İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: 164 İbrahim Altunel

İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: 164 İbrahim Altunel
İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları adlı yazı dizimizin bugünkü bölümünde Konya İmam Hatip Okulunun mezunlarından okulun 164 nolu öğrencisi İbrahim Altunel’in İmam Hatip Okullarına bakışını ve o yıllara ait hatıralarının ikinci bölümünü paylaşıyoruz.

“İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları” adlı yazı dizimizin bugünkü bölümünde Konya İmam Hatip Okulunun ilk mezunlarından, okulun 164 nolu öğrencisi, İmam Hatip Okulunun ilk sınıf mümessillerinden, Konya Eğitim Enstitüsünün Müdür Yardımcılarından, Eğitim Fakültesinin Dekan Vekillerinden, imamlık, öğretmenlik ve yöneticilik yapan Yardımcı Doçent İbrahim Altunel’in İmam Hatip Okullarına bakışını ve o yıllara ait hatıralarının ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

HOCALARIMIZIN HİÇBİRİNDEN ŞİKAYETİMİZ OLMADI

Hocalarımız olan, Hacıveyiszade Mustafa Efendi, Tahir Elliiki, Abdullah Ulubay, Hakkı Özçimi gibi isimleri okula başladığımız 1.sınıftan itibaren tanıma imkanı bulduk.

Tahir Elliiki, Din bilgisi dersimize girerdi.

Cumhuriyet döneminde açılmış ilk İlahiyat Fakültesinde mezun olmuştu. Şimdiki Karatay belediyesinin bulunduğu yere yakın bir evde otururdu.

Evinde vefat ettiğini öğrendik.

Cenazesini Hacı Fettah Mezarlığına getirmek üzere evine gittik.

Cenaze Hacı Fettah mezarlığına gelirken, Hacıveyiszade Hocamız, Hacı Fettah Mezarlığının girişinde yatan Şeyh Muhammed Bahaüddin Efendi’nin kabri başında kendinden geçercesine dua etti.

Tahir Elliki, temiz giyinirdi. Öğrencilerle diyaloğu çok iyiydi.

Bizim Hocalarımızın hiçbirinden şikayetimiz yoktu.

Konya Müftüsü olan Abdullah Ulubay, İlm-i Kelam ‘da denilen Akaid dersine gelirdi. bu ders çok zor bir dersti. Ancak Abdullah Ulubay, dini eğitim alanların ulaşamayacağı ölçüde bilgilere bizi ulaştırdı.

Asım Tabanlı diye bir Hocamız vardı. pek fazla bilmiyor, pek fazla tanımıyorduk. Mükemmel bir hocaymış, dini yaşantısı fevkaladeymiş.

İkinci sınıfa geldiğimizde, Hocalarımızdan kimler var kimler yok bir göz geçirdik.

Hacıveyiszade vardı.

Abdullah Ulubay vardı..

Tahir Elliki vardı…

Hakkı Özçimi vardı..

Asım Hoca nerede diye sorduk.

Bizi mi bırakmıştı…

Tayini mi çıkmıştı?

Yaz tatilinde Asım Hoca, Hacca gitmiş ve orada vefat etmişti.

OKULU ISLAH ETTİ DESEK YERİDİR

Mesut Hocamız vardı. Kılıç gibiydi. Daha sonra İstanbul’a gittiğimde onun Çapa’da da idarecilik yaptığını öğrendim. Bize derse geldiğinde 35 yaşlarındaydı. İyi bir Tarihçiydi.

Dersi güzel anlatırdı. Bir başka Tarihçi olan Bekir Elam aynı zamanda okul Müdürümüzdü.

Takriri çok kuvvetliydi. Hitabeti çok güçlüydü.

Boş zamanlarımda, Hocalarımızın yaptığı konuşmaları, hitap ettikleri yerleri dolaşırdım. Bekir Elam Hoca, dışarıda siyasi konuşmalarda yapardı. Bayram konuşmalarını da onun yaptığını biliyorum.

Bize gelmeden önce Giresun Lisesi Müdürlüğü yapmış derlerdi.

Okulu ıslah etti, desek yeridir.

Her sabah toplantısında, üstü başı dağınık olanları, çantasına sahip olamayanları, kılık kıyafeti uygun olmayanları ikaz ederdi.

Okulun şeklen düzelmesinde büyük katkıları oldu.

1960 İhtilalinden sonra, İmam Hatip Okulu Müdürlüğünden alıp Gazi Lisesine vermişlerdi. O yıllarda ekipler oluşturulmuştu.

Bekir Elam’ı da bu ekiplerin başına verdiler.

Ekiplerin görevi köyleri, kasabaları ve ilçeleri dolaşarak ihtilali halka benimsetmekti.

Aynı günlerde bizde Konya İmam Hatip Okulunu tanıtmak için bir ekip kurduk. Sivas’tan İstanbul’a kadar tanıtım faaliyetine giriştik.

Bu ekipte Hayrettin Karaman, Mustafa Ateş, Harun Tolasa, Mehmet Kabakçı, Ahmet Baltacı gibi arkadaşlarımız vardı. Harun Tolasa ile birlikte İstanbul’da aynı Fakültede birlikte okumuştuk.

img-2224.jpg

GAZİ LİSESİNDEN GÖREV YAPMAK HAYALİMDİ

İstanbul’da Fatih’te bir camide görevliydim. 5-6 yıl İmamlık yaptım. Konya’da İmamlık yapmadıysam da, Vekil öğretmenlik yaptım. Konya Şeker Fabrikasında tesellüm Memuru olarak çalıştım.

