CHP Grup Başkanvekili Altay:

CHP Grup Başkanvekili Altay:
"78 milyon, Kılıçdaroğlu'nun ne demek istediğini, ne söylemek istediğini anladı. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı, Muammer Güler o sözü söylediği zaman onun için de aynı kelimeyi kullanabilseydi"- "Demokrasi odaklı olmayan bir parlamenter sistem varken, lider od

TBMM (AA) - CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "78 milyon, Kılıçdaroğlu'nun ne demek istediğini, ne söylemek istediğini anladı. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı, Muammer Güler o sözü söylediği zaman onun için de aynı kelimeyi kullanabilseydi." dedi.

Altay, Meclis'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Vatadaşların kişisel verileriyle ilgili bir soru üzerine Altay, "Burada utanılacak bir durum var esasen. 50 milyon insanın kişisel bilgilerinin, verilerinin başka bir ülkede başka bir merkeze verilmiş olması bir devlet zaafiyetidir, güvenlik zaafiyetidir." değerlendirmesinde bulundu.

Altay, "Burada mutlaka ama mutlaka kamuoyunu, kamu vicdanını tatmin edecek şekilde bir soruşturma yapılarak sorumluların, suçluların, kusurluların, göz yumanların bulunması ve yargı önüne çıkarılması gerekir. 'Canım bunda ne var?' demek, hafif bir tabirle lakayıt bir yönetim anlayışının yansımasıdır." ifadelerini kullandı.

AK Parti'nin, dokunulmazlıklarla ilgili CHP'ye sunduğu teklif konusundaki yanıtlarının ne olacağı sorusuna ise Altay, "Aslında Genel Başkanımız, bu konudaki anlayışımızı ortaya koydu. Dokunulmazlıklar konusunda onlar zamana oynuyor. Direkt terör örgütleriyle ilintili kimi siyasilerin dokunulmazlıklarını kaldırmak yerine 'Hadi hepsini kaldırıyoruz bak. Sakın bize de gücenmeyin, darılmayın ha' gibi bir mantık seziyoruz burada." yanıtını verdi.

Engin Altay, şöyle devam etti:

"Olması gereken belli. 14. madde kapsamına giren suçlar için zaten dokunulmazlık yok. Yani 83. madde, Anayasa'nın 14. maddesine atıfta bulunmuş. Bu çerçevede terör suçuyla ilgili hakkında fezlekesi bulunan herkes, milletvekilleri bakımından söylüyorum, zaten ayrıca Meclis Anayasa Adalet Karma Komisyonu'nun toplanıp bir karar almadan da yargılanabilir. Burada yapılmak istenen zamana oynamak, işi soğutmak, işi bayatlatmak. Buna gerek yok. Milletle dalga geçmesinler. Biz başından beri dokunulmazlığın, kürsü masumiyetiyle, dokunulmazlığıyla sınırlı olmasını zaten söylüyoruz. E dediler ki 'Geçici madde koyalım'. Ya kardeşim, bunu 83'te bir düzenleme yapalım. 'Hayır olmaz'. Buyrun gelin, onu da yapmaya hazırız. Ama böyle bunlar işte top çeviriyorlar. Top çevirerek son 5 dakikayı doldurmaya çalışıyorlar."

-"Bunun konuşulacağı yer TBMM'dir"

"Vatandaşlıktan çıkartılma" konusuyla ilgili bir soru üzerine Altay, "O önemli. Şimdi bu tartışılabilir. Terör insanlık suçudur, elbette hele ülkeye, devlete karşı işlenmiş suçlarla ilgili olarak bu tür tedbirler konuşulabilir. Bunun konuşulacağı, tartışılacağı yer TBMM'dir." diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Altay, şunları söyledi:

