“Diltaş’ta eğitim alsaydım Her şey farklı olurdu”

“Diltaş’ta eğitim alsaydım Her şey farklı olurdu”
Özel okul kavramını değiştiren bir marka. Başarısıyla adından söz ettiren, formülleri sorulan, sistemleri araştırılan, örnek alınan bir okul Diltaş.

Özel okul kavramını değiştiren bir marka. Başarısıyla adından söz ettiren, formülleri sorulan, sistemleri araştırılan, örnek alınan bir okul Diltaş. Dil eğitimiyle başlayıp bugün Türkiye’nin en başarılı özel okulları arasında yerini alan bir süreç. Ali Ataman başkanlığında heyecanın, dinamiğin hiç azalmadığı bir aile. Ve her yönüyle Diltaş’ı Ali Ataman’la konuştuk. Masamızda yine birkaç simit ve sohbete uygun sıcacık çaylar vardı.

Belediyecilikten eğitim sektörüne geçiş. Bu süreç nasıl gelişti?

1979 yılında dil kursları vermek amacıyla Diltaş’ı kurduk. 1987 yılına kadar da kurs ve dershane olarak hizmet verdik. O dönemde Konya’da ciddi anlamda bir özel okul ihtiyacı vardı. Biz de Özel Diltaş Lisesi’ni açtık. Başlangıçta 57 öğrencimiz vardı. Sıradan bile sayılamayacak koşullarda sıra dışılığı gerçekleştirdik. Devamında ilköğretim okulu, Anadolu lisesi geldi. Binalarımızı yaptık. 57 öğrenciden 2 bin 800’e yaklaşan öğrenci sayısına ulaştık. 3 öğretmenimiz vardı; bugün 200’ü aşkın çalışanımız oldu.  Amacımız belliydi ve bu amaç doğrultusunda hareket ettik. Eğitimde önder olmanın sorumluluğunu taşıdık.

Diltaş başarısını nasıl sağladı?

Aslında bir anım var. Bu sorunun cevabı olabilir. Bir gün Fen Lisesi’nden bir öğrenci geldi. Ona şunu söyledim, “Benim okulumda okuman için benim kurallarıma uyacaksın. Saçlar kesilecek. Ben seni alırım ama bir yıl sonra istediğim notlar gelmezse gönderirim.” Çocuk böyle bir şey hiç duymamış. İki gün sonra geldi, şartlarınızı kabul ediyorum dedi ve başladı. Siz prensiplerinizi koyarsınız. Çocuklar ve tabi ki aileler de uyar. Çocukların ufak tefek haşarılıkları olacaktır. Bunu büyük boyutlara çekmemelisiniz. 7 yıl öncesiydi. Çocukları kampa götürüyorduk. Çocuk babasına  “Biz kampa gitmiyoruz, Belene’ye gidiyoruz dedi. Ama o çocuk Türkiye 9.’su oldu. İyi bir yol tutturduğumuzu düşünüyoruz. Allah mahcup etmesin. Kadromuz köklü. Sık sık değişmez. İstikrarı sağlıyoruz.  Yaptığımız anketlerde ilk olarak  güvenilir olduğumuz ortaya çıkıyor.  Bu bizim için en önemlisi.

Aileleri nasıl yönlendiriyorsunuz?

Şimdi anne baba çocuktan korkuyor. Ergenlik çağı vs. Bu ergenlik bize hiç vurmadı mı? Anne baba çocuğuyla arkadaş olacak. Tabi ki anne babalığın saygısını korumak suretiyle. “Höt yan baktın, asarım keserim” yok. Ve çocuğa yapamayacağı şeyleri vaat etmeyecek ya da söylemeyecek. “Seni döverim, öldürürüm.” Öldürebilecek misin çocuğu? Veya şu olursa sana araba alacağım. Alamayacak. Ölçün kadar konuşacaksın. Biz çocuklara karşı net değiliz. Bu çocuklar süper. Benim dönemimden, sonraki dönemlerden daha süper.  Ama biz onları işleyecek kapasitede değiliz. Biz çocuklardan geri kaldık. Yüzde 90 veli geride.  Veli diyor ki benim zamanımda şöyleydi. Evet, senin zamanında öyleydi ama şimdi öyle değil. Biz fuzuli şeylerle uğraşıyoruz. Başarıyı öğrencimizle, öğretmenlerimizle ve ailelerle birlikte elde ediyoruz.

