Hastaya kanser olduğu söylenmeli mi?

Hastaya kanser olduğu söylenmeli mi?
Kanser hastalarına hastalıklarının söylenip söylenmemesi konusunun gerçekten tartışılıp aydınlatılması gerekiyor.

Bu konuda batı ülkeleri daha açık bir yol izliyor. Doktorlar genellikle hastalığı doğrudan hastaya söylüyorlar. Hatta daha ileri gidip hastalığın gidişi konusunda bilgi veriyorlar. Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesinden, Prof. Dr. Coşkun Tecimer, tartışılan bir konuya açıklık getiriyor;

Geriye kalan hayaller nasıl gerçekleşecek?

Özellikle ölümcül hastalar için çok önemli. Hastayı bilgilendirerek kişinin ölmeden önce yaşamıyla ilgili planlama yapmasına imkan sağlanmış oluyor. Belki de o zamana kadar düşünüp uygulayamadığı hayallerinin gerçekleşmesine fırsat veriliyor. 
Doğu toplumlarına doğru gidildikçe hastalık gizlenmeye başlıyor
Yaşamın diğer alanlarındaki davranış biçimi aynılığını koruyor; kapalılık ve gizlilik buraya da yansıyor. Ancak hastalar gerçekten hastalıklarını bilmiyorlar mı? Günümüzde Onkoloji Bölümüne giden ve sürekli birtakım tedaviler alan bir hastanın hastalığının ne olduğunu bilmemesine imkan var mı? 

Gizli bir gizem…

Gerçekte hastalar hastalıklarını biliyorlar. Ancak bunu yakınlarıyla paylaşmak istemiyorlar. Yani bir anlamda hastalar da hastalıklarını yakınlarından ‘gizliyorlar’. Dolayısıyla karşılıklı bir oyun oynanıyor. Yaşam sanal bir ortamda sürüp gidiyor. Bu da hem hasta ve hasta yakınları, hem de tedaviyi uygulayan hekim için bir stres kaynağı oluşturuyor. Bu nedenle hastaya daha açık olunması gerektiğini düşünüyorum. Hastalığın uygun bir dille hekim tarafından hastaya anlatılması gerektiği kanısındayım. 

Bunu yaparken mutlaka ‘kanser’ sözcüğünü telaffuz etmek gerekmez!

Genellikle hastalar bu sözcükten ürküyorlar ve yanlış olarak ölümle eşdeğer tutuyorlar. Bunun yerine hastalığı tanımlayıcı, gidişi hakkında bilgi verici bir yaklaşım sergilenebilir. Belki hasta başlangıçta şok yaşayabilir, ama ilişkiler süreç içinde sağlam bir zemine oturur. Hasta, hekimine güven ve saygı duyar. Tedavide daha başarılı bir yol izlenir.  
Tedavi sırasında dikkat edilmesi gereken husus, hastanın öğrenmek istemediği ve tolere edemeyeceği bilgiyle onu ruhsal olarak yıkmamak gerektiğidir. Yeni gelişen tedavilerle tıbbın eskiye göre daha başarılı olduğunu hatırlatmak uygun bir yaklaşım olabilir. Hatta, şu anki bilgilerimizle ölümcül olduğu düşünülen hastalara, araştırmaların devam ettiği ve her gün yeni tedavi imkanlarının ortaya çıktığı, zamanın ne getireceğini bilemediğimizi söyleme ihtiyacı duyulabilir. 

Bu konuda batı ülkeleri daha açık bir yol izliyor. Doktorlar genellikle hastalığı doğrudan hastaya söylüyorlar. Hatta daha ileri gidip hastalığın gidişi konusunda bilgi veriyorlar. Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesinden, Prof. Dr. Coşkun Tecimer, tartışılan bir konuya açıklık getiriyor;

Geriye kalan hayaller nasıl gerçekleşecek?

Özellikle ölümcül hastalar için çok önemli. Hastayı bilgilendirerek kişinin ölmeden önce yaşamıyla ilgili planlama yapmasına imkan sağlanmış oluyor. Belki de o zamana kadar düşünüp uygulayamadığı hayallerinin gerçekleşmesine fırsat veriliyor. 
Doğu toplumlarına doğru gidildikçe hastalık gizlenmeye başlıyor
Yaşamın diğer alanlarındaki davranış biçimi aynılığını koruyor; kapalılık ve gizlilik buraya da yansıyor. Ancak hastalar gerçekten hastalıklarını bilmiyorlar mı? Günümüzde Onkoloji Bölümüne giden ve sürekli birtakım tedaviler alan bir hastanın hastalığının ne olduğunu bilmemesine imkan var mı? 

Gizli bir gizem…

Gerçekte hastalar hastalıklarını biliyorlar. Ancak bunu yakınlarıyla paylaşmak istemiyorlar. Yani bir anlamda hastalar da hastalıklarını yakınlarından ‘gizliyorlar’. Dolayısıyla karşılıklı bir oyun oynanıyor. Yaşam sanal bir ortamda sürüp gidiyor. Bu da hem hasta ve hasta yakınları, hem de tedaviyi uygulayan hekim için bir stres kaynağı oluşturuyor. Bu nedenle hastaya daha açık olunması gerektiğini düşünüyorum. Hastalığın uygun bir dille hekim tarafından hastaya anlatılması gerektiği kanısındayım. 

Bunu yaparken mutlaka ‘kanser’ sözcüğünü telaffuz etmek gerekmez!

Genellikle hastalar bu sözcükten ürküyorlar ve yanlış olarak ölümle eşdeğer tutuyorlar. Bunun yerine hastalığı tanımlayıcı, gidişi hakkında bilgi verici bir yaklaşım sergilenebilir. Belki hasta başlangıçta şok yaşayabilir, ama ilişkiler süreç içinde sağlam bir zemine oturur. Hasta, hekimine güven ve saygı duyar. Tedavide daha başarılı bir yol izlenir.  
Tedavi sırasında dikkat edilmesi gereken husus, hastanın öğrenmek istemediği ve tolere edemeyeceği bilgiyle onu ruhsal olarak yıkmamak gerektiğidir. Yeni gelişen tedavilerle tıbbın eskiye göre daha başarılı olduğunu hatırlatmak uygun bir yaklaşım olabilir. Hatta, şu anki bilgilerimizle ölümcül olduğu düşünülen hastalara, araştırmaların devam ettiği ve her gün yeni tedavi imkanlarının ortaya çıktığı, zamanın ne getireceğini bilemediğimizi söyleme ihtiyacı duyulabilir. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.