Ermenekli Orta Asya gezgini

Ermenekli Orta Asya gezgini
Çalışma hayatından bulduğu boşluğu küçüklükten beri hayal ettiği ve tanımak istediği mekanları gezmek adına sırtındaki çantasıyla yollara koyularak geçiren maceracı, araştırmacı seyyah Hüseyin Öztaş’ın otostopla başlayan ve sınırları zorlayan seyahatleri

Hasan Durucan'ın Röportajı

 

Hüseyin Öztaş kimdir?

1990 Karaman Ermenek doğumluyum. Babamın memur olmasından dolayı ülkemizin çeşitli yerlerinde bulunup eğitim öğretimimi Kütahya’da tamamladım. 2007 yılından bu yana Konya'da yaşamaktayım. Askerlik görevimin bitmesiyle birlikte 2011 yılından bu yana Somuncu Grup bünyesinde bulunan Paşapark Otel’de restoran bölümünde çalışmaktayım. Genel olarak Türk tarihi, sanat tarihi ve çeşitli kültürlere yönelik öğrenme ve araştırma merakım vardır. Kitap okumayı severim, kırsal yaşama ya da bozkır hayatına ve tarihimizin oluşmasında bize yoldaş olan atlara karşı ilgim fazladır. Yabancı dilim İngilizcedir anlaşamadığım yerlerde vücut dilini kullanmayı tercih ederim.

 

Sırt çantalı gezginlerden misiniz?

Yola yalnız çıktığım ve tek seferde birden fazla ülkeye gittiğim için genellikle sırt çantam ile seyahat ederim. Çantam, yoldaki ender arkadaşlarımdan birisidir.

 

Neden geziyorsunuz?

Farklı medeniyetleri, kültürleri, tarihi eserleri ve insanları görmek, öğrenmek ve tanımak istiyorum. Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan insanlar acaba nasıl yaşıyor, ne ile geçiniyor? Ülkeleri, yaşamları, yönetiliş biçimleri basın ve sosyal medya yolu ile duyduklarımız gibimi? Bizler onlara göre nasıl bir toplumuz dışarıdan nasıl görülüyoruz? Bunun gibi soruların cevaplarını aramak ve ilgi duyduğum konuları görmek ve yerinde analiz etmek için geziyorum.

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN

İlk gezim dediğiniz yer neresidir?

Tek başıma ilk olarak ülkemizde lise zamanında ailemden habersiz Antalya’ya tatile gitmiştim. Sonrasında ise yurt dışında ilk gittiğim ülke Kırgızistan’dı ve buda aileden habersiz oldu. Gittiğim yerden ailemi arayarak bilgi verdim sonra baktılar ki sonu gelmeyecek bu seyahat isteğinin artık onlarda bana manevi olarak destek olmaya başladılar.

 

Şu ana kadar kaç şehir ve kaç ülke gezdiniz?

8 bağımsız 4 özerk Cumhuriyet (Sibirya’daki özerk Türk Cumhuriyetleri) ve 24 şehir gezdim.

 

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok etkileyen yer neresi oldu? Neden?

Beni en çok etkileyen yer Moğolistan Stepleri olmuştur. Dünyada ve ülkemizde binaların araçların arasında yaşamaya çalışan ve şehir yaşamından sıkılmış birisi olarak Moğol Stepleri’ne gittiğimde gördüğüm manzara yeryüzü, gökyüzü ve doğanın gerçek sahipleri başta atlar olmak üzere uçsuz bucaksız bozkırlarda görebileceğiniz tek şey yeryüzü, gökyüzü, hayvanlar ve göçebe Moğol çadırlarıdır. Tekrar gitmek istediğim yerlerin başında geliyor.

 

Gezilerinizden sonra keşke burada yaşasaydım ya da buraya yerleşeceğim dediğiniz bir ülke şehir yada kasaba var mı?

Gezdiğim yerler arasından Kazakistan Almaty (Alma-Ata) şehrini tercih ederim. Ala Tau ile tanrı dağlarının arasında bulunan ve şehir merkezinin son derece düzenli, planlı olması ve şehir yaşamında insan için önemli olan yeşilin (şehirde 17 milyondan fazla ağaç bulunmaktadır.) fazlasıyla bulunmasından dolayı tercih sebebimdir ama hayalimi soracak olursanız henüz göremesem de adını peri masalları gibi duyduğum sıradaki rotamın içinde olan Özbekistan Buhara Buhara-yı Şerîf (Şerefli Buhara) şehrinde yaşamak isterim.