1970 yılında hizmetlerimi birleştirdim. Konya Lisesinde Edebiyat dersi Hocalığı yaptım.

Karatay’da Konya Lisesinin şubesi açılmıştı.

1970 yılında Lise 1’lerden itibaren öğrenci almaya başladık. Bu okulda ilk mezunlarımız verdik.

Konya Lisesi Müdürü rahmetli Nail Gökbudak, Karatay’dan seni isteyeceğim. Senin gibi birine ihtiyacım var dedi.

O zamanlar Gazi Lisesi, Konya’nın Üniversitesi gibi bir yer.

Hayalim orada görev yapmak.

Bir yandan da bulunduğum yerde 18-20 öğretmen rahat bir çalışma ortamı var.

Şahin Kırcı diye de bir Müdürümüz vardı.

Şahin Bey beni bırakmaz dedim.

Nail Bey, Şahinde kim oluyor dedi.

Dilekçeni yaz, bana ver, cebime koyayım. Haftaya Müdürler Komisyon toplantısı var, tayinini yaptırırım dedi.

Gerçekten bir hafta sonra, Konya Lisesine tayinim çıktı.

Okula geldikten bir hafta sonra da, yatılı öğrencilerden sorumlu Müdür yardımcısı olacaksın dedi, bir dilekçe daha yazdım. İdareci oldum.

Dört-beş yıl Gazi Lisende idareci olarak çalıştım.

EĞİTİM ENSTİTÜSÜNDE DE İDARECİLİK YAPTIM

Gazi Lisesinden sonra, Konya Eğitim Enstitüsüne Edebiyat Öğretmeni olarak atandım. Okul Müdürü, Ömer Faruk Mesci, ben dedi tek başıma yapamam. Yalnız başıma bu okulda ne yapacağım?

Sizlere idarecilik görevi vereceğim, birlikte çalışacağız dedi.

Okula atanalı 3-5 ayı bulmuştu ki, Müdür Yardımcısı olarak çalışmaya başladım.

YÖK Yasası çıktıktan sonra, Okul Eğitim Fakültesi oldu.

Dekan Yardımcılığı gibi, Bölüm Başkanlığı gibi makamlar ihdas edildi.

Ben önce Yüksek Lisansımı tamamlamaya çalıştım. Prof. Dr. Hüseyin Ayan ve eşi Gönül Ayan benim danışmanlarımdı.

Yüksek Lisansı bitirdim. Ancak Doktora sıkıntı oldu. Karşıma ilk önce Yabancı Dil çıktı.

Saim Sakaoğlu, İstanbul’dan sınıf arkadaşımdı.

Dekanımız o olmuştu.

Doktora safhasına Saim Sakaoğlu’yla birlikte devam ettim.

Tezim “ Anadolu Mahalli Fıkra Tipleri” adını taşıyordu. Konyalı meşhur Tayyip Ağa vardı. ben çalışmalarıma başladığımda vefat etmişti.

Onu tanıyanları dinledim. Bir hayli fıkra topladım.

Benim jürime rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’nin yeğeni Abdurrahman Bey geldi. Saim Sakaoğlu’da vardı.

Tezim kabul edildi ve doktor unvanın aldım.

Saim Hoca, koridora çıktı ve bağırmaya başladı;

-İbrahim Altunel doktor!... İbrahim Altunel Doktor!... diye…

Birkaç yıl Yardımcı Doçent Doktor olarak çalıştım.

BURADAN İMAM MI YETİŞİR?

İmam Hatip Okulu açıldığında olumlu düşünenlerde, olumsuz düşünenlerde vardı. Konya halkının genel tavrı, yaklaşımı müspetti.

Cuma günleri Okul Müdür Bekir Elam’ın tespit ettiği muayyen camilere toplu halde namaza gidiyorduk.

İçimizde hutbe okuyabilecek olanlar, vaaz verebilecek olanlar hutbeye yada kürsüye çıkarak görevlerini yapıyorlardı.

En büyük destekçilerimiz Hacıveyiszade Hocamız, Tahir Büyükkörükçü Hocamız ve Halil İbrahim Sayar’ın babası Sıtkı Sayar’dı.

Sıtkı Sayar İmam Hatip Okulu için fisebilillah çalışan bir insandı.

Biz onu inşaatlarda çalışanlardan biri zannederdik.

Konya’da bulunan dini gruplardan bir tanesi bize muhalefet ediyordu.

Buradan İmam mı, yetişir?

Bunlar imam değil, hatap!( Odun) diyorlardı.

Bu sözlerin sahipleri, inşallah bu sözlerinden dolayı pişman olmuşlardır., .

Bir mahcubiyet yaşamışlardır.

*****

2007 yılında emekli oldum. Siz istemeyin bende gelmeyeyim diyerek, ayrıldım. Emeklilik sonrası arkadaşlarımla buluşuyorum. Türk Anadolu Vakfındaki aylık toplantılara gelmeye çalışıyorum. Yılda bir kez yapılan buluşmalara iştirak ediyorum.

Daha ziyade evde Kuranı Kerim, Hadis, Tefsir gibi kitapları okuyarak vaktimi geçiriyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum