Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin darbe iddianamesi (3)

Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin darbe iddianamesi (3)
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 72 kişi hakkındaki iddianamesinde Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının yetki alanında olan Gölcük Deniz Ana Üssü'nde

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 72 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in, kalkışma gecesi üs kapılarını dolaşarak nöbetçi personele, "Arkadaşlar, şu an bir istiklal mücadelesi veriyoruz. Amiral rütbesinde komutanınız olarak sizin başınızdayım. Birlikte mücadele edip savaşacağız ve birlikte öleceğiz. Donanma Komutanınız, Cumhurbaşkanı ile birlikte hareket eden bir haindir" dediği belirtildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılınca Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Ankara'daki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahında gerçekleştirilen darbe girişimi faaliyetlerine iştirak eden, darbe girişimi sırasında karargaha gitmemiş olmalarına rağmen, sözde Yurtta Sulh Konseyi tarafından verilen hukuk dışı görevleri kabul ederek atama listelerinde isimleri yer alan veya darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine karargahtan kaçan kişileri saklayan şüpheliler hakkında soruşturma yürütüldüğü kaydedildi.

İddianamede, Gölcük Deniz Ana Üssü'ndeki gerçekleşen ve Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturulan eylemlere ilişkin bilgilere de dikkat çekildi.

Belgeler üzerindeki bilirkişi incelemesine göre, Gölcük Deniz Ana Üssü'ndeki faaliyetlerin 15 Temmuz 2016 saat 21.34'te başladığı, ertesi gün 08.40'ta sona erdiği ifade edilen iddianamede, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığındaki soruşturmanın şüphelileri olan Tuğamiral Hayrettin İmren ile Deniz İstihbarat Albay Muharrem Aslan, İmren'in Emir Astsubayı İsmet Çoşkun, Deniz Piyade Yüzbaşı Harun İlaslan, Deniz Piyade Üsteğmen Ahmet Aykut Şevik, Deniz Piyade Yüzbaşı Semih Aksel, Deniz Piyade Uzman Çavuş Murat Dikkaya ve Deniz Piyade Uzman Çavuş Abdülaziz Yıldız sayı ve kimlikleri tespit edilemeyen erbaş ve erlerin olaylara doğrudan karıştığı belirtildi.

- İmren'in ifadeleri ve şüpheli sivil

Hayrettin İmren'in, üs kapılarını dolaşarak nöbetçi personele hitaben "Arkadaşlar, şu an bir istiklal mücadelesi veriyoruz. Amiral rütbesinde komutanınız olarak sizin başınızdayım. Birlikte mücadele edip savaşacağız ve birlikte öleceğiz. Donanma Komutanınız, Cumhurbaşkanı ile birlikte hareket eden bir haindir" şeklinde ifadeler kullandığı kaydedilen iddianamede, İmren'in, Deniz İstihbarat Albay Muharrem Aslan ve emir Astsubayı İsmet Çoşkun ile birlikte Gölcük Deniz Üssündeki kritik bölgeleri kontrol altına almaya çalıştığı, bu esnada kapılardaki nöbetçi personelin, "emirlere uyulmasını" isteyen İmren tarafından silah çekilerek ölümle tehdit edildiği anlatıldı.

İddianamede, şunlar kaydedildi:

"Tanık ifadelerinden İmren'in ateş emri verdiği ve kendisine karşı çıkan personeli Merkez Komutanlığı nezarethanesinde tuttuğu, telefon ile gerek mülki makamlar gerekse de askeri personel tarafından yapılan 'Teslim ol' çağrılarına cevap vermediği anlaşılmaktadır. Gölcük Bölgesinde görevli Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım ve Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal, İmren tarafından tutuklanarak askeri cezaevine gönderilmek üzere tutuklu sevk aracı ile saat 00.43'te Gölcük Merkez Komutanlığından sevk edilmiştir. Sevk edilen cezaevinin neresi olduğu tutanaktan tespit edilememiştir. Gölcük bölgesinde yaşanan olayların özetlendiği belgeden iki amiralin daha sonra saat 04.00-05.00 arasında Gölcük'e döndükleri ve dönüşlerini müteakip olaylara karşı tedbir aldıkları, aldırmaya çalıştıkları tespit edilmiştir. Tüm bu süreç içerisinde 15-16 Temmuz 2016 günlerinde Gölcük bölgesinde görevli olmamalarına rağmen Tuğamiral Nazmi Ekici, İstihbarat Kurmay Albay Mahmut Arduç, Kuvvet Komutanı koruma astsubayları, Kuvvet Astsubayı Kadir Bükülmez'in ve kamera kaydında kim olduğu belirlenemeyen sivil giyimli bir kişinin de Gölcük Deniz Ana Üssü sınırları içerisinde bulunduğunun tespit edildiği belgelerde yer almaktadır.

