Erdal Küçükşehir

Erdal Küçükşehir

İŞ ALEMİNİN BÜROKRASİ İLE İMTİHANI

İŞ ALEMİNİN BÜROKRASİ İLE İMTİHANI

Bürokrasi kelimesi Fransızcadan dilimize yerleşmiş. Büro ve krasi (cratie) kelimelerinin anlam karşılıklılarına baktığımızda kelime anlamı olarak memurların egemenliği tanımı ortaya çıkmakta. Türkiye’de seçilmiş hükümetler her dönem bürokrasiden ve atanmış bürokratlardan şikâyetçi olsalar da devletin işleyişi içerisinde her zaman büyük bir ağırlık olarak kalmaya devam etti.

Bugün ülkemizde ekonomik aktörlerin geneline bakacak olursak onlar da her gün istihdamdan üretime fatura kesmekten tahsilata kadar birçok konuda bürokratik sorunlar yaşadıklarını hiç şüphe yok ki size anlatacaklar. Ben yüzlercesinin içinden sizlere iki tane örnek vereyim istedim:

Bir işletmemiz KGF kapsamında bir kamu bankasından kredi talebinde bulunuyor. İlgili şube yaptığı araştırmalar sonucunda işletmenin Garanti Fonu Kefaleti’nde kredi talebini kabul ederek 5 milyon kredi kullanmasında sakınca görmüyor. İşletme bu krediyi hammadde temin etmekte kullanıyor zira hem vadesi hem faiz oranı uygun. Zira işletmenin ihtiyacı olan hammaddenin dünya piyasalarında ki fiyatı artış trendinde. İşletme sahibi en azından önündeki 3-4 aylık süreçte bir de hammadde tedariğini düşünmeyerek pazarlamaya daha çok vakit ayırmayı planlıyor.

Bir ay sonra bankaya gelen bir müfettiş KGF kapsamında verilen kredilerin mevzuata uygunluklarını denetlerken bir husus dikkatini çekiyor. Söz konusu işletmemizin maliyeden iade alacağı var bunu yeni dönem vergi borcuyla mahsuplaşmak için müracaatta bulunmuş ancak iki aylık süreçte mahsup işlemi gerçekleşmemiş. Dolayısıyla işletmemiz vergi borçlusu gözüktüğü için kullandığı kredi garanti fonu kefaleti kapsamına girmiyor. Kapsam dışı kalan kredi şube riskine girdiği için işletmemiz aranıyor ve bu krediyi kapatması isteniyor.

Sanayicimiz uykuyu durağı kaybedip iki gün içinde bu parayı topluyor ve kapatıyor yaşadıkları da yanına kar kalıyor. Ben eminim bu olay birçoğunun başına gