Süleyman Sayan

Süleyman Sayan

Fransa kupaya Fransız

Fransa kupaya Fransız

Beklenmeyen sürpriz Portekiz finalde Fransa’yı, hem de finallerde Fransızların hiç yenilmediği Stade de France Stadyumu’nda, yenmeyi başardılar. Portekiz finallerde Fransa karşısında ilk kez kazandı belki ama şüphesiz en anlamlısı buydu.

Maçın ilk bölümünde yıldızı Ronaldo’nun sakatlanması birçok görüşe göre buraya kadarmış dedirtirken, Portekiz azim, sabır, sistem ve isteği ile maçın son bölümünde kazanmasını bildi. Bu kupa sayesinde bir kez daha anladım, aslında bir futbol ülkesi olmadığımızı. Türkiye elendikten sonra Avrupa kupasına duyulan ilginin yerlerde olduğunu spor kanalları dışında, hatta onlarında bir ikisi dışında, kupayı ne kadar yaşamış ya da yaşatmışlardı fark ettiniz mi? Keşke katılmasa mıydık finallere diye düşündüm bir an. Haddinden fazla mı beklentiye girdik de sonu bu derece hüsran oldu. Her zaman olduğu gibi bu kupanın da sadece bir sahibi vardı. Farklı olan bu defa adayın 16 yerine 24 olmasıydı. Bizim devamlılığımız yok ki başarımız olsun diye haykırmak gelse de içimden, İzlanda taraftarına bir bakıyorum adeta ülkelerinde sanki kimse kalmamış, elenen takımları tüm ülke bağrına basıyor o stadın içinde. Ronaldo gözyaşları ile stadı terk ederken tüm stadyum onu alkışladı. Ya hani sanki zaman durdu o an birden bizim ülkemizde bu turnuvanın olduğunu ve her hangi bir stadyumda bu olayın yaşandığını düşündüm. Sanırım önce yuhalamalar ardından küfürler gelmesi muhtemeldi. Dedim ya bir kez daha anladım futbol ülkesi olmadığımızı. Tarihinde ilk kez Avrupa kupası finallerine katılan Galler’in ülkesine döndüğünde oyuncuları birer kahraman gibi karşılanırken, ülkemizde Selçuk İnan’ın tek başına hava alanında yürüdüğünü anımsadım. Başarı güzel şey ama bu sonuçlarda sizce ülke olarak bizim de suçumuz yok mu? Hani başarıya ortak oluyoruz ya başarısızlıkta neden suçu sağa sola atıyoruz. Gerçekten düşünülesi acı bir durum. Portekiz son 6 turnuvada sadece bir turnuvaya katılamadı. Üst üste beşinci turnuvalarına katıldılar, sizce bu başarıda, sürekli bahsettiğimiz devamlılık ile ilişkilendiremez miyiz?

Açılış ve kapanış maçlarını Fransa’nın yapması ilginç oldu. Kupanın ilk galibiyetini ve son mağlubiyetini alan takımın Fransa olması daha da ilginçti. Kendi evinde final oynayıp da kazanamayan tek takım Portekiz iken bunun acısını Fransa’ya hissettirmeleri ise bence çok güzel oldu. Her Avrupa kupası başladığında çevremdeki arkadaşlarım favorimi sorarlar. Mutlaka iki favorim olur. Nedendir bilmiyorum ama bunlardan biri Portekiz diğeri ise Hollanda. Bu turnuvada Hollanda olmadığı için Almanya’yı kendime favori seçmiştim. Gönül isterdi ki finalde iki favorim karşılaşsın, ama olmadı. Bu arada takımlardan bahsetmişken bu kupaya katılan neredeyse bütün takımların bir oyun anlayışı var. Maalesef biz bu ülkelerden biri olamadık. Bu bugünün değil ilk milli takımımızdan beri yaşanan bir sorun. Çünkü biz savaşçı bir millet olmamız yanında sabırsız da bir milletiz. Bir şeyler sihirli değnek ile oluversin istiyoruz. Futbolda böyle bir dünya yok. Hatırlarsınız Portekiz finallerden hemen önce Estonya ile 7-0 gibi sıra dışı bir skorla kazanmasını bilmişti. Eğer ki Portekiz o oyun anlayışı ile sahada yer alsaydı bugün bırakın şampiyon olmayı belki o gruptan çıkamazdı. Portekiz milli takımı aklımızın yettiğince hep göze hoş gelen futbol ve bol gollü maçlar ile seyir zevki yüksek maçlar çıkarsa da hiç gülen taraf olmamıştı. Portekiz sistem, zekâ, azim sabır ve yıldız oyuncularının yerinde hareketleri ile buraya kadar geldi fakat takımın en önemli silahı maçın başında sakatlanınca Portekiz akıllı hamleler yaptı en önemli hamlesi ile haddini bildi ve rakibini bulduğu az fırsatlar ile kendi ülkesinde kupaya Fransız bıraktı.

Yeri gelmişken şunu da belirteyim Fatih Terim olmaz, oyuncular ruhsuz deyip kestirip atmak suçu hep başkalarında aramak bence çaresizliktir. Tıpkı milli takımın içinde bulunduğu durum gibi... Eğer ki Almanya yaklaşık 3 milyon Türk’ten dünya çapında yıldızlar yetiştirebiliyorsa, biz 80 milyona dayanmış ülkemizde Arda’dan başka yıldız diyebileceğimiz oyuncu yetiştiremiyorsak; Fatih Terim değil Morinho gelse de, Ancelotti gelse de ancak sürpriz yaparsın. Asla bir futbol ülkesi, kültürü ya da ekolü olamazsınız. Saman alevi gibi yanıp sönersin ara ara. Kısaca mevcut kafa yapısından bir kurtulmak gerek…

Final maçında Eder’in attığı gol sonrası, 2002 Dünya Kupasında İtalya’nın Perugia takımında forma giyen Ahn Jung-Hwan attığı gol sonrası İtalya kupadan elenmiş ve Perugia başkanı Luciano Gaucci sonradan çok  pişman olacağı kararı basına duyurmuştu. Hwan İtalya’ya gol attığı için takımından kovulmuştu, ne kadar medeni bir karar değil mi? Bu olayı hatırlatmamdaki sebep ise Fransa ağlarını maçın uzatma bölümünde havalandıran Eder ise Fransa’nın Lille takımında forma giyiyor. Fransızlar acep medeni davranışa İtalyan dostları gibi karşılık verir mi sizce? Sonuçta bu her anlamda tarihin bilinen en pis ırklarından biri olan Fransızlardan beklenebilir.

Maçın Sözü; Bir Eder Kupada Fransız kalmanıza yeter.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Süleyman Sayan Arşivi
SON YAZILAR