Devlet yönetmek bakkal işletmeye benzemez

Devlet yönetmek bakkal işletmeye benzemez
Başkonsolosluk personeli ve ailelerini Çankaya Köşkü’nde kabul eden Erdoğan, ‘Hassasiyetleri korumak durumundasınız. Eğer koruyamazsanız bunun faturası farklı gelir’ dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Musul’da kaçırılan ve 101 gün sonra Türkiye’ye getirilen Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, başkonsolosluk personeli ve ailelerini Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Erdoğan, Köşk’teki Küçük Resepiyon Salonu’nda yaptığı konuşmada, özetle şunları söyledi:

BAYRAM BULUŞMASI: 102 gün aradan sonra yaşanan buluşma adeta bir bayram buluşması. Herhangi bir oyuna gelmeden bu süreci takip ettik. Bayram denilecek bir sonla bu iş noktalandı. Bu, bir özgürlüğe, hürriyete kavuşmaydı. Musul Başkonsolosumuz, ailesi ve çalışma arkadaşlarıyla bugün bir arada olmak ayrı bir mutluluk vesilesi. Hepsine geçmiş olsun diyorum.

TAHRİKLERE KAPILMADINIZ: Metanetle kurtuluşu beklediniz. Tahriklere kapılmadınız. Bu sabrınız, metanetiniz her türlü takdirin üstündedir. Bundan dolayı sizleri ayrıca tebrik ediyorum. Buradaki bu vakur duruş, aslında bu milletin vakur duruşunun da ayrı ifadesi. Hadisenin vuku bulduğu andan itibaren, o günlerde başbakan olarak bu görevi sürdürüyordum. Cumhurbaşkanı olduğum andan itibaren de, bulunduğum makamın sorumluluğuyla bu takibi sürdürdüm.

AMERİKALILARIN BAŞINA GELENLERİ YAŞAMAK İSTEMEZDİK: Bir keresinde Özay Hanım’ı (Konsolos Öztürk Yılmaz’ın eşi) kabulümüzde kendisine de söylemiştim. Sizlerle sürekli irtibat kurmuyoruz diye, ‘Bu iş acaba unutuldum mu? diye düşünürseniz biz de üzülürüz’ demiştim. Gerek Dışişleri Bakanım ve Müsteşarım, gerek MİT Müsteşarım ve oradaki ekipler sürekli bu işin içindeler. Bu iş duygusal olarak olmazdı. Böyle bir şeyi yapmış olsaydık, orada bir kardeşimizin burnunun kanaması bizi kahrederdi. Şu anda İngilizlerin, Amerikalıların başına gelenleri duydunuz. Bunu yaşamak istemezdik.

BAKKAL İŞLETMEYE BENZEMEZ: Burada MİT, Emniyet, TSK, hiçbirisi ayrı bir şey içerisinde olmadı. Hepsi birlikte bir hazırlığın içerisinde oldu. Burada et tırnak gibiydik. Bu çalışmayı hassasiyet içerisinde sürdürmemiz gerekirdi. Tabi konuştuklarımız, konuşacaklarımız bir de konuşamayacaklarımız var. Çünkü devlet yönetmek bakkal işletmeye benzemez. Buradaki bu hassasiyetleri korumak durumundasınız. Korumadığınız zaman bunun farklı faturaları gelir. Bu faturalara da katlanmak öyle kolay bir iş değil.

 

Personele 1 ay izin verilecek

BİR AY İZİN: Öztürk Bey’i, bu süre içerisindeki tavrı, gerek MİT ile, gerek Dışişleri ile kurdukları diyaloglardaki vakur duruşları ve istihbari anlayışları iyi yönetmeleri sebebiyle takdirle yâdediyorum. İlk safhalarda çok daha farklı bir iletişim vardı. Daha sonra bazı imkânlar elden gitti. Diyorum ki bu ara yasal olarak bir ay izinli
sayalım. Sizler ailece bir arada olun. 3 ay ayrılık bir ay izinle gitmez ama yine de hayat devam ediyor. Bu bir fırsattır, bir ay bir aydır.

‘İmtihan sürecinden başarıyla geçtik’

UMUDUMUZU YİTİRMEDİK: Umudumuzu hiçbir zaman yitirmedik. Bunu koruduğumuz için de başarısız olmayı aklımızın ucundan dahi geçirmedik. ‘Sabredeceğiz’ dedik. Sizlerin can güvenliğini düşünüp özgürlüğe kavuşturmak asli görevimizdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarını muhafaza etmek de bizim için çok önemliydi. Bazı koalisyon tekliflerine o anda hemen ‘Ne demek tabii biz de varız’ denilebilirdi. Ama biz hemen ‘evet’ diyemezdik. Çünkü ‘Bizim 49 canımız var. Bunlar hallolmadan biz adım atmayız, atamayız’ dedik ve yol haritamızı buna göre belirledik.

SORUMSUZ TAVIRLAR SERGİLEDİLER: Üzülerek ifade etmek isterim ki, içeride ve dışarıda maalesef bazı medya kuruluşları bilerek ya da durumun nezaketini bilmeden sorumsuz tavırlar sergilediler. Bu oyuna da gelebilirdik ama gelmedik. Sabırlı davrandık. Nihayetinde bu tedbirli tavrımızın neticesini aldık. İmtihan sürecinden başarılı bir şekilde geçtik.

İNSANİ, VİCDANİ, İSLAMİ VAZİFEMİZİ YERİNE GETİRECEĞİZ: Büyük bir devlet olarak bir takım imtihanlara maruz kalmamız doğaldır. Şu anda 1 milyon 300 bin Suriyeli ve Iraklıyı topraklarımızda bir ensar anlayışıyla misafir ediyorsak bu, bu milletin büyüklüğünün ifadesidir. Bardağın dolu tarafına bakacağız. Her toplumun kötüsü de var, iyisi de. Biz, geleceğimizi bu iyilikler üzerine inşa edeceğiz. Her şeyden önce insani, vicdani, islami vazifemizi yerine getirmiş olacağız.

DİZ ÇÖKMEDEN YAPTIK: Türkiye, kriz bölgelerinde vatandaşlarını hatta başka ülke vatandaşlarını tahliye edebilen bir ülke. Bunu Libya’da açık şekilde gösterdi. Kimsenin ırkına, inancına, mezhebine bakmaksızın bu adımları attık. Üstelik Türkiye bütün bunları diz çökmeden yerine getirdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.