"Ancak böyle bir tablonun oluşması, bir yasal düzenleme yapılması halinde bu vatandaşlıktan çıkarmanın kapsamına terör örgütlerine yardım ve yataklık edenler girecek mi girmeyecek mi, bu tartışılacak şüphesiz. Böyle bir durumda hatırlayın, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Demişti ki o iki yıllık dönemde, şehirler, kasabalar, ilçeler silah deposuna dönüştü. İnsan kaynağı, cephane, mühimmat, bomba, bomba yapımında kullanılan malzemeler şehirlere stoklandı ve ayrıca teröristler şehirlere indi. Peki bu iş yapılırken orta yerde bir Hükümet vardı ve o dönemin Başbakanı da bunlara göz yumduğunu itiraf etti. Dolayısıyla böyle bir şey olursa herhalde Cumhurbaşkanının yaptığı suç duyurusu çerçevesinde Başbakan Erdoğan dahil, dönemin MİT Müsteşarı dahil, kimi askeri ve sivil yetkililer dahil bir çok insanın da bu kapsama alınması lazım. Elbette tartışılabilir ama bunu, böyle bir şeyi Meclis'e getirebileceklerine ben ihtimal vermiyorum. Kurşunu atan kadar o adamın eline silahı verip attıran da suça aynı derecede eşit şekilde ortaktır."

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'in, Hatay ve Adana'daki TIR'lardaki silahların Türkmenlere gitmediğine dair sözünü de anımsatan Altay, "Dolayısıyla dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem IŞİD terör örgütüne, hem PKK terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılanarak vatandaşlıktan çıkarılması galiba en doğrusudur." görüşünü ileri sürdü.

-"78 milyon, Kılıçdaroğlu'nun ne demek istediğini anladı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı "Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız" ifadesine ilişkin soru üzerine Altay, "Cumhurbaşkanı sıcak siyaseti çok seviyor. Bunu sürekli yapıyor. Sayın Genel Başkanımızın söylediği sözün, hiçbir şekilde, kimi AKP'lilerin kopardığı gürültü çerçevesinde, toplumca, milletçe değerlendirilmediğini biz biliyoruz. 78 milyon, Kılıçdaroğlu'nun ne demek istediğini, ne söylemek istediğini anladı. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı, Muammer Güler o sözü söylediği zaman onun için de aynı kelimeyi kullanabilseydi." dedi.

Altay, "Gürültü kopararak, bu ayıbı örtmek istiyorlar. Bir gürültü kopararak, Türkçe'nin esnekliğinden faydalanarak böyle bir gürültü kopararak, bu ayıbı bu utancı, örtmek istiyorlar, örtemezler" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun sözlerinde, hiçbir gayri ahlaki düşüncenin, anlayışın ve ithamın bulunmadığını savunan Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biraz Türkçe'yi bilen, bu sözün ne anlama geldiğini bilen herkes, Sayın Kılıçdaroğlu demek istedi ki 'Sayın Bakan çocuklara tecavüzü unuttu, Ensar Vakfı'na kendini siper etti'. Söylediği budur. Bunun utanılacak bir yanı da yoktur, eleştirilecek bir yanı da yoktur, bunu böyle bir manaya çekmekten şunu anlıyorum, yatmanın 17 çeşit karşılığı var ama kimi AKP'lilere göre yatmak deyince sadece onların aklına gelen şey anlaşılıyor. Bizce öyle anlaşılmıyor."

-"Türkiye'nin vahim bir gerçeğinin altını çizmiş"

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun sözlerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Altay, "Galip Ensarioğlu siyaseten önemli bir yol kazası yapmış. Yargı, tabi Hükümetin, yürütmenin sopası haline geldi maalesef. Ama bunun bu şekilde itiraf edilmiş olması da kamuoyunda, bizim kamuoyuna tam anlatamadığımızı Sayın Ensarioğlu aracılığıyla anlatmış olduk. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Türkiye'nin vahim bir gerçeğinin altını çizmiş" diye yanıt verdi.

Başkanlık sisteminin, Türkiye'nin dokusuna uygun olmadığını ifade eden Altay, şunları kaydetti:

"Demokrasi odaklı olmayan bir parlamenter sistem varken, lider odaklı bir parlamenter sistem varken, çoğulculuktan çok uzak bir sistem varken, başkanlık sistemine geçmek demek Türkiye'yi bir felakete sürüklemek demektir. Velev ki oldu, anayasa değişti, Türkiye'de şartları taşıyan birçok insan başkan olabilir, ben Tayyip Erdoğan'ın bu ülkede başkan olacağını, olabileceğini o seçilme noktasında en uzak ihtimal olarak onu görüyorum. Onun için göreceksiniz başkanlık sistemiyle ilgili tıpkı bu dokunulmazlıklarda yaptıkları gibi yavaş yavaş ipe un sermeye başlayacaklar."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.