 

Peki biraz klasik ve felsefik olacak ama çok okuyan mı bilir çok gezen mi?

İkisi de gördüğü ve anladığı kadarıyla bilir fakat her yazılanın ve tek kaynak tarafından okunan yazıların bizleri aldattığını düşünür ve doğruluğuna güvenemem. O yüzden farklı kaynaklardan araştırmalar yaparak okumak ve bunları yerinde görerek analiz etmek ve okuduğundan anlam çıkartmak daha doğrudur diye düşünüyorum. Seyahat edenlere ve edemeyenlere tavsiyem bir konuyu araştırırken tek bir kaynaktan faydalanmasınlar, farklı yazarların kitaplarını araştırıp daha detaylı bir araştırma yapsınlar.

 

Tabiri caizse ne yiyip ne içiyorsun?

Bulunduğum ülkelerde lüks restoran ya da fast food tarzı yerlere gitmiyorum. Halk ne tüketiyorsa bende onu yiyorum. Bizim damak tadımıza uyanda var uymayanda ama tecrübe etmek farklı tatları denemek o insanlarla birlikte bir sofrada bulunmak en güzelidir. Kaldığım hostelde ya da beni misafir olarak ağırlayan kişilerin evlerinde kıyafetlerimi kendim yıkıyorum. Gerçi kaldığım evlerde istemesem de genelde ev sahibi kendisi yıkamıştır konuğa gösterilen saygıdan ötürü ama müsaade ederlerse kendim genelde kendim yıkarım.

 

Seyahatlerinde kullandığın araçlar nelerdir?

Beni gideceğim yere götüren her araç benim tercih sebebimdir. Gideceğim ülkeye hava yolu ile giderim. Sibirya’da trans Sibirya ekspresi ile 3 gün tren seyahatim oldu. Kısa ve uzun mesafelerde

sayısını hatırlayamadığım kadar otostop tecrübem var. Bazen de lüks olsun diyerek otobüs firmalarını kullanmışlığım vardır.

 

Tek başına seyahat etmek zor olmuyor mu?

Aslında bende seyahatlerime tek çıkmak istememişimdir fakat kimse gittiğim yerlere gelmek istemedi. Kimisi zamandan, kimisi maddiyattan, kimisi de gerekli görmemesinden ötürü beni tek başıma yola çıkmaya ittiler. Ayrıca ilk bakışta zor olabilir fakat gittiğiniz yerlerde sizi hiç yalnız bırakmıyorlar ya da siz yalnız kalmamak için sürekli insanlarla iletişim kurmak istiyorsunuz. Bu sebeplerle gezilerim genelde yalnız olur.

 

Görüp beğendiğiniz yerleri fotoğraf veya video çekerek kayıt altına alıyor musunuz?

Evet gördüğüm yerlerin, insanların, hayvanların, doğanın, mimari ve sanatsal eserleri fotoğraflandırıp bazen de video ile kayıt yapıyorum. Kendimden ziyade ilgi duyduklarımı çekmeyi seviyorum.

 

Seyahatlerinizden sonra hayatınızda değişen bir şey oluyor mu?

Konaklamalarımı genellikle hostel ve yerel insanların evlerinde, yolculuklarımı ise büyük ölçüde otostop ile gerçekleştirdim. Tanımadığım ve ilk defa gördüğüm insanlar bana evlerini açınca, sofrada benim için bir tabak hazırlanınca ve onların ev hayatlarını gözlemledikçe bazı konulardan dersler çıkarttım ve anladım ki dil, din, ırk ne olursa olsun insanlar birbirlerini sevmeli, yardım etmeli, hoşgörülü davranmalıdır. Niyeti iyi, kalbi güzel olan insan dünyanın neresine giderse gitsin ne evsiz kalır ne de yolda kalır. Önemli olan ne için nerde bulunduğumuzu bilmektir diye düşünürüm.

 

Seyahatlerinizde olmazsa olmazınız var mı?

Olmazsa olmazım gittiğim yerde yerel halkın çoğunlukta olduğu yerleri yani genellikle pazar merkezlerini gezerim. Bir ülkenin nasıl geçindiğini, nasıl yaşadığını, fiyatlarını, kültürünü, o ülkede yetişen ürünleri gözlemleyebileceğim ve son derece doğal ilişkiler kurabileceğim bundan daha iyi bir yer bulamam.

