Güçlü Şehirler Ağı 1. Küresel Zirvesi

Güçlü Şehirler Ağı 1. Küresel Zirvesi
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu:- "Biz bugün DAEŞ'e karşı 65 ülkeyiz, koalisyonun içinde. Fakat DAEŞ'e karşı DAEŞ'i yok edecek bir stratejimiz bile doğru dürüst yok. Bölük, pörçük bazı stratejilerimiz var. Birçoğu da işlemedi ve arazideki başka radikal gruplar

ANTALYA (AA) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO'da DAEŞ'e karşı mücadele eden koalisyonda 65 ülke olmasına rağmen bunu yok edecek bir strateji olmadığını belirterek, "Bölük, pörçük bazı stratejilerimiz var. Birçoğu da işlemedi ve arazideki başka radikal gruplardan medet umar hale geldik. NATO üyesi birçok ülke, bu koalisyonun içinde, 65 ülke var, dünyanın en etkin 65 ülkesinin, bir terör örgütü karşısında aciz kalmaması lazım. Umarım bundan sonraki süreçte daha etkili politikalar üretiriz." dedi.

Antalya Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde Antalya'da bir otelde düzenlenen "Güçlü Şehirler Ağı 1. Küresel Zirvesi" başladı.

Bakan Çavuşoğlu, açılış konuşmasında, İstanbul'dan sonra Türkiye'nin en güzel ikinci şehrinin Antalya olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, "Dostum Kerry'i de (ABD Dışişleri Bakanı John Kerry) buraya davet etmiştim, fakat programına uymadığı için gelemedi. Bir video mesaj gönderme sözü vermişti fakat Paris'ten dönerken uçakta hatırlattıklarında artık geç olmuştu. Uçakta çekim yapamadığı için bir mektup gönderdi, sizlere yazılı bir mesaj gönderdi, arkadaşlarımız size okuyacaktır." diye konuştu.

Dünyayı birleştiren ortak değerleri daha iyi savunma, halkların karşı karşıya kaldığı sınamalara karşı çözümler üretme ve bu sorunları minimize etmenin, görevleri arasında olduğunu anlatan Çavuşoğlu, bazen şehirlerin belediye başkanları ve valilerin sorumluğunun, hükümet yetkililerinden daha fazla olduğunu bildirdi.

Suriye'deki bir sorunun tüm dünyayı doğrudan etkilediğine işaret eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bugün Suriye'deki terör örgütlerine katılmak için gelen yabancı terörist savaşçılar, dünyanın 120 ülkesinden geliyor, dünyanın her kıtasından geliyor. Demek ki bir yerde bir radikalleşme, bir sorun varsa, bu sorunun uzandığı alanlar sadece kendi coğrafyasıyla sınırlı değil. O nedenle bu sorunu çözmek de hepimizin sorumluluğu. Aynı şekilde bir çevre sorunu sadece o şehri ve ülkeye etkilemiyor, sadece o kıtayı da etkilemiyor. Bunun yansımalarına bakıyoruz, bir yerdeki sorun, çevre, terör olabilir, yönetilemeyen bir ülke olabilir, bunun yansımaları okyanus ötesine geçebiliyor. İşte göç akımı, mülteci sorunu... Aynı şekilde uluslararası terörizm, insan kaçakçılığı, uluslararası organize suç, sadece uyuşturucu değil, birçok anlamda söylüyorum. Bunlara bakıldığı zaman tüm dünyaya yayıldığını görüyoruz."

Çavuşoğlu, sorunu kökünden çözmek, ortaya çıkaran nedenlere odaklanmak gerektiğini vurgulayarak, "Bugün Suriye'deki sorunu çözemezsek, DAEŞ ve El-Nusra gibi terör örgütlerini yenmemiz mümkün değil. Onları yensek bile yenileri ortaya çıkacaktır. Dört sene önce DAEŞ diye bir terör örgütü yoktu, El Kaide vardı." ifadesini kullandı.

- Terörle mücadele

Çavuşoğlu, terör örgütlerinin birbirine bağlı olduğunu, kendi aralarında network oluşturduğunu, Afganistan'daki Taliban ve benzeri terör örgütleriyle işbirliği yapmaya başladığına değindi.

Terör ve bölgedeki sorun çözülmediğinde o sorunun yavaş yavaş önce Türkiye, sonra Avrupa'ya gittiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, şu görüşlere yer verdi:

"Sadece göç akımı olarak söylemiyorum bunu. Biz 3 milyon Suriyeli ve Iraklı'yı ülkemizde barındırmaktan rahatsız değiliz. Bugüne kadar tek başımıza 10 milyar dolar harcamışız. Bunu bir yük olarak görmüyoruz. Bize uluslararası, tüm dünyadan gelen rakam ise sadece 472 milyon dolar. Biz tek başımıza 10 milyar dolar harcamışız. Bu da problem değil ama bu insanlar geleceğe dönük umutlarını kaybetmeye başladıkları zaman kendilerine yeni destinasyonlar aramaya başlıyor. Bir anne, baba denizin ortasında kendisi için risk alabilir ama çocuğu için, bebekleri için risk alıyorsa bunun nedenlerini çok iyi incelememiz lazım. Bu insanları olduğu yerde mutlu edemezsek, o insanlar gelir. Bunu da hep birlikte yönetebiliriz, bu krizleri de yönetebiliriz. AB ile anlaşmalar imzalayarak bu krizi yönetmeye çalışıyoruz fakat bunun başka yansımaları da var."

Bu yansımalardan birinin de terör olduğuna değinen Çavuşoğlu, "Suriye'deki teröre 'Bana ne' derseniz geliyor, Türkiye'yi, Ankara'yı, İstanbul'u vuruyor. Pakistan'daki terör örgütüne 'Bana ne' derseniz, 'Lahor'u vurmuş 'Bana ne' derseniz, o terör örgütü oradan başka ülkelere dağılır." dedi.

- "Çifte standarttan uzak durmak gerekiyor"

Çavuşoğlu, çifte standarttan uzak durmak gerektiğini, terör örgütlerinin sonra gelip Brüksel'i, Paris'i vurduğuna işaret etti.

"Paris'i vurduğu zaman tepki gösteriyoruz, gidiyoruz hep birlikte yürüyoruz. Türkiye'de olduğu zaman bazı açıklamalar oluyor ama Nijerya'da bir günde bin tane Nijeryalı öldüğü zaman hiç kimsenin sesi çıkmıyor" diyen Çavuşoğlu, terörün her türlüsüne karşı çıkmak gerektiğini vurguladı.

Aksi takdirde terörle mücadele etmek gerektiğini belirten Çavuşoğlu, yabancı düşmanlığı, İslamiyet, Hristiyan karşıtlığı, her türlüğü aşırıcılık ve ayrımcılığa da karşı çıkmak gerektiğini bildirdi.

Çavuşoğlu, bu konuda yerel yönetimlere de büyük görevler düştüğüne dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

"Bu akımlara karşı güçlü duruşu bizim gibi siyasetçilerden bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü bizim gibi siyasetçiler bugün merkezdeki partiler, sağ olsun, sol olsun fark etmez, zemin kaybediyor. Kime karış zemin kaybediyor? Irkçı partilere karşı. Irkçı partiler kullandığı söylemlerle hatta uyguladığı politikalarla şiddete varan tavırlarıyla daha fazla destek buluyor. Irkçı partilerin artan desteğini gören merkez partileri, bizi birleştiren değerleri daha fazla savunmak yerine, o ırkçı partilerinin söylemlerine kaymaya başlıyor, aynı söylemleri kullanmaya başlıyor, aynı eylemlerde bulunuyor. Oysa merkezdeki partiler zemin kayması yaşadığı zaman, o partilerin kötü bir taklitçisi oluyor, yani ırkçı radikal partilerin... Bir şehirde yaşayan insanları kategorize, izole ederseniz, dışlarsanız, radikalizmin de ırkçılığın da ve şiddete varan aşırıcılığın da terörizmin de önüne geçmek mümkün değil. O nedenle 'Hepimiz farklıyız, hepimiz eşitiz' anlayışıyla hareket etmemiz gerekiyor."

