Uğur Özteke

Uğur Özteke

ELHAMDÜLİLLAH, KONYA SELÇUKLU’YA SAHİP ÇIKABİLECEK !!!

ELHAMDÜLİLLAH, KONYA SELÇUKLU’YA SAHİP ÇIKABİLECEK !!!

Şehri yöneten büyüklerimizden biz gazetecilere, bilim adamlarından siyasetçilere herkes lafa geldi mi hep “Selçuklu’nun Başkenti Konya” diye her fırsatta söyleriz, söyledik, her yerlere yazarız, yazdık ve sonuçta Başkent olmakla övünüp pankartlar astık.

Ammaaa bu konuda laftan ve gösterişten başka bir şey yapmamıştık.

Ta ki dün sabaha kadar, dahası bu dün sabah açıklandı. Tahir Başkan ve ekibi 6 aydır buna hazırlanıyormuş.

Konya tarihinde ilk kez Anadolu’nun “Türk Yurdu” olmasını sağlayan, dahası Anadolu’yu resmen Türk Yurdu olarak ilan eden Miryokefalon zaferini Beyşehir Bağırsak boğazında anacak.

Çok geç bir çalışma olsa da bu çalışma bence Konya’nın Selçuklu’ya sahip çıkmasının dahası Selçuklu olmanın ilk işaret fişeğini atıyor olması hasebi ile atıyordu.

Miryokefalon’da neymiş?

Şimdi ne olacak? Ne yapacaklar? …

Gibi soruların cevabını haberlerden öğreneceksiniz.

Biz şimdi izninizle dünkü toplantının hiç yazılmayacak birkaç noktasına küçük küçük değinelim.

………………….

Bir kere Sayın Valimiz Yakup Canbolat Bey toplantıda “tarihi bir detay açıkladı”…

Millet olarak hep “Osmanlı olmak, Osmanlı’nın torunları olmakla” övünmemizin yanı sıra Konya ve Konyalıların Selçuklu olmak, Selçuklu’nun torunları olmak ve Selçuklu’ya sahip çıkmasının asla ama asla Osmanlı’ya bir alternatif olmadığının altını çizdi.

Evet bilimsel olarak bakıldığı zaman kesinlikle Selçuklu, Osmanlı’ya alternatif değildir. Olmamıştır. Olamaz da.

Önce bu topraklarda bizler yani atalarımız, ecdadımız Selçuklu idi, sonra Osmanlı oldu en sonunda da Türkiye Cumhuriyeti oldu bizler de vatandaşları olduk. (Çok şükür)

Ama bunu her ne hikmetse ne siyasiler ne de bürokratlar diyebiliyorlardı.

Genç yaşına rağmen oturaklı bir devlet adamı profili ile tanıyıp bildiğimiz Sayın valimize bu yüksek sesli açıklamasından dolayı minnettarız.

……………….

Gelelim dünün bu konudaki başkahramanı Sayın Tahir Akyürek’e.

Şimdi biz Tahir Akyürek için olumlu ifadeler kurdukça belli bir kesimin Tahir Başkan’a bizim üzerimizden nasıl giydirdiğini çok iyi biliyoruz. Ama bugünün bir yarını bu dünyanın bir de öbür dünyası var.

Tahir Başkan’ı sevmeyebilirsiniz. Ben seviyorum dahası sayıyorum dahası karşılıksız inanıyorum diye bana da sövebilirsiniz.

Ama Allah şahittir ki biz Tahir Başkan’ın fikrine, sabrına, ufkuna, derinliğine, siyasi abiliğine belli bir yaşta hayatın en acımasız imtihanı karşısındaki duruşuna hayranız.

