Abdullah Tuna

Abdullah Tuna

İlle de demokrasi…

İlle de demokrasi…

Demokrasi; Hiç şüphesiz çağdaş ve uygar dünyanın geçerli kabul ettiği tek yaşam ve yönetim modelidir. Demokrasinin olmadığı ya da tam uygulanmadığı ülkeler ne kadar güçlü ve zengin olursa olsunlar uygar dünyada yerlerini alamazlar. Elbette demokrasiden kaynaklanabilecek aksamalar ve sorunlar olabilir. Ancak bu sorunlar bile demokrasi içinde kalarak çözülebilir. Başka bir deyişle demokrasiden kaynaklanan sorunların çözümü yine demokrasi içindedir.

O halde; Demokrasi ile yönetilen bir ülkede demokrasi ile iktidara gelmiş bir hükümetin yönetim gücünü ele geçirince en çok dikkat etmesi gereken durum demokrasinin kuralları içinde hareket etmek, demokrasinin kendi iç dinamiklerini problem çözme kanallarını sürekli açık tutmak olmalıdır. Aksi halde olaylara siyah ya da beyaz olarak bakmak insanı doğruya götürmez. Zira hem siyasi hem sosyal olaylar kalıplaşmış düşüncelerle aşılamaz.

Şunu çok iyi bilmeliyiz ki kendileri için demokrasi isteyenlerin öncelikli olarak yapmaları gereken demokrasinin çağdaş ilkelerine eksiksiz bir şekilde uymaları ve saygı göstermeleridir. Bunu yapmayanların başkalarının demokrasi dışı tepkilerinden ve eylemlerinden şikâyet etme ve daha önemlisi demokrasiye sığınmaya hakları ise kesinlikle yoktur.

Bütün bu anlatımlardan sonra en mantıklı tespit şudur. “Eğer demokrasiyi yok etmeye kalkan bir güç varsa bu ister bir parti ister bir cemaat ya da adı her ne ise bunları tasfiye etmek demokrasinin dışına çıkılmadan ve yine demokratik hukuk sistemi içinde olmalıdır.”

Zira tarih, sosyal ve siyasi sorunları demokrasi dışı yol ve yöntemlerle çözmeye çalışan devletlerin ne hale geldiğine yüzlerce kez şahit olmuştur. Eğer bir ülkede illegal yapılanmalar varsa bunların tasfiyesi yine hukuk sistemi içinde olmalıdır. Bir siyasi hesaplaşmaya dönüşen mücadeleler ülkeye dış tehlikelerden fazla zarar verir.

Eğer bunlar yapılamazsa demokrasisi daha hâlâ tam oturmamış bizim gibi ülkelerde rayından çıkan bir demokrasinin tekrar rayına oturtulması (!) demokrasi dışı yöntemlerle sağlanmaya çalışılır ki bunun acısını en çok ta bizim ülkemiz çekmiştir.

Bizim artık şu gerçeği çok iyi anlamamız gerekiyor. Demokrasi anlayışının gelişmesi için eğitim şart. Geçenlerde yapılan 19. Milli Eğitim Şurasında  “Demokrasi ve İnsan Hakları” dersinin içeriğinin, başka derslerin içinde de olması gerekçesiyle kaldırılması” kararından vazgeçilerek eğitim ve öğretim kurumlarında demokrasi kavramına daha fazla yer verilmesi, bireylerin çok daha küçük yaştan itibaren bu yönde eğitilmesi şarttır.

İleri bir demokrasi için kâğıt üzerinde bütün gerekli düzenlemeleri yapabilir, tüm koşullarını yerine getirebiliriz. Ama birbirimizi sevmedikçe ve birbirimize saygı göstermedikçe; içinde huzur, barış, kardeşlik, adalet olan demokratik bir toplum olamayız. Bu durumda en önemli görevimiz; kaybettiğimiz sevgiyi ve saygıyı yeniden toplum olarak nasıl inşa edeceğimiz olmalıdır.

Bu noktadan hareketle ben; Türkiye’nin ileri demokrasiye kavuşması için kafa yoran herkesin toplumun çimentosu olan sevgi ve saygıyı yeniden hayatımıza kazandırmak için çaba harcamasının kaçınılmaz olduğunu ve buna bağlı olarak nefret ve kin içeren söylemlerden önce toplumu yönetenlerin vazgeçmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira bir toplumun ne kadar aydın ve çağdaş olduğu demokrasiye ne kadar sahip çıktığıyla doğru orantılıdır. Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde adaletten, adaletin olmadığı yerde de demokrasiden söz edilemez. Bakınız Voltaire ne diyor “Düşüncelerinizden nefret ediyorum. Fakat düşünceleri savunma hakkını size kazandırmak için ölmeye hazırım.”

Unutmayalım demokrasi herkese lazım……

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Tuna Arşivi
SON YAZILAR