- Göçe "entegre" çözüm

Çavuşoğlu, göçü durdurmak için, entegre etmek için çalışmak gerektiğini, entegre etmenin de asimile etmek olmadığını, onların kültürlerini, dilini koruyarak öğrenmesinin önünü açmak gerektiğini bildirdi.

Bir şehirde yaşayan insanların farklılıklarını zenginlik olarak yaşaması gerektiğini ve entegre politikalarında yerel ve bölgesel yöneticilere büyük görev düştüğünü belirten Çavuşoğlu, eğitimin ana dilinin de dinin de önemli olduğunu vurguladı.

İslam'ı kullanarak, İslam adına hareket ettiğini söyleyen radikal, terörist grupların İslamiyet'i temsil etmediğine değinen Çavuşoğlu, "Bunlar teröristtir. İslam'ın anlamı barıştır. Barış dini İslamiyet'i kullanarak, 'Allahu ekber' diyerek insanları öldürenler ne İslamiyet'i ne de insanlığı temsil edebilir. Ama İslam dinini de yaşadıkları şehirlerde göçmenlere iyi öğretmek gerekiyor. Bunu öğretirken de geldikleri ülkenin resmi otoriteleriyle işbirliği yapmak lazım." diye konuştu.

- Çok yönlü dış politika

Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyeti olarak son 15 yılda çok yönlü bir politika izlediklerini, 39 Afrika ülkesinin başkentinde büyükelçilik bulunduğunu, THY'nin Afrika'da 48 şehre uçtuğunu, TİKA'nın da 14 ülkede ofis açtığını belirtti.

Aynı açılımı Latin Amerika'ya da yaptıklarına değinen Çavuşoğlu, sadece Türkiye'nin çıkarı için değil, bu ülkelerin çıkarı, bu şehirlerin kalkınması için de ellerinden geleni yaptıklarını vurguladı.

Türkiye'nin insani yardımda dünyada üçüncü, milli gelire göre ise birinci sırada olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, kalkınma yardımları da yaptıklarını anlattı.

Çavuşoğlu, artık dünyanın küreselleştiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Küresel sorunlara karşı ortak tavır sergilememiz gerekiyor. Güçlü tavırlar sergilememiz lazım. 'Benim teröristim iyi, seninki kötü' anlayışı olmaz. 'İdeolojisi bana yakın terör örgütünden zarar gelmez' anlayışı çok tehlikelidir. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' anlayışıyla 'Nasıl olsa beni hedef almıyor' diye eğer kendimizi kandırıyorsak esasen yaşadığımız şehirdeki insanları kandırıyoruz demektir. O yılan gelir, o terör örgütü gelir sizi vurur, bizi de... O nedenle terör örgütleri arasında ayrımcılık yapmamak lazım. Bir terör örgütüyle mücadele için başka terör örgütlerine esasen bel bağlamak, ona güvenmek, suya düşenin yılana sarılması gibidir. Biz bugün DAEŞ'e karşı 65 ülkeyiz, koalisyonun içinde. Fakat DAEŞ'e karşı DAEŞ'i yok edecek bir stratejimiz bile doğru dürüst yok. Bölük, pörçük bazı stratejilerimiz var. Birçoğu da işlemedi ve arazideki başka radikal gruplardan medet umar hale geldik. NATO üyesi birçok ülke, bu koalisyonun içinde 65 ülke var, dünyanın en etkin 65 ülkesinin, bir terör örgütü karşısında aciz kalmaması lazım. Umarım bundan sonraki süreçte daha etkili politikalar üretiriz."

Programa, ABD, Fransa, Belçika, Danimarka, Norveç'in de arasında bulunduğu 18 ülkedeki 22 şehirden vali, belediye başkanı ve belediye başkan yardımcıları katılıyor. Zirve yarın sona erecek.

Bakan Çavuşoğlu, zirve öncesi Türkiye ve Dünya Belediyeler Birliği Başkanı Kadir Topbaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve yabancı konuklarla aile fotoğrafı çektirdi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.