Her an öğrenci takibinde misiniz?

Okulumuzdan mezun olan öğrencilerimizin hiç biri işsiz değil. Biz bunu bile takip ediyoruz. İlk mezunumuzu 1993yılında verdik. Bunlar arasında bir tanesi işsiz değil. Açıkta ve aşsız kalmayacak dedik.  O azmi sağlatıyoruz çocuklara. Biz mezun ettiğimizi de takip ediyoruz. Bu ciddiyetten gelir.

Bu sektöre girdikten sonra siz ne kazandınız?

Bizim dönemlerimizdeki eğitim sistemi ile şimdiki çok farklı. Şu anda çok ağır bir eğitim sistemi var.

Her gördüğünüz birey size mutlaka bir mesaj vermiştir, size bir şey öğretmiştir. İnsanoğlunun aşağısı, yukarısı olmaz. İnsan insandır. Arı nasıl her çiçekten bir bal topluyorsa siz de herkesten bir şey alırsınız. Ufkunuzu genişletiyorsunuz, sabır nedir öğreniyorsunuz, girişimcilik nasıl yapılır onu belirliyorsunuz, toplumla ilişkilerde kavgayı sıfıra indiriyorsunuz. Tevazunun size çok şey verdiğini öğreniyorsunuz, kin beslememeyi, gazaplı olmamayı öğreniyorsunuz. Arkadaşlarım, öğrencilerim, velilerim bana çok şey öğretti. Manevi boyutta benim 35 yıl  evvelki Ali Ataman’ı törpüleyen, belli bir noktaya getiren mesai arkadaşlarım var.

Taşıdığınız sorumluluk sizi yoruyor mu?

Her gün yaptığım işin muhasebesini yaparım. Kaç tane iyiliğim, kaç tane kötülüğüm var. Onlara bakarım. Her gün ama. Muhasebemi yapmadığım gün yok. 5 saat uyurum en fazla. İş taşıdığı sorumluluk ölçüsünde sevgi içeriyor.

Çocuklar koştururken ne hissedersiniz?

Gürültüyü asla duymam. Birinin güldüğünü görünce mutlu olmazsanız, ağlayınca üzülmezseniz zaten insan değilsiniz. Başarıya sevinmezseniz de öyle. Bizim hep söylediğimiz, Diltaş’ın bu hale gelmesindeki ana unsur Mevlana’nın dediği gibi “Sözün tesiri kalpten geçer.” Kalpten söylerseniz sözünüz tesirli olur. Biz gerçekten sevgiyi, hoşgörüyü, ayıpları gizlemeyi kalpten yapmaya çalışıyoruz. Hayatımız onlar.

Devlet okullarındaki eğitimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fen liselerinin üniversiteye girme oranı açıklandı yüzde 55. Bizimki yüzde 87, 90. Bunu düşünmek lazım. Milli Eğitim Bakanlığı benim gibi sahada olanlarla işbirliği yapmadığı sürece olmaz. Milli Eğitim de iyi bir eğitimcinin, sahadakinin fikrini alacak. Artık özel okulda okuyan da devlet desteği alacak. Biz uğraştık, dosya hazırladık. Bunu saha bilir. 11, 12. sınıfta fazladan ders vereceğim. Her yıl getirdiğim yenilik bir yıl sonra diğer okullar tarafından alınıyor. Deneme sınavı, yayınlar, asansör sistemi. Bunlar önemli uygulamalar. Devlet okulları da başarı için gerekeni yapmalı. Durum ortada.

Başka özel okullar da size danışıyor mu?

Fazlasıyla.  Malatya, Kayseri, Maraş, İstanbul. Anlatıyoruz ama uygulamak zor diyorlar. Gece 12’de LYS sonuçları açıklandı. Bir saat içinde tüm ekibimi topladım.  Sonuçları aldık. Sabahı bekleyemedik. Tüm ekibimiz öyle. Severseniz olur bu iş. Severek yaptığınız işte başarılı olursunuz, gençleşirsiniz. 71 yaşında işimin başındayım. İlk günkü heyecanla, sevgiyle.

Yeniden dünyaya gelseniz yine bu işle mi uğraşırsınız ?

Önce belediyecilik sonra bu. Orada da şehre şekil veriyorsunuz.

Siz de Diltaş gibi bir okulda eğitim almak ister miydiniz?

Hem de nasıl isterdim. Bizim eğitim hayatımız zorluklarla geçti. 5 buçuk yaşında annemi kaybettim. Bakacak kimse yok.  O zaman babam okula verdi. Devamında rahmetli babam çağırdı. O da gazeteciydi. Mustafa Ataman. Hem hocam, hem babam, hem canım, hem ciğerim. “Bak oğlum” dedi.  “Ben bir fikir işçisiyim. Ne olacağın belli olmaz. Hayat. İstikbalinin iyi olmasını isterim. Seni Ticaret Lisesi’ne göndereyim.” Ben aslında hukukçu olmak istiyordum. Nedenini sordum. “Ölürüm kalırım. Ticaret mezunları hemen defter tutmaya başlar sen de hayatını kurtarırsın” dedi.  Mantıklı geldi. Gazete, simit satarak, İstasyonda karpuz atarak, biraz daha büyüyünce Muhacir Pazarı’nda patlıcan, domates satarak büyüdüm. Diltaş gibi bir okulda eğitim alsaydım her şey farklı olabilirdi.

Nasıl bir öğrenciydiniz?

Yaramaz bir talebeyim. Her şeyin altından ben çıkardım. Ticaret avukatlığı istediğimiz halde vermiyorlardı. Bin 100 kişiyi organize edip Alaaddin’e yürüyüş organize ettik. Bunu haber almışlar beni çağırdılar. Okuldan atarız dediler. Babamı çağırdılar. Sonunda müdür dedi ki “Sen haklısın.” Haklı olduğum durumda sessiz kalmazdım.  Akademiyi kazandım para pul yok. Tercüman Gazetesinde çalıştım. Kemal Ilıcaklı, Hilmi Nalçacı bana yardım etti. Akademi 1. sınıftaydım. Bayındırlık İskan Bakanlığı’nda daktilograf ihtiyacı varmış. Hakkımsa alın torpil istemiyorum dedim. Daktiloda Türkiye birincisiyim. Oraya girdim. 19 yaşında da evlendim. Akademide devam zorunluluğu yoktu. 2 saat uykuyla çalıştım. Savaş savaş. Çocuklara da onu aşılıyorum. Şimdi o özgüveni çocuklara veriyorum.  Hiçbir zaman bir siyasinin sırtına binmedim. Hakkımsa aldım.

Çocuklarda maddi anlamda aileye sırtını dayama duygusunu nasıl aşıyorsunuz?

Gel buraya deyip oturtuyorum. Duvara dayanma duvar yıkılır, babana güvenme baban ölür. İlk verdiğimiz bu. Paralı babanın çocuğu parasız velinin çocuğundan farklı değil. Onun atı arabası beni ilgilendirmez. Bir yılda 20’in üzerinde öğrenciyi bu yüzden uzaklaştırdık. Veli geliyor benim paramla okutuyorsunuz diyor. Paranızla okutacağınız okul çok diyorum.

Hedefiniz ne?

Üniversite. En büyük hedefimiz bu. Üniversite kanununda özel üniversitelerle ilgili madde yayınlanırsa, özel üniversiteler yasallaşırsa biz özel üniversiteyi kurmaya hazırız. Özel üniversiteyi iki yıl içinde bitiririz. 10 yıl içinde de bu üniversiteyi Türkiye çapında başarılı bir üniversite yaparız. Bizim okullarımızda siyasete yer yok, ama idealler var. Milli manevi değerler var, vatanın bütünlüğü var. Yakın vadedeki hedefimiz de yeni bir okul daha açarak sırada bekleyen yüzlerce öğrencimizi çatımız altında toplamak.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.