İçinizdeki çocuğu öldürmeyin

İçinizdeki çocuğu öldürmeyin
Hayatın kalp grafiğinde olduğu gibi inişli çıkışlı olduğunu ifade eden Kabakcı, “Gerçek hayat ile zihinlerimizde inşa edilmiş dünya arasındaki mesafe çok uzun.

Biz toplum olarak bu iki mesafe arasında koymaktan yorulduk. İçinizdeki çocuğu öldürmeyin, ayağa kalkın ve gülün. İlk karşılaştığınız insana selam verin” dedi

Halen Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı olarak aktif siyasete devam eden, AK Parti 23-24 Dönem Milletvekili, Sanayici, Fotoğraf Sanatçısı ve Emekli Eğitimci Mustafa Kabakcı, Pusula TV’ye konuk oldu. Yayın Grubumuz Genel Yayın Yönetmeni Uğur Özteke’nin hazırlayıp sunduğu Uğurlu Gündem’de hayata  ve eğitime dair keyifli bir sohbete imza atan Kabakcı, “İçinizdeki çocuğu öldürmeyin, ayağa kalkın ve gülün. İlk karşılaştığınız insana selam verin ve ona sevdiğinizi söyleyin. Kelimelerin sihrine inanın” tavsiyesinde bulundu.

İlk olarak kendini tanıtan Kabakcı, “Cihanbeyli’nin İnsuyu Kasabasına bağlı Uzunca Yaylası’nda doğdum. Köyde okul olmayınca rahmetli babam, Cihanbeyli’de bir oda tuttu. Dünyanın dört bir yanını dolaştım ama hayatımda yaşadığım en büyük gurbeti 7 yaşında işte o odada yaşadım. Eğitim hayatının ardından öğretmenlik yaptım. 6 yıl kadar da Almanya’da görev yaptım. 25 yıllık meslek hayatının ardından Sarraflık ve Sümerbank mağazacılığının ardından sanayiciliğe girdim. İçinizde boyun eğmeyen heyecanlı bir çocuk varsa; o çocuk sizi hiç rahat bırakmıyor ve böyle daldan dala konuyorsunuz. Medikal sektöründe ciddi bir noktaya geldi. Önce rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile siyasete girdik ardından siyasetten biraz uzaklaştıktan sonra AK Parti çatısı altında siyasete devam ettim. 23 ve 24. dönemlerde milletvekilli ve Meclis İdari Amirliği yaptım. Oradaki görevlerim bittikten sonra Konya’ya döndüm. Konya’yı seviyorum. AK Parti görev tevdi etti; Halkla İlişkiler Başkan Yardımcılığı görevi. Bu görevim devam ediyor. Medikal sektörünü bıraktık, bir arkadaşım ile gıda işine girdik. Şu anda lisanslı depoculuk ve gıda ile ilgili çeşitli üretimler yapmak üzere koşturmaya devam ediyoruz” dedi.

NESİLLER DEĞİŞTİ ARTIK

Özteke’nin “7 yaşında köyden çıkıp okumak için Cihanbeyli’ye gidiyorsunuz. Size refaket eden en büyük ağabeyiniz de 9 yaşında. Biz bugün 20 yaşındaki çocuklarımıza sorumluluk veremiyoruz. Gençlerden beklentimiz büyük ama bir taraftan da gençleri sokağa salarken tereddüdümüz var. Görüldüğü gibi burada bir terslik var” demesi üzerine değişen yaşam şartları ve nesillere dikkat çeken Kabakcı, “Rahmetli ebem (nine) evden çıkarken şıpdüşer dediğimiz bir bez parçasını kapıya bağlar çıkardı. Eski güvenlik tedbiri böyleydi. Bugün çelik kapılar, güvenlik elemanları, kameralar yetmiyor. Geçenlerde bir makale okudum. Kelebeğin kozadan çıkmasını işleyen zahmetli bir süreci anlatıyor. Birisi kelebeğin mücadelesine ve yorgun düşmesine dayanamayıp makasla kozayı açıyor. Kelebek bu kez kozadan kolayca çıkıyor ama uçmayı beceremiyor. Eğer müdahale edersen kelebeğin kanatları yeterli gelişime ulaşamaz ve o kelebek uçmayı beceremez. Biz de kendi kozamızı kendimiz yarıp çıkmalıyız.  Amerikalılar Ben Nesli diye bir kitap çıkardı. 40 yıllık bir araştırmayı kapsıyor. Çocuk, ‘ey anne-baba gözün aydın ben dünyaya geldim. Birinci vazifen bana hizmet etmek. Hizmette kusur istemiyorum ama beni bana bırak’ diyor. Yeni nesil maalesef böyle. Anne ve babalar çocuklarını kendi destekleriyle ayakta duran bir çocuk olmaktan çıkarsınlar ve onların kendi ayakları üstünde durmasına katkıda bulunsunlar. İş başvurusuna gelen çocuklara ilk sorum, ‘anne babana bir pazar günü kahvaltı hazırlayıp sürpriz yaptın mı?’dır. Her sabah sana fedakarlık yapan, kahvaltı yapan annene bir gün ‘hadi anne baba bugün kahvaltı benden’ deme nezaketi göstermediysen, kusar bakma seninle işim olmaz diyorum. Çünkü ben emeğin karşılığının ödenmesini önemsiyorum. Dedelerimiz derdi, ekin tarlasına gidin ne kadar boş başak varsa dik durur, dolu başak ise eğilir. Şimdi başı havalarda gezen insan çoğaldı. Küçük dağları ben yarattım havasında insanlar var. Biz bir an önce dolu başak olmalıyız. Yanımızdakileri önemsemeli, korkulardan arınmalıyız” diye konuştu.

EĞİTİMİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRMELİYİZ

Kabakcı, deneyimli gazeteci Uğur Özteke’nin, “AK Parti 15 yıllık süreçte yapılamayanı yaptı, ülkeye çağ atlattı ama eğitim, sanat ve sporda bir türlü beklenen başarı gelmedi. Eski bir eğitimci olarak sizin eğitim konusundaki görüşleriniz nelerdir?” sorusuna, “AK Parti milletvekilliği yapmış ve şu anda başkan yardımcılığı yapmış biri olarak ben de üzgünüm. Bu konuda karar vermek, kararlılıkla adım atmak ve gerekli düzenlemeleri yaparak yolumuza devam etmeliyiz. Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda eğitimi şekillendirmeliyiz” dedi.

Avrupa’daki eğitim sisteminden de örnekler veren Kabakcı, “Her şeyin başı eğitimdir. Avrupa’da herkese işinin önemi iyice öğretiliyor. Örneğin temizlik işçilerine, çöp toplanmazsa nelerin olacağı, hangi sıkıntıların baş göstereceği anlatılır. Nihayetinde o işçi de kendini önemli görüp sokakta adeta general edasına bürünür. Biz de ise yanlış giden bir şey var. Çocuk eline sprey boyayı alıyor ve tarihi binaların duvarına sevgi sözcükleri yazıyor. Bu çocuklarımızı doğru eğitebilirsek, sosyal bilgiler dersinde şehrimizi doğru tanıtırsak o çocuk o binaların tarihi değerini kavrayabilir. Öğretmenlere de büyük görev düşüyor. Öğretmenlik bir iş değil meslektir. Öğretmenlerimiz, öğretmenler odasında en son okuduğu kitabı konuşmalı, akşam izlediği kitabı değil. Ben 25 yıl öğretmenlik yaptım, bir gün olsun maaşımı sormadım. Maaşıma göre iş yapmadım. Çocuklar bana emanet değdim ve onları iyi yetiştirmek için çalıştım. 25 yılda hiçbir öğrenicimi oturarak karşılamadım. Ayağa kalkar, toka ederim. Onlara değerli olduklarını, onlara değer verdiğimi hissettiririm” ifadelerini kullandı.

HAYAT İNİŞLİ ÇIKIŞLIDIR

Kabakcı son olarak sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki farka dikkat çekip, “Yeni iletişim çağında görsel medya her yaşla ilgili zihinlerimizde bir dünya inşa ediyor. Gerçek hayat ile zihinlerimizde inşa edilmiş dünya arasındaki mesafe çok uzun. Biz toplum olarak bu iki mesafe arasında koymaktan yorulduk. Kendimize ideal öğretmen, ideal hanım/ erkek tipi tanımlıyor, ideal hayatlar çiziyoruz. Ama hayatta böyle bir şey yok. Kalp grafiğini herkes bilir. Grafikler inişli çıkışlıdır. Eğer o grafiğin dümdüz olmasını istersen bil ki ölmüşsündür. Hayat inişli çıkışlıdır. İçinizdeki çocuğu öldürmeyin, ayağa kalkın ve gülün. İlk karşılaştığınız insana selam verin ve ona sevdiğinizi söyleyin. Kelimelerin sihrine inanın” şeklinde konuştu.

Haber:M. Erkan Ergün

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.