Secaattin Küçükdağ

Secaattin Küçükdağ

Devlet mi millet mi?

Devlet mi millet mi?

Ak Parti iktidarının ilk 10 yılında hep millet gibi davrandık, milletin adamı olduk...

Allah da gani gani bereketini verdi...

Ancak son yıllarda engelleri aştıkça devlet gibi davranmaya, devleti ön planda tutmaya, devletçi olmaya başladık...

“Emeklilerin maaşları artsın” denildiğinde; ''Bütçe disiplini'' demeye, “Kaynak yok” demeye başladık...

Oysa ki kaynağı verecek olan Allah'tır... Unuttuk...

Devlet idarecisi olmanın, halkına, sırtındaki kaftanın bile hesabını vermek olduğunu unuttuk. İdareci olmanın önce nimetlerini düşünmeye başladık, külfetlerini değil. Lüks makam arabaları “çerez parası” gibi geldi...

Oysa ki şeytan, ayrıntıda gizliydi... Unuttuk...

Hormonlu şekilde genlerimiz genişledi...

Çevremizde biriken kan emici yarasaları, keneleri artık normal görmeye başladık... Birileri, kendilerinin subay olarak doğduklarını zannettiler...

Bu davanın amelelerini, onbaşılarını görmezden gelip; o subaylarını baştacı ettik...

Ve nihayetinde, koltuğa endeksli hale geldik, makamları - mevkileri kaybetmemenin çarelerini arar olduk...

Devlet çarkının dişlilerine takıldık kaldık...

Heyecanımızı, enerjimizi, aşkımızı kaybettik...

Aşındıkça taviz verdik, taviz verdikçe aşındık...

Allah da bereketini azalttı...

Oysa ki bereket güçte, parada değil gönüllerdeydi, ideallerdeydi... Unuttuk...

Biz asla devletçi olamayız, olmamalıyız...

Devlet sadece bir piyondur. Vezir olan ise millettir...

Devletçi olan çok. Maharet milletçi olmakta, piyonu değil veziri korumakta...

Toprağın altı güç sahipleriyle dolu, kimse yanında götüremedi...

Muhteşem Süleyman'a bile kalmadı bu dünya ve emeklerinin çoğu boşa gitti...

Sözün özü; Kalıcı olmak, mühür vurmak isteniyorsa millet gibi olmak gerekir, devlet gibi değil...

Şeyh Edebali'nin 1000 yıl önce söyledikleri hala geçerli: Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Âcizlik bize, hoş görmek sana. Çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adâlet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana…

Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın! Amma bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve irâdene hâkim olasın.

İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN...

Mesele bu kadar basit!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Secaattin Küçükdağ Arşivi
SON YAZILAR