginleşme keşke meşru haklar ve zeminlerde olsa idi topluma daha sempatik gelirdi.

Bakıyorsunuz, toplum enerjisini bu tür eylem, kaset, şantajlarla oyalıyor; bunların ne zaman ve hangisinin internete düşeceği haberlerini bekliyor.

Cemaat mi? Hizmet mi? Terör örgütümü? Toplumda ciddi ayrışmalar var.

Bu ayrışmalar, her iki tarafın da düştüğü duruma bakarak birilerini oldukça sevindiriyor.  

Anadolu’da buna hasım denir ve hasımların kavgasına, hısımlar gülmez.

Kendilerini hizmete mensup görevler; başbakan, hükümet üyeleri ve milletvekilleri hakkında yakın zamanda ne olacak, başlarına ne gelecek hepsini biliyorlar.

Bilmesine biliyorlar da ne yazık ki kendilerini de mâsum görüyorlar.

Cemaat devamlı servis yapıyor. Yeni senaryolar, evlatlar, muta nikahları, Şiileşme faaliyetleri. Maşallah her şeyden haberleri var. Gazeteleri, televizyonları, gün boyunca hasım gördükleri hısımlarıyla savaşıyorlar.

Bu nasıl hasımlık ki, hısımlarına dahi acımıyorlar. Bu konuda hiç masum değilsiniz.

Bilenle bilmeyen bir olur mu hiç. Öyle de kim hasım, kim mâsum, kim hısım?

Ne istiyorlar! Hasımlık mı; hısımlık mı? Gelin hasım olmayalım, hısım olalım mı? Aman ha, çocukluğumuzdaki eşeğin kuyruğuna teneke bağlama oyununu hatırladım birden.

Birisi duran eşeğin kuyruğuna bir teneke parçasını yavaşça bağlar. Bağlanan parça eşeğin arka bacaklarına bir defa çarptırılır. Koş babam koş, eşek bu durmayı akıl edemez. Eşek kaçar teneke vurur, teneke vurur eşek kaçar. Aklı başında birisi eşeği durdurup tenekeyi çözmez ise,

Sonunda ne olur biliyor musunuz? Ya eşek çatlar, ya da kuyruk kopar.

Biz sağduyu sahipleri ne eşek çatlasın, ne de kuyruk kopsun istiyoruz. Adınız her neyse; cemaatseniz cemaat olun, hizmetseniz önünüz açık, yok bunun dışında bir şeyseniz biz buna razı değiliz.

Bunu isteyen de bizden değildir.