 

Seyahatlerin sırasında geride bıraktıklarınızı özlüyor musunuz?

Seyahate çıkarken bana manevi olarak sürekli destekte bulunan ailem ve geride bıraktığım dostlarımı ve seyahatten dönünce yeni tanıştığım benim yalnızlığımı paylaşan bana yardımcı olan beni evlerinde ağırlayan, araçlarında benim ile ulaşım yapan kısaca bir şekilde bana yardımcı olan, tebessüm ile yaklaşan insanları özlüyorum. Onları yeniden görmek için sürekli ülkemize davet ediyorum.

 

Bu gezilerinizi paylaştığınız sosyal ağlar var mı? Ya da bir gün Evliya Çelebi'den esinlenip bu anılarınızı seyahat kitabına dönüştürür müsünüz?

Herhangi bir internet sitesi sahibi değilim fakat üzerinde çalışma yaptığım ve en kısa sürede paylaşımlarda bulunacağım bir blog site olacak. Şimdilik şahsi facebook ve instagram hesaplarımdan fotoğraf paylaşımları yapıyorum. Kitap konusuna gelirsek bence bu çok ciddi bir çalışma olmalı ve tamamen gerçeklerin yazılacağı bir eser olmalıdır. Şimdilik böyle bir düşüncem yok fakat yollarda yazdığım notları derleyip toplayarak bir kitap yazacak olursam da meraklılarına hitap edecek bir çalışma yapmak, merak etmeyenlerde ise merak uyandıracak bir kitap yazmak belki ileride olabilir.

 

Gezileriniz sırasında başınıza gelen en ilginç olay neydi?

Başıma birçok olay geldi fakat bunlardan en ilginç olanı Rusya’nın Sibirya coğrafyasından girdiğim ve Moğolistan’da Orhun Abideleri’ni ziyaret ettikten sonra Gobi Çölü’nü aşarak ülkenin kuzeyinden tekrar Rusya'ya ve oradan da Kazakistan’a geçmeyi planlıyordum. Fakat Moğolistan’da çok kısıtlı ve karmaşık bir karayolu yolculuğu olduğu için araç bulmanız bir yabancı olarak zor oluyor. Ülkedeki ulaşım araçlarının hepsi başkent Ulanbatur’dan dolu olarak hareket ediyor ve yolda bulunduğunuz yerden gideceğiniz yer için günler öncesinden yer ayırtmazsanız kimseyi almadan yola devam ediyorlar. Ben de geldiğim yolu tekrar dönüp başkentten araca binmek yerine şansımı otostop ile denemek istedim ve parça parça ilerleyerek, araç değiştire değiştire Gobi çölüne kadar gittim. Ülkenin bir diğer sürprizi ise yerleşim yerleri dışında karayolu bulunmamasıdır yani hangi araç hangi şehre nereden gidecek tam bir sürpriz diyebilirim. Son gittiğim kasaba olan Gobi Altai'den sabah erkenden kalkarak kasabanın çıkışına doğru yürüdüm ve uçsuz bucaksız çöl iklimi kasabanın bitişi ile başladı. Zaten Moğolistan’daki köy ve kasabalar çöldeki vaha gibi nerede neyin çıkacağı hep bir sürpriz olmuştur. Ben en büyük dert ortağım çantam ile yürümeye başladım fakat en ufak bir araç sesi bile gelmiyor. Dönüp arkama bakmamı gerektirecek epey yol almışım ve çokta uzaklaşmadan bulunduğum yerde durdum. Araç bulamazsam Altai’e döner bir gece daha kalırım. Bir süre geçtikten sonra bir akaryakıt tankeri gördüm ve otostop çekmeye başladım. Tanker durmadan yanımdan geçti benimde umutlarım azaldı fakat tanker şoförü 100-150 m gittikten sonra durdu. Sırtımda çantam ile bir koşuşum var anlatılmaz yaşanır. Kapıyı açtım ve asıl sorun ortaya çıktı. Nasıl anlaşacaktık? O

İngilizce ve Türkçe bende Moğolca ve Rusça bilmiyordum. Rusça, Orta Asya’da İngilizce statüsündedir. Neyse haritayı açtım ve tek tek haritadaki güzergahı çizerek Bayaan Ölgi şehrini gösterdim. (Güzergahı tek tek çizmemdeki sebep Moğolistan’da aynı isimle bir çok şehir ve kasaba mevcut olmasındandır.) Oraya gidip gitmediğini sordum. İşaret dili ile şans ya oda gideceğim yere kadar gidiyormuş. Yola koyulduk ve yaklaşık 650 km gidecektik. İçimden gece varırız diye düşünüyordum ama öyle olmadı. Tanker kamyonu bir hayli yüklüydü ve ortada doğru düzgün gidecek yol yoktu. 40 km./hız’ı geçemeden sıcağın ortasında ilerleyerek geceyi ettik ve bir dinlenme tesisin önünde durduk. Çölde dinlenme tesisi nasıl olur diye soracak olursanız göçebe hayatı yaşayan Moğollar farklı noktalarda Ger adı verdikleri kendi çadırlarının yanında birde geçimlerini sağlamak için konaklama, restoran ve market hizmeti verdikleri ilave çadır yapıyorlar. Neyse indik aşağıya çadıra girdik. İşaret yaparak burada kalacağımızı söyledi. Tam arayıp da bulamadığım bir şeydi. Hemen olur dedim ve çok merak ettiğim göçebe Moğol hayatını bizzat içinde bulunarak gözlemliyordum. Yorgunluğun üzerine gece rahat bir uyku çektim ve sabah erkenden uyandık. Geleneksel Moğol kahvaltısı genelde et ile yapılır. Et de genelde at eti olur ve yanında da muhakkak kımız (at sütü) ikram edilir. Kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrar yola çıktık ve tıngır tıngır gideceğimiz şehre gün sonunda ulaştık. Kim olursan ol; dilin, dinin, rengin, kültürün farklı bile olsa niyetin saf olduktan sonra sana dünyanın her yerinde insan olduğun için yardım ederler. İki gün boyunca Moğol ve Türk müzikleri dinleyerek yol aldık. Belki konuşamadık, birbirimize sorular soramadık ama ne o beni nede ben onu yolda bırakmadık.

 

En büyük hayaliniz nedir?

Aslında birden fazla hayalim var ve birçok şey yapmak istiyorum. Fakat şu an ilk hayalim atalarımızın geldiği toprakları ve Osmanlının fetih ile aldığı ve barışı götürdüğü toprakları görmek için balkan coğrafyası ile Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine geziler yapıyorum. Sonrasında ise gerekli maddi imkanı oluşturabilirsem Arap Yarımadası ile Afrika’ya geziler yapmayı planlıyorum ve oradaki insanları tanımak kendimizi bir nebze olsun onlara tanıtmak istiyorum. Çünkü biz dışarıya baktığımızda kulaktan duyma sözler ile farklı yorumlarda bulunuyoruz ve bu sözlere inanarak ya yüceltiyoruz ya da alçaltıyoruz. Gezince farkettim ki birçok halk bizleri yanlış tanıyor tıpki bizim onları yanlış tanıdığımız gibi. Sonrasında ise yol beni nereye götürür bilemem ama bellimi olur bir bakmışsınız her kıtada bulunmuş olurum.

 

Gezmek istiyorum diyenlere tavsiyeleriniz nedir?

Gezmek isteyenlere tavsiyem öncelikle yaşadıkları ülkeyi iyi tanısınlar. Kendi ülkesinin güzelliklerini görmeden kendi ülkende bir köyde, kasabada bulunmadan şehirleri iyi gözlemleyemeden dışarıya çıkmak zor olsa gerek diye düşünüyorum. Çünkü dışarıya çıkınca size ülkenizi soracaklar öyle insanlarla karşılaşacaksınız ki sizin ülkenizi sizden daha iyi tanıyanlar çıkacaktır. Sonrasında ise gezmek için imkanları yaratabilenlere tavsiyem çokta yaşınızın ilerlemesini beklemeyin. Hayalleriniz var ise bunları gerçekleştirmek için gerekli şartları ve imkanları oluşturmak için sıkı çalışın ve bol bol kitap okuyun. Okuduklarınızı yerinde görmek içinde bir defa bile olsa bir maceraya çıkın derim. Ayrıca yurtdışı denildiği zaman akla hep yüksek bütçeli geziler gelir. Doğru planlama ve bütçe ile yaparsanız ülkemizde yapacağınız bir tatilden daha ucuza geldiğini tecrübe edineceksiniz.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.