İİT 3. Su'dan Sorumlu Bakanlar Toplantısı

İİT 3. Su'dan Sorumlu Bakanlar Toplantısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)- "İstanbul'da 2012'de gerçekleştirdiğimiz Bakanlar Konferansı'nda onaylanan Su Vizyonu Belgesi'ni hayata geçirmeliyiz. Bunu özellikle altını çizerek vurgulamak istiyorum, belgeleri imzalıyoruz ama bunları hayata geçirmeye gelinc

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da 2012'de gerçekleştirilen Bakanlar Konferansı'nda onaylanan Su Vizyonu Belgesi'nin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek, "Bunu özellikle altını çizerek vurgulamak istiyorum, belgeleri imzalıyoruz ama bunları hayata geçirmeye gelince, ne yazık ki hayata geçirmiyoruz." dedi.

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 3. Su'dan Sorumlu Bakanlar Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, geçen ay İİT 13. İslam Zirvesi vesilesiyle teşkilata üye ülke başkanlarını Türkiye'de misafir ettiklerini hatırlattı.

Bugün de 3. Su'dan Sorumlu Bakanlar Toplantısı'na ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu aktaran Erdoğan, toplantının, su kaynakları üzerindeki baskının giderek arttığı, su ile ilgili afetlerin sıklaştığı bir dönemde gerçekleştirildiğini anlattı.

Toplantının dünyadaki tüm Müslümanların ve insanlığın güvenliğine, sağlığına, refahına, hayırlı bir geleceğe vesile olmasını dileyen Erdoğan, su alanındaki iş birliğinin, bu gibi toplantılarda dile getirilen temenniler olmaktan çıkartılıp, somut projelere dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşen görevleri yerine getirmeye hazır olduğunu ifade ederek, "İstanbul'da 2012'de İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz Bakanlar Konferansı'nda onaylanan Su Vizyonu Belgesi'ni hayata geçirmeliyiz. Bunu özellikle altını çizerek vurgulamak istiyorum, yani belgeleri imzalıyoruz, bu belgeleri hayata geçirmeye gelince ne yazık ki hayata geçirmiyoruz." diye konuştu.

İranlıların "Oturdular, konuştular ve dağıldılar" şeklindeki sözünü hatırlatan Erdoğan, "Oturup, konuşup, dağılacaksak, bunu hayata geçirmeyeceksek bu toplantıların bereketi kayboluyor. Bu toplantılarımızı bereketlendirmemiz lazım. Netice almamız lazım. Netice almıyorsak yazık olur. Bu toplantıda alınan kararlarla kurulması beklenen Su Konseyi'nin de iş birliği adımlarının hızlanmasına ve Müslüman coğrafyasında refah seviyesinin artmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum." ifadelerini kullandı.

- "3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz"

Suriye'de 6 yıldır devam eden iç savaşın milyonlarca Suriyeli'yi evlerinden ettiğini hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Savaşın yol açtığı yıkım sonucu Suriyeli kardeşlerimiz komşu ülkeler başta olmak üzere ulaşabildikleri her yere sığınmaya çalıştılar. Komşu ülkelere sığınan Suriyelilerin sayısı 5 milyonu geçti. Biz Türkiye olarak bu kardeşlerimizin yaklaşık 2 milyon 700 binine ev sahipliği yapıyoruz, 300 bin de Irak'tan gelen kardeşlerimiz var, toplamda 3 milyon şu anda mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Ülkemizdeki Suriyeli misafirlerimizin 270 bini, 10 farklı ilimizde bulunan 26 barınma merkezinde yaşıyor. Diğer misafirlerimiz ise Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde, kendi imkanları yanında belediyelerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın ve vatandaşlarımızın desteğiyle hayatlarını sürdürüyorlar. Suriye içinde yerlerinden edilmiş kişiler için de Türk Kızılayı aracılığıyla sınırın sıfır noktasında insani yardım çalışmaları yürütüyoruz. Dünyada son dönemde yaşanan bu en büyük insani kriz karşısında ülke ve millet olarak vicdani sorumluluğumuzu yerine getirme konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, kaçınmayacağız. Bu zor günlerinde Suriyeli kardeşlerimizin acılarını bir nebze olsun azaltabilmek için imkanlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz. Gerek kamplarda barınan gerekse farklı illerimizde yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin tüm ihtiyaçları karşılanıyor. Sağlıktan konuta, sudan elektriğe, gıdadan giyim kuşama kadar her konuda misafirlerimize devlet olarak destek veriyoruz."

- "Çıkar ve diplomatik manevra konusu asla olmadı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye için Suriyeli mülteciler meselesinin bir çıkar veya diplomatik manevra konusu asla olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bizim için bu mesele herhangi bir çıkar veya diplomatik manevra konusu asla değildir. Biz bu meseleye kardeşin kardeşe zor günlerinde destek olması, kucak açması olarak bakıyoruz. Avrupa ülkelerinde mültecilerin yaşadığı dramlar, konuyla ilgili bakış açısı farklılığından kaynaklanıyor. Çünkü konu, eğer imkan meselesiyse Avrupa ülkelerinin imkanları bizden katbekat fazladır. Bilindiği gibi Avrupa Birliği (AB) üyeliğimiz çerçevesinde karşı tarafın zaten yükümlülüğü olan vize muafiyeti için önümüze pek çok şart getirdiler. Bunlardan biri de Suriyeli sığınmacıların ülkemizdeki barınma şartlarını düzeltecek çalışmalar için bize sağlayacakları 3 milyar avroluk kaynaktı. Son 6 yıldır bu çalışmaları zaten yapan bir ülke olarak AB'nin bize böyle bir destek vermesinden elbette memnun oluruz. Bu bizim bütçemize girecek değil, bu direkt olarak Suriyeli kardeşlerimize gidecek bir destek. Fakat, mesele öyle bir yere getirilip düğümlendi ki, sanki bu kaynak sığınmacılara destek için verilmiyor da bize bağış yapılıyormuş gibi bir intiba ortaya çıktı. Bizden proje istiyorlar. Halbuki biz projelerin hepsini zaten gerçekleştirmişiz. Ne projesi? Şu anda 26 kampta biz bu projeleri hayata geçirmişiz. Biz bu projelerin onayını AB'den almadık. Biz kapımıza bu bombalardan kaçan, varil bombalarından kaçan kardeşlerimiz, kimyasal silahlardan kaçan kardeşlerimiz bizim sınırımıza dayandığında biz onları dikenli tellerle geri çevirmedik, kapılarımızı açtık ve bu kardeşlerimizi biz içeri aldık. Niye? 'Ancak inananlar kardeştir' ilkesinden hareketle... Bundan hareketle bizim için bir vecibeydi bunu yerine getirdik."

Bugüne kadar sadece kamplarda kalan Suriyeliler için harcadıkları meblağın 10 milyar doları aştığını kaydeden Erdoğan, "Bu faturalıdır ama bir o kadar da sivil toplum kuruluşlarımızın, belediyelerimizin yaptığı yardımlar, destekler var. Burada her gün devam eden bir harcamadan söz ediyoruz. Söz verilen kaynak gelirse misafirlerimizin durumlarını daha da iyileştirme, daha da geliştirme imkanına kavuşuruz. Yoksa 3 milyon insan ülkemizde zaten barınıyor, hiçbiri de aç değil hamdolsun hepsine sahip çıkmışız. AB ülkelerinin ikircikli ve samimiyetsiz tavrını bir kenara bırakıyorum, asıl İslam ülkelerinin bu insanlara sahip çıkmasına ihtiyaç var. Önümüzdeki dönemde hassas bir yaklaşım sergileneceğine inanıyorum." diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.