"Hedef olmadan başarı gelmez..."

"Hedef olmadan başarı gelmez..."
Dış Ticaret Uzmanı Elmas Akman: "Hedef olmadan başarı gelmez..."

Murat DÖNMEZ'in Röportajı

Dış Ticaret Uzmanı Elmas Akman, Türkiye'nin ekonomik anlamda daha da büyümesinin yolunun dış ticaretten geçtiğini,  üretim yapan firmaların mutlak suretle departmanlarda dış ticaret uzmanı bulundurması ve her firmanın da bu yönde hedefinin olması gerektiğini söyledi.

Dış ticaret konusunda Prestij Dergisi’nin sorularını yanıtlayan Elmas Akman, Konya'nın ekonomisine ivme katan onlarca firma olduğunu, bu sayıyı daha da arttırmanın mümkün olduğunu ancak tek sorunun firmaların kurumsallaşamaması olduğunu belirtti.

Konya’nın dış ticarette konumu nedir?

Konya sanayisi önemli bir noktada. Her geçen gün daha da büyüyor ve gelişiyor.  Üretim, kalite, belli standartlar birçok ülkede her zaman ilgi görüyor. Ancak, gelişmiş bir sanayi olmamızın önünde bir çok engel var ama en önemlisi kurumsallaşma… Bunda da aile şirketlerinin çok oluşu büyük etken. Babadan oğula geçen sistem çerçevesinde bazı detayları, bazı alışkanlıkları kırmak çok zor. Firmalar bu kısır döngüden kurtulamazsa yurt dışına açılmaları, büyümeleri mümkün değil...

Neler yapılmalı? Üretim yapan firmalar neden soğuk bakıyor bu olaya?

Aslında soğuk bakmıyorlar. 10 yıl öncesi ile bugün arasında dağlar kadar fark var. Ama yeterli değil.  En büyük sorunlardan birisi de firmaların hedefleri. “Ne yapacağım, ne üreteceğim kime satacağım" endişesi yaşıyorlar. Eğer kaliteli bir ürün üretirseniz sizi mutlaka bulurlar. Bunun yolu da bünyelerinde birden fazla dış ticaret uzmanı barındırmaktan geçiyor.  Neden birden fazla? Maalesef ülkemizdeki eğitim sisteminde bir yabancı dil bile öğrenemiyorsunuz. Merakı olan dil öğreniyor. Özel çaba gösterenler ise birden fazla dil öğrenebiliyor. Dünya çok büyük ama bir “tık” ötede.  Her ülkenin, her kıtanın farklı kültürleri, yaşam tarzları vb. değişik alışkanlıkları var. Bir ticaret uzmanı hepsine yetişemeyebilir. Konya'da 10'dan fazla dış ticaret uzmanı barındıran firmalarımız var.  O firmalar dünyanın her yerine ürünlerini çok rahatlıkla satabiliyor. Çünkü her uzman,  kendi bölgesinde uzmanlaşıyor. Müşterileriyle ona göre iletişim kurabiliyorlar.  Tabii; birden fazla uzman barındırmak firma açısından da önemli. Bu konuda da devletimiz toleransı olmalı, firmalar teşvik edilmeli. Bu teşviki uzmanın maaşı anlamında değil de sattığı ürün bazında desteklenmesi şeklinde alırsak, firmaların bakış açısını da değiştireceğine inanıyorum.

İhracat yapmak hepimizi zenginleştirir...

Bundan şöyle bir sonuç çıkmasın. Devlet, üretim yapan firmaların dış ticaret uzmanlarının maaşları versin... Söylediklerimden böyle bir anlam çıkmasın. Aslında bazı ülkelerde, örneğin Çin Halk Cumhuriyeti; gerekirse ihracat yapan firmayı, elemanını sübvanse ediyor. Daha agresif Çin firmaları maliyetine bile satış yapabiliyor.  Bunun sebebi de sırf rekabetçi olabilmek için. Zararlarını da devlet karşılıyor.  Neden firmalar yurt dışına açılıyor. Çünkü çok değil 20 yıl öncesinde iç pazar belki yeterliydi. Ama bugün iç piyasa doydu. Ürettiğinizi bir şekilde satmak zorundasınız. Nasıl ve kime? Dünyada 200'e yakın ülke var. Bizde olmayanlar başka bir ülkede, orada olmayanlar da bizde var. Bir de bunun yanında aynı ürünlerin standartlara uygunluğu, fiyatı, kalitesi gibi farklılıklar var. Biz, üretim anlamında ülke olarak da, Konya olarak da çok iyiyiz. Ancak pazarlama, yeni pazarlar bulma noktasında sıkıntılar yaşıyoruz. Bunu çözmenin de yolları var. Çok basit ama mutlaka birkaç dilde yayın yapan bir web sitesi olmalı. Fuarlar var.  Yurt dışı fuarlarda belli oranlarda devlet teşviki var. Ama yeterli değil. Çünkü fuarlarda rakiplerinizle hep yan yanasınız. Fuarlarda ürün tanıtımı ve satışları yapılıyor, ama fuarların en çarpıcı yönü firmaların rakipleri karşısında kendilerini yenileme şansını ortaya çıkarması.  Sonuçta ülke olarak, Konya olarak ne kadar çok ürün satarsak o kadar zenginleşiriz. Yeni istihdam imkanları ortaya çıkar. Artık çağımız marka çağı oldu. Kaliteli bir ürün, pazarlarda adıyla, markasıyla var oluyor. Bu konuda Ekonomi Bakanlığı’nın pek çok desteği var.  2014/10 sayılı yurtdışı Pazar desteği, firmalarımızın en çok faydalandıkları desteklerdir. İlk defa açılacağınız, istihbarat toplayacağınız bir pazara yapacağınız ticari ziyaretlerin belirli bir kısmı destekleniyor. Özellikle Türk malı markasının yurtdışında yerleştirilmesi yönünde 6-7 yıl önce başlatılan Turquality ve Marka Desteği oldukça teşvik edici bir destek. Bu desteği almak için firmaların belirli kriterleri karşılamaları gerekmektedir. Tabii ki en başta, yukarıda da sık sık vurguladığım  “kurumsallaşma” kriteri gelmektedir. Şu ana kadar ancak 50-60 firma bu desteğe hak kazandı. Gönül ister ki ülkemizdeki tüm ihracat firmaları bu kriterlere ulaşsın ve bu programın bir üyesi olsun.

Cesur olunmalı, hedefler konulmalı söylediklerinizden anladığım.

Ben bu işe başladıktan sonra, çok güzel ilişkiler kurdum. Hem İngilizce, hem de Rusça biliyorum. Az önce de söylediğim gibi çalıştığım ülkelerin kültürlerini, sosyal yaşamlarını da biliyorum.  Bu da müşterilerle olan ilişkimizi daha sağlam zeminlere oturtuyor. 20 ülkeye gittim, 100'den fazla ülkeye ürün sattım. Mobilya sektöründe uzmanlaştım. Konya bu anlamda da çok iyi durumda. Ama yeni yeni kendilerini geliştirmeye başladılar. Önceden mobilya denildi mi ev, ofis bir anlaşılıyordu. Şimdi ayrıldı, “ev mobilyası” ayrı bir dal, “ofis mobilyaları” ayrı bir dal oldu.  Firmalar da bildiği işi yapmalı, kendini yenilemeli, geliştirmeli.  Aile şirketlerinde 2. nesil, 3. nesil daha pratik. En azından yeni ve genç işverenler tam olmasa da bir yabancı dil biliyor, değişik ülkelere giderek bakış açılarını değiştiriyorlar. Açık söylemek gerekirse daha cesur davranıyorlar.  Hedefleri tam olmasa da; var.  İşverenlerin çalışma arkadaşlarına güvenmeleri lazım. Mesela dış ticaret uzmanlarına saha imkanı vermeleri lazım. Oturarak iş yapma devri artık kapandı, çünkü en aciz ve en uzun süreli sonuç getiren metot halini aldı. Ürün satmanız için müşterinin ayağına, işi bilenle gitmeniz lazım. Yeni arayışlar içinde olmak lazım. Bugün komşu ülkelerde sıkıntılar var. Bizim de onlarla sıkıntılarımız var.  Sadece bununla da bitmiyor. Bu ülkelerle olan sorunlar yüzünden oradan geçecek nakliye araçlarınız da sorun yaşıyor. Dünyayı ve ülkelerin ekonomik verilerini iyi takip etmek zorundasınız. Hangi ülkede devalüasyon oldu veya olacak öngörünüz olmalı. Günümüzde ticari istihbarat, ihracatta en çok ihtiyaç duyulan veri. Günlük olarak ticari B2B siteleri, ihale siteleri analiz edilmeli. Ne yazık ki bir yıldır ihracatta ciddi bir daralma var. Ama aşılamayacak bir konu da değil. Dünyada 8 milyardan fazla insan var ve bu insanlar bir şeyler tüketmek zorunda. Attığınız adımda cesur olmalısınız.  Hedeflerinizi iyi belirlemelisiniz.  Kısaca firma olarak bir vizyona sahip olmalısınız...

Elmas Akman Kimdir?

1982 Konya doğumlu. Babasının memuriyetinden dolayı ilk ve orta okulu değişik illerde okudu. Erbil Koru Lisesi'nde iken, tüm sınıf olarak üstün başarılı oldukları gerekçesiyle Muhittin Güzelkılınç Lisesi'ne sınıf olarak transfer oldu. Daha önceden bildiği İngilizce’yi daha geliştirmek için üniversitede İngilizce okumak istedi. Ancak yanlış kodlama yüzünden Rus Dili ve Edebiyatı okudu.  Bir yıl öğretmenlik yaptı. 2004 yılında özel sektöre geçti ve ihracat departmanlarında görev yaptı.  Halen özel bir firmada dış ticaret müdürü olarak görev yapıyor.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.