Tahir Başkan da Konya olarak bu şehrin “şehr-i emini” olarak Konya’nın tarihine geçmişine sahip çıkamadıklarını itiraf ettikten sonra “Köprüler, parklar, yollar, binalar yapabilirsiniz. Ama şehrin tarihine biz sahip çıkamadık” dedikten sonra yine o ince siyasi dehası ile olayı cümleyi şöyle bağlıyordu “Konya bir tarım şehri. Tarımla uğraşan insan sadece üretir. Pazarlayamaz, reklamını yapamaz” deyiverdi…

Tahir Başkan da bir garip köylü çocuğu. Çocukken, çok koyun güttüğünü, küçük yaşına rağmen hayvanlarla, toprakla, yoklukla nasıl baş edebilmenin güçlüğünü yaşadığını da biliyoruz. Ama önce köyünden sonra Konya’dan çıkan Tahir Başkan üretmek kadar bunun nasıl pazarlanacağını da çok iyi bilir.

Biliyor ama yapmıyor!

Biz de bunu biliyoruz.

Tarihe sahip çıkmak, Selçuklu’ya sahip çıkmak konusunda önümüzdeki dönemde Tahir Başkan’dan dev çalışmaların müjdesini duymaya hazırlanın artık.

…………………….

Dünkü toplantının açılış bölümünde bulunan ve kısa bir selamlama konuşması yapıp toplantıdan ayrılmak zorunda kalan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Ahmet Sorgun abimizin bazı düşüncelerine katılmadım. Sayın Sorgun ayrıldıktan sonra da o topluluğun pek çoğunun dahası tarihçilerinden siyasetçilerine kadar kesimin de resmen bizimle aynı görüşte olduklarına şükürler olsun ki şahit olduk.

Sayın Sorgun siyasi özgüvenin verdiği yürekle her şeyden önce bu kutlamaların “Miryokefalon” olarak anılmasını garipsiyor ve bu zaferin bu isimle değil bir başka isimle anılmasını istiyordu.

Yani Sayın Sorgun sadece Türk tarihine değil gavurun da tarihine girmiş olan 840 yıllık zaferin isminin değiştirilmesini istiyordu.

Ahhh Ahmet abim ahhhh.

Bu iş 80 yıllık 19 Mayıs İlkokulu’nun ismini sormadan, düşünmeden, 19 Mayıs İlkokulu mezunları ile helalleşmeden değiştirildiği gibi basit mi görüyor musunuz?

Yine Ahmet abi konuşurken sağ yanımızda tarihçi eğitimci yazar Erol Sunat abimiz vardı.

Ahmet abi konuştukça Erol abi nerede ise elindeki kalemini yiyecekti. Çünkü Ahmet abi Haçlı ordusu diyordu, oysa bunlar Bizans ordusu idi…

Gibi.. gibi… tarihi dil sürçmeleri…

Yine Ahmet abi bugünün AK Parti’nin en flaş ve kudretli isimlerinden birisi iken Tahir Abimizin bıraktığı yerden devam ediyor “Konya’nın bugüne kadar olduğu gibi sadece üreten bir şehir olduğunu ve bundan sonra da öyle olacağını” söylüyordu.

Ahmet abicim Konya sanayisi dün olduğu gibi bugün de yarın da sadece üretim yapacaksa yani çok çalışıp az kazanacaksa bu mudur bu siyasi kudretin bizim şehre dönüşü?

………..

Neyse 840 yıl sonra öğrenmeye sonra da idrak etmeye başladığımız bu güzelliğe gölge düşürmeden bu konuyu kapatalım.

Bu iş için kafa patlatan, tecrübesini paylaşan, talimatlar veren, çalışan çabalayan her kesimden herkese ecdadımız adına şükran borcumuzu huzurlarınız da teslim edelim. 