Silahlı darbe teşebbüsünün başarısızlığa uğraması ve emir komuta zincirinin tekrar tesis edilmesi sonucunda Tuğamiral Hayrettin İmren, Gölcük’teki gemilerin seyre kalkmasını emrettiği tespit edilen Tuğamiral Ayhan Bay, Tuğamiral Nazmi Ekici, yanlarında isimleri belirtilmeyen Kuvvet Komutanı koruma astsubayları ile birlikte poyraz rıhtımından TCSG-19 botuyla ayrılmış, takiben yine Gölcük üssünde bulunan bir başka iskeleden Albay Mahmut Arduç ve Astsubay Kadir Bükülmez ve video kaydında kim olduğu belirlenemeyen bir kişiyi alarak önce Kocaeli şehir merkezi iskeleleri yönünde ve sonra Marmara’daki seyir halindeki askeri gemilerin zaman-olaylar çizelgelerinde belirtildiği üzere batı yönünde uzaklaşmıştır."

- Gemi hareketleri

İddianamede, 15 Temmuz'da darbeyle ilgili ilk mesajın karargahlara 21.30 civarında ulaştığı, bununla birlikte Gölcük, Aksaz, Mersin, İstanbul, Karadeniz Ereğli ve Foça'da darbe girişimini desteklediği değerlendirilen birlik komutanlarının, emirlerindeki gemileri, ilk darbe mesajı birliklere ulaşmadan, yaklaşık saat 21.00 civarında seyre kaldırmaya başladıkları veya bu maksatla personel toplanma planlarını yürürlüğe sokmaya çalıştıkları kaydedildi.

Donanma Komutanlığına bağlı firkateyn, korvet ve hücumbotların yüzde 70'ini oluşturan 29 askeri geminin 15 Temmuz akşamı seyre kalktığının belirlendiğine yer verilen iddianamede, "Özellikle Marmara'da seyre kalkan gemilerin tamamına yakını seyir süresince mobil telefon çekim alanında bulunmuş ve birçoğunun görsel medyayı gemilerdeki televizyon aracılığı ile takip edebildiği tespit edilmiştir. Bilirkişi heyetine teslim edilen dosyalarda bulunan özellikle gemi faaliyetlerini içeren zaman-olaylar çizelgesi incelendiğinde gemilerde standart Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Donanma Komutanlığı emirlerine aykırı hususlar kapsamında genel anlamda uygulama dışı faaliyetlerin icra edildiği tespit edilmiştir" ifadelerine yer verildi.

- İki gemide silah kullanıldı

İddianamede, bilirkişi heyetinin yaptığı incelemeler sonucunda, "hayatın normal akışına, standart bahriye uygulamalarına ve TSK disiplin anlayışına uygun olmadığı" tespit edilen Donanma Komutanlığı bağlısı olan ve seyre çıkan askeri gemilerden 12'sinin Gölcük'ten, 1'er tanesinin Karadeniz Ereğlisi ve İstanbul Pendik'ten, 7 geminin İzmir Foça'dan, 3'ünün Mersin'den, 5'inin ise Aksaz Muğla'dan hareket ettiği bildirildi.

Bu gemilerden sadece Gölcük'ten hareket eden TCG YAVUZ ve TCG KEMALREİS'te silah kullanıldığı belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele ve 2. Hücumbot Filotillası Komodoru Deniz Kurmay Albay Levent Kerim Uça'nın, TCG YAVUZ Komutanı Albay Özgür Öztürk tarafından gemide silah kullanılarak amiral kamarasında alıkonulduğu ve alıkonma esnasında Oramiral Veysel Kösele'nin koruma astsubayının direnmesi karşısında TCG YAVUZ Komutanının tabancası ile 2 adet merminin ateşlendiği, silah atışı sonucunda yaralanma/ölüm olmadığı ve mermilerin geminin değişik yerlerine isabet ettiği tespit edilmiştir. Personel tarafından Donanma Komutanının gece gemiye bir vasıta ile intikal ettiği biliniyorken, amiral kamarası önünde 2 el tabanca atışı yapılmışken ve gemi çoğunlukla telefon çekim alanında seyir halindeyken ve televizyon yayını gemi içerisinde devam ederken gemideki hiçbir rütbeli personelin olanları sorgulamadığı tespit edilmiş ve bu durumun hayatın normal akışına, standart bahriye uygulamalarına ve TSK disiplin anlayışına uygun olmadığı bilirkişi heyeti tarafından değerlendirilmiştir.

TCG KEMALREİS tarafından 16 Temmuz 2016'da saat 05.51’de gemiden yaklaşık 3 bin metre uzakta deniz üzerine emniyetli bir sahaya 3 adet top atışı (ana batarya 127 mm top) icra edildiği ve Gölcük bölgesinde gemileri seyre çıkardığı tespit edilen Albay Önder Öngör tarafından aynı gemiye verilen ikinci atış emrinin ise 'top arızası' nedeniyle yapılamadığının ifade edildiği tespit edilmiştir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tatbikat/harekat planlama esasları ve gemi/hava trafiğinin yoğunluğu kapsamında ticari gemi/hava araçlarının emniyeti göz önüne alınarak Marmara Denizinde orta kalibreli toplar (76-130 mm arası toplar) ile atış yapılması yasaktır. Bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemede 'namluda mermi kalması ve emniyetli şekilde atış yapılarak merminin çıkarılması' gibi acil durumlar haricinde orta kalibreli toplar ile Marmara'da atış yapılmadığı tespit edilmiştir."

- "Silah ve mühimmata kolay şekilde ulaşabilen"

Bilirkişilerin incelemelerine göre Ankara'daki Deniz Kuvvetleri Karargahı'nda görevli olan ve darbe girişimine doğrudan katılan personelin, görev gereğince, silah ve mühimmata kolay şekilde ulaşabilen, görev kapsamı birliğin fiziki güvenliğini sağlamak olarak tanımlanabilecek Karargah Destek Kıtaları Komutanlığı bağlısı Güvenlik Taburu ve İstihbarat Başkanlığında görev yapan subay, astsubay ve uzman çavuşlar ile Deniz Kuvvetleri Harekat Merkezinde Deniz Kuvvetlerine bağlı yüzer, uçar ve dalar birlikler ile kıyı birliklerinin faaliyetlerini koordine etmek ve yönlendirmek isteyen bazı amiraller ile subaylardan oluştuğunun değerlendirildiği belirtildi.

Deniz Kuvvetleri Karargahına doğrudan bağlı birliklerden ise darbe girişimine yoğun şekilde katılımın SAT Komutanlığı unsurları tarafından, burada görevli personelin birliklerinden aldığı devlet malı silah/mühimmat ile diğer birliklere ve birlik dışı yerlere gitmeleri suretiyle gerçekleştiği kaydedilen iddianamede, diğer Deniz Kuvvetleri Karargahına doğrudan bağlı birliklerde ise darbe girişimini destekler bir faaliyetin gerçekleşmediğinin değerlendirildiği kaydedildi.

Olaylar esnasında şüphelilerden Deniz Piyade Kıdemli Başçavuş Özcan Özata tarafından kışla binasında bulunan Güvenlik Subaylığı silahlığının açılarak kayıt yapılmadan silah alındığına işaret edilen iddianamede, Özata tarafından nöbetçi subaylıkta bulunan ve "kırmızı alarm" durumunda dağıtılmak üzere hazırlanan mühimmat sandığının alınarak, Güvenlik Subaylığı silahlığına götürüldüğü ve mermilerin şarjörlere doldurulduğu ifade edildi.

İddianamede, kalkışmaya destek veren birliklerde eksik olan veya alındığı, ancak kullanılıp kullanılmadığı belirlenemeyen mühimmat ve askeri malzemelere ilişkin bilgiler de sıralandı.

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.