Cumhurbaşkanı Erdoğan: Paramparça olan o bedenlerin hesabını hep beraber sormamız lazım

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Paramparça olan o bedenlerin hesabını hep beraber sormamız lazım
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "16 tane kardeşimizin düştüğü durum, paramparça olan o bedenlerin hesabını hep beraber sormamız lazım. Omuz omuza vereceğiz ve bunun hesabını da soracağız." dedi

ANKRA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mitannia Regency Otel'de düzenlenen toplantıda sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya geldi.

Diyarbakır'da toplam yatırım bedeli 558 milyon lirayı bulan eser ve projelerin açılışını yapmak hem de Diyarbakır'ın acısını paylaşmak için burada bulunduklarını belirten Erdoğan, terör örgütünün tehdidine, baskısına, saldırılarına aldırmadan, gece gündüz çalışarak projeleri Diyarbakırlıların hizmetine sunan kurum ve kuruluşlar ile emeği geçenleri tebrik etti.

Dürümlü'de 16 kişinin hayatını kaybettiği katliama değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dürümlü mezrasında olan olay, 15 ton bombayla oraya gelmek suretiyle bunu orada patlatan ve 16 kardeşimizi şehit edenlerin dinle, diyanetle, insanlıkla, vicdanla, 'Kürtlerin temsilcisiyim' demek gibi böyle bir yaklaşımla ne ilgisi, ne alakası olabilir? Hiçbir ilgisi olamaz. Bunlarda insanlıktan nasibini almak diye bir şey yok, vicdan diye bir şey yok. 16 tane kardeşimizin düştüğü durum, paramparça olan o bedenlerin hesabını hep beraber sormamız lazım. Her şey devletten beklenmez, el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve bunun hesabını da soracağız." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

"Hak ve özgürlükler noktasında, en ciddi reformların yapıldığı bir dönemde, tekrar silaha sarılmanın ne anlamı olabilir? Bölgede güven ve istikrar ikliminin hakim olduğu bir süreçte ne dediler, 'öz yönetim.' Bu hezeyanlarla çıktılar ortaya ama bu 'öz yönetim' ifadelerini bunlar neye çevirdiler, 'öz katliam'a çevirdiler. Eğer demokrasi diyorlarsa, eğer hak ve özgürlük diyorlarsa o zaman silahı, bombayı, her şeyi gömerler, koordinatlarını da verirler. Gelsinler parlamentoda mücadelesini sürdürsünler. Ama bunların böyle bir derdi yok. Bunlar gelecek, benim tertemiz, saf, Kürt kardeşimi tehdit edecek, muhtarı tehdit edecek, aşiret reisini tehdit edecek. Buradan bir başka partiye oy çıkarsa 'biz bu köyü yakarız, yıkarız.' Yaptılar mı bunu? Yaptılar."

"Kula kulluk diye bunlarda bir şey var mı?"

Temmuz ayından beri çok yoğun bir şekilde terör örgütünün "kalleş" saldırılarına maruz kalındığına dikkati çeken Erdoğan, "Örgüt, Suriye'de elde ettiğini düşündüğü kazanımları, ülkemizde, hendekle, çukurla, bombalı barikatla taşımaya çalıştı. Bizim 2,5 yıl boyunca büyük bir sabırla devam ettirdiğimiz Çözüm Süreci'ni terör örgütü, bazı ülkelerin kulaklarına fısıldadığı sözlere ve ihtiraslara ne yazık ki kurban etti. Son olaylarla şu hakikati bir kez daha açık ve net bir şekilde görüyoruz, 30 yıldır bölücü terör örgütü şehrimize, bölgemize ve ülkemize kan, gözyaşı ve acıdan başka bir şey vermemiştir." ifadelerini kullandı.

Açık ve net konuştuğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu terör örgütünün bizi yaratan Rabbimizle işi var mı? Kula kulluk diye bunlarda bir şey var mı? Var ama Allah'a kulluk diye bir şey bunlarda yok. Bunlar bir defa tüm yaptıklarına baktığımız zaman, bunlar Zerdüştlük diye bir inancın mensubudurlar, bütün belgeler elimizde, tüm belgeler elimizde. Bunlarda ateizm var mı? Var. Bunu söylemekten, benim dindar inançlı Kürt kardeşime anlatmaktan niye çekiniyoruz, niye bunları anlatmıyoruz? Anlatacağız ki, benim dindar inançlı Kürt kardeşim bunların ne mal olduğunu bilsin, görsün ona göre de bunların safını belirlesin, kendi safını da bunların karşısında evelallah belirleyerek bunlara haddini bildirsin. Bu mücadelede dindar, namuslu, inançlı benim Kürt kardeşlerim sonuna kadar yerini almazsa, bilesiniz ki bu mücadeledeki süreç zor olur."