CUMHURBAŞAKINI’NA MİNNETTARIM

Son iki yılda Türkiye’de Çarşamba akşamlarının fenomen dizisi “Diriliş: Ertuğrul”da kötü adam karakteriyle izleyici karşısına çıkan,  bu toprakların çocuğu (Karaman doğumlu ve Selçuk Üniversitesi mezunu) Barış Bağcı tarafından canlandırılan BAYCU NOYAN’ı bilmeyeniniz yoktur herhalde. Hatırlayın, Noyan’ın meşhur bir hitap biçimi var: Ataşlı (ateşli) oğlan…

Konya’mızda da o alçak hain 15 Temmuz FETÖ kalkışmasının ardından bir anda “ataşlı oğlan”larımız oluverdi.

Hatta bu ataşlı oğlanlar artık odanın durumuna göre ya polis müdürü, ya Cumhuriyet savcısı oluyor ardından da bir anda Hakim oluverip “O fetö’cü” deyiveriyorlardı.

Bizi sevseler de sevmeseler de takip eden okuyucularımız çok iyi biliyor ki; biz son FETÖ hainliğinde de ülkenin ve şehrin daha önceki hainlerle mücadelesinde de hep bu görevin Devlet eliyle yapılmasını savunduk.

Çünkü güçlü bir devlet kendi işini kendi yapar ve bu tür işlere kimseyi sokmaz. Yani bunları söylerken, ısrarla yazarken devletin, MİT’in, JİTEM’in, Emniyet’in, adli makamların gerekeni yapacağını savunuyor özellikle de siyasilerin bu işe kesinlikle bulaşmaması konusunda ısrarcı oluyorduk.

Bize dün kızanlar şimdi bunları yazdık ya bize yine kızacaklar.

Pekiii….

Bir dakika müsaade eder misiniz?

“Şu var ki at izi, it izine karışmış vaziyette. 'Ben bir şey atayım da nasılsa tutar' diyenler var. Bazıları böyle yapıyor. Özellikle yazılı ve görsel medya dünyasında bu çok var. Bazen fırsat bulduğumda TV’leri izliyorum. Öyle yorumlar yapıyorlar ki suçladıkları o insanın bu işle hiç alakası yok. Ama o insana o yaftayı yapıştırıyor. Bunlar doğru şeyler değil. Bu tür yanlışlıklardan uzak durmak lazım.”

……………..

Şimdi bu tırnak içinde ve koyu harflerle yazılmış bu açıklamaları iyice okudunuz mu?

Bize kızmayın ama ne olur geri yukarı doğru çıkın bir daha sindire sindire iyi okuyun.

Bu sözlerin sahibi, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Tayyip Bey’in ağzından bire bir çıkan ve tüm Türkiye’ye, dünyaya duyurulan cümlelerdir.

Biz söyleyince anlamadınız, hatta bize nasıl da kızdınız, tepki gösterdiniz, hatta ve hatta bir adım daha öteye gittiniz ataşınızı söndüremediğiniz için “vuralım i……” dediniz.

Peki şimdi ne diyeceksiniz?

Allah aşkına bu dünyanın bir de öbür yanı yok mu?

Şimdi bizimle nasıl helalleşeceksiniz?

Ne olur bir dünümüze bakın bir de bugünümüze. Bbiz bilerek ya da bilmeyerek hâlâ aynı yerdeyiz.

Yani Cenab-ı Allah’ım bizi çok sevdiği için koruyor ve kolluyor.

…………

Tarihe, arşivlere not düşmek adına bir kez daha altını çizerek yazalım;

Devletimiz, emniyet teşkilatımız, hakimlerimiz, savcılarımız bu işin altından en iyi şekilde kalkacaktır. Suçlu cezasını çekecek, masum hakkını er geç alacak. Artık sadece “dedi”lerle, eksik raporlarla değil kılı kırk yararak çalışma yapılıyor.

Yalnız Allah rızası için biraz sabır, biraz sükunet…

Allah büyük…

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bir insan ne kadar çok öğrenirse, ne kadar çok bilgi sahibi olursa o kadar mütevazı olur...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Eski Buğday Pazarı çevresinde yolların kenarına uygunsuz otopark yapma alışkanlığından kurtulduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR