CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (2)- "Bu dava, demokrasinin, Türk hukuk sisteminin, yargılandığı bir davadır. Hukukun üstün olup olmadığının belirleneceği bir davadır. Sıradan bir dava değildir. Sıradan bir dava olmadığı içindir ki büyükelçiler, konsoloslar iz

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı davanın demokrasinin, Türk hukuk sisteminin, yargılandığı bir dava olduğunu belirterek, "Bu dava hukukun üstün olup olmadığının belirleneceği bir davadır. Sıradan bir dava değildir. Sıradan bir dava olmadığı içindir ki büyükelçiler, konsoloslar izlemeye gidiyor." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Manisa'da yaptığı konuşmada, "Ey Kılıçdaroğlu, teröristin yanında mısın, milletin yanında mı?" diye sorduğunu anımsattı.

Kendilerinin her zaman milletin yanında olduğunu ve milletin yanında olmayı da bir onur telakki ettiklerini belirten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP'nin teröristin yanında bulunduğuna ilişkin bir tek örnek dahi gösterilemeyeceğini savundu.

İktidarın ise terör örgütüne meşruiyet kazandırmak için üç ayaklı bir strateji izlediğini, kamu düzenini sağlamanın, bozulması halinde de düzeltmenin hükümetin görevi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu terör örgütü mahkemeler kurdu, bunlardan tık yok, ses yok. Şimdi ben soruyorum Sayın Davutoğlu, kim teröristin yanında? Adam mahkeme kuruyor, 'sen dokunmayın' diyorsun. Vergi daireleri kurdular. Buna müdahale ettin mi? Etmedin. Şimdi sen kimden yanasın? Teröristten yanasın. Askere alma daireleri kurdular. Bu hükümet ses çıkardı mı? Çıkarmadı. Şimdi ben soruyorum Sayın Davutoğlu, kim teröristten yana. Birinci aşama buydu. Birinci aşama, kamu düzenini terör örgütünün lehine değiştirdiler o bölgelerde." diye konuştu.

İkinci aşamanın ise güvenlik güçlerinin önlem almasına engel olmak şeklinde gerçekleştiğini öne süren Kılıçdaroğlu, güvenlik güçlerinin terör örgütüne müdahale talebi için yazdıkları yazıların, valiliklerce olumsuz yanıtlandığını belirterek, "Şimdi ben sana soruyorum, bunlar olurken sen neredeydin? Başbakan değil miydin?" diye sordu.

İktidar partisi üyelerinin Çözüm Süreci sırasında yaptığı bazı açıklamalardan örnekler de veren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Stratejinin üçüncü ayağı, terör örgütünün lehine büyük bir propagandaya giriştiler. Terör örgütü liderini yol gösteren kişi olarak saydılar. Ve en sonunda İçişleri Bakanı çıktı açık açık, 'AK Parti ile PKK görüşüyor' dedi. Neredeyse terör örgütüne, terör örgütü demek bile suç noktasına geldi. Şimdi ben soruyorum Sayın Davutoğlu, kim milletten yana, kim teröristten yana? Çık adam gibi bunun cevabını ver. Veya arzu ediyorsan, kendine güveniyorsan, kurmaylarını da al yanına, beraber bir televizyona çıkalım seninle Allah aşkına. Ben o yürekliliği gösteriyorum, çünkü kendime güveniyorum. Sen koskoca başbakanlık koltuğunda oturuyorsun. Senin de öz güvenin olması lazım. Bir de sen akademisyensin sözde. Cesaret, cesaret. Valla üzerine fazla gelmeyeceğim. Gel adam gibi karşıma, oturalım, kim milletten yana kim teröristten yana."

-"Lal olmuş vaziyette, bir cümle bile kuramıyor. Neden? Ağabeyi izin vermiyor"

Başbakan Davutoğlu'nun yönelttiği sorulara yanıt veremediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu kaçak sarayın maliyeti kaç para Sayın Davutoğlu? Sen Başbakansın Allah aşkına. Bu saray milletin vergileri ile yapıldı. Bunu kaça yaptın, bir çık açıkla. Lal olmuş vaziyette, bir cümle bile kuramıyor. Neden? Ağabeyi izin vermiyor. Ağabeyin izin vermiyorsa, sen o koltukta niye oturuyorsun. Milletin ödediği vergilerin nerelere harcandığının hesabını millete verme onurlu ve namuslu bir görev değil midir? Neden bunun gereğini yapmıyorsun?" değerlendirmesinde bulundu.

-"Biz milletten, halktan, vatandaştan yanayız. Vatandaşın hakkını koruruz"

Daha önce sorduğu, Salih Müslim'in Türkiye'ye neden davet edildiğine ilişkin sorusuna da cevap alamadığını aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, "Bizim tavrımız gayet açık, nettir. Biz milletten, halktan, vatandaştan yanayız. Vatandaşın hakkını koruruz." dedi.

Konuşmasında gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı davanın duruşmasına bazı ülkelerin büyükelçi ve konsoloslarının katılması ve buna ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Bu dava, demokrasinin, Türk hukuk sisteminin, yargılandığı bir davadır. Hukukun üstün olup olmadığının belirleneceği bir davadır. Sıradan bir dava değildir. Sıradan bir dava olmadığı içindir ki büyükelçiler, konsoloslar izlemeye gidiyor. Vay siz misiniz bu davayı izlemeye gelenler." ifadelerini kullandı.

Duruşmaya giden büyükelçilerin ve konsolosların ülkelerinde tam demokrasi olduğunu, insan hakları ihlallerine tepki gösterildiğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bir yere gelmek ve o yerin hakkını vermek bir erdem işidir. Eğer bu millet sizi cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmuşsa o koltuğun hakkını teslim etmek zorundasınız. Her şeye maydonoz olan, her konuda konuşan bir kişi cumhurbaşkanı olamaz. Cumhurbaşkanı yerinde, zamanında ve bütün kitleye hitap eden bir dille konuşur. Her konuda konuşmazlar, taraf olmazlar. 78 milyon vatandaşı kucaklayacak bir dil kullanırlar. Ama bizde böyle bir özellik yok. 'Sizin ne işiniz var orada?' Peki bunlar da çıkıp deseler, 'Kardeşim sizin ne işiniz var Suriye'de?' Ne diyeceksin? Eğer bir kişi koltuğa oturup hakkını vermiyorsa, o biraz da cehaletinden kaynaklanıyor."

Anayasanın 141. Maddesi'nde mahkemelerde duruşmaların herkese açık olduğu ifadesinin yer aldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, sizin ne işiniz var orada demenin anayasa karşısında havada kalan bir yaklaşım olduğunu bildirdi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanmaya ilişkin maddesinde de herkesin davasının hakkaniyete uygun ve açık olarak yapılmasını isteme hakkını sahip olduğunu öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin taraf olduğu "Diplomatik İlişkiler" üzerine Viyana Konvansiyonu'nda da diplomatik misyonunun görevlerinin belirtildiğini, buna göre duruşmayı izlemelerinde bir aykırılık olmadığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, "Asıl sorulması gereken soru, sizin orada ne işiniz var sorusunu, bizim gazeteciler için sormamız lazım. Doğru haber yapan gazetecilerin o mahkeme salonunda ne işi var? Düşüncesini açıkladı diye akademisyenlerin hapishanelerde ne işi var? Asıl sorulması gereken soru bu. Devleti soyanlar yüce makamlarda, düşüncesini açıklayanlar, doğru haber yapanlar hapishanelerde. Böyle bir şey olamaz." diye konuştu.

- "Ayıptan Türkiye'yi temizlemenin birinci yolu, 17-25 Aralık soruşturmalarını yeniden açmaktır"

İş adamı Rıza Sarraf'ın ABD'de tutuklanmasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan Amerika'ya gitti. Herhalde Rıza Sarraf'ı ziyaret eder, hapishanede. Arkadaşlıkları var, çünkü. Devletin protokolünde yer almışlardı. Onun bakanları, onun önüne yatıyordu. Herhalde gidip bir ziyaret eder, öyle düşünüyorum. Ayıptan Türkiye'yi temizlemenin birinci yolu, 17-25 Aralık soruşturmalarını yeniden açmaktır." ifadesini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Ocak 2013 yılında Gana'dan gelerek, Atatürk Havalimanı'na inen ve değerli taş taşıdığı beyan edildiği halde içinde altın olduğunun belirlendiği yönünde tutanaklar tutulan uçağa ilişkin süreci ve ardından yaşanan gelişmeleri anlattı.

Uçakla ilgili gümrük müfettişlerinin hazırladığı rapordan bölümler de okuyan Kılıçdaroğlu, son aşamada uçağın Türkiye'den Dubai'ye hareket etmesine izin verildiğini, ancak son kontrollerde uçaktaki 1,5 ton altından 292 kilonun eksik olduğunun tespit edildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Devletin gümrüğünde, hükümetin gözünün önünde ve onların bilgisinde 14 milyon 600 bin dolarlık altın çalınıyor. Şu ana kadar bu altınların nereye gittiğini bilen yok. Aslında biz biliyoruz. Sarayda oturan da biliyor, Davutoğlu da biliyor, Bakanları da biliyor, herkes biliyor." dedi.

- "Sayın Davutoğlu, namuslu adamsan Türkiye'yi bu kirlilikten kurtar"

Olayın arkasını bırakmayacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Soruyoruz, bu uçak nasıl geldi, siz neden el koymadınız? Sahte beyan var, neden el koymadınız? Verdikleri cevap, 'uçak transitti, yakıt ikmali için Atatürk Havalimanına inmiş. O nedenle bir şey demedik' diyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Uçağın taşıdığı beyan edilen yükü teslim edileceği yer olarak verilen ve tutanaklarda da geçen adresi de kürsüden okuyan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu adres ne? Nereden transit oldu, çıktı. Sahte belgeler sonucu 1,5 ton altına el konulmaz mı? Yasa bunu öngörmüyor mu? 'Uçak transitti, yakıt almak için Atatürk Havalimanı'na inmişti' deniliyor. Gana'nın başkenti Akra'dan İstanbul'a mesafe, 7 bin 354 kilometre. 7 bin 354 kilometre geliyor, burada yakıt ikmali yapıyor, buradan da Dubai'ye gidiyor. Peki, Akra ile Dubai arasındaki mesafe ne kadar? Doğrudan, Akra'ya gitseydi, Akra ile Dubai arasındaki mesafe 2 bin 992 kilometre. Sayın Davutoğlu, namuslu adamsan Türkiye'yi bu kirlilikten kurtar."

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.