"Üst akıl da iflas ediyor"

Terör örgütünün karanlık yüzünün tarihte ilk defa bu derece ayan beyan ortaya serildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz örgütün söylemleri ile eylemleri arasındaki farkı net bir şekilde görmüştür. Kimin kendi hakkını savunduğunu, kimin uluslararası, hani hep söylüyorum ya, üst akıl, bunlar üst akılla hareket ediyorlar. Üst akıl da iflas ediyor, onu da biliniz. Er ya da geç zafer Hakk'a teslim olanların olacaktır. 'Men sabera zafera, sabreden kimse zafere ulaşacaktır' ve bu zafer yakındır." diye konuştu.

"Ey yargı üzerine düşen görevi yapacaksın"

"Üçüncü kattan 15-16 yaşında bir genci atacaksın, ondan sonra da üzerinden geçmek suretiyle çiğneyerek bir vahşeti işleyeceksin" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Senin gibi düşünmediği, inanmadığı için. Öyle mi? Şimdi ben buradan da sesleniyorum; ey yargı üzerine düşen görevi yapacaksın, eğer yargı üzerine düşen görevi yapmıyorsa tarih bunun hesabını sorar. Kurşunlu Camisi'ne sıkılan her kurşun bizim de kalbimize sıkılmıştır bunu böyle biliniz. Sur içinde tahrip edilen her bir eser ile sadece Diyarbakır'ın değil, tüm Türkiye'nin ortak tarihini, ortak hafızasını siliyorlar bunu böyle biliniz. Diyarbakır, Mekke'nin, Medine'nin, Kudüs'ün, İstanbul'un, Konya'nın kardeşidir, bunu böyle biliniz." şeklinde konuştu.

"Biz safımızı belirleyeceğiz"

Erdoğan, Diyarbakır'da 16 köylünün hayatını kaybettiği olaya ilişkin de şöyle konuştu:

"Allah aşkına soruyorum, şurada, Dürümlü mezrasında olan olay, 15 ton bombayla oraya gelmek suretiyle bunu orada patlatan ve 16 kardeşimizi şehit edenlerin dinle, diyanetle, insanlıkla, vicdanla, 'Kürtlerin temsilcisiyim' demek gibi böyle bir yaklaşımla ne ilgisi, ne alakası olabilir? Hiçbir ilgisi olamaz. Bunlarda insanlıktan nasibini almak diye bir şey yok, vicdan diye bir şey yok. 16 tane kardeşimizin düştüğü durum, paramparça olan o bedenlerin hesabını hep beraber sormamız lazım. Her şey devletten beklenmez, el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve bunun hesabını da soracağız."

"Öz katliama çevirdiler..."

Son bir yıldır yaşananların da bu gerçeğin ispatı olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yoksa hak ve özgürlükler noktasında en ciddi reformların yapıldığı dönemde tekrar silaha sarılmanın ne anlamı olabilir? Bölgede güven ve istikrar ikliminin hakim olduğu bir süreçte ne dediler, 'öz yönetim.' Bu hezeyanlarla çıktılar ortaya. 'Öz yönetim' ifadelerini 'öz katliam'a çevirdiler. Bunun sebebi ne? Rızkının peşindeki garsonu, müşteri bekleyen esnafı, şifa dağıtan doktoru, namaz kıldıran imamı, okula giden çocuğu öldürmenin kime faydası var? Camileri, kütüphaneleri, okulları yakmanın, hastanelere yaralı taşıyan ambulanslara saldırmanın ne gerekçesi olabilir? Bunu izah edebilirler mi? Var mı bunun izahı yok? Çocuk sesleri ile şenlenen sokakları, mahalleleri kana bulamanın haklı bir mazereti olabilir mi? Bu süreçte milletimiz gerçekten zorluklar çekti, çok ciddi bedeller ödedi. Mardin, Şırnak, Hakkari'nin değil tüm Türkiye'nin gönlü yaralandı. Terör örgütü tarafından evi yakılan, yıkılan kardeşlerimizin acısı bizim de acımızdır."

Muhabir: İlhan Toprak,Zehra Aydın,Yıldız Nevin Gündoğmuş,Duygu Yener,Burcu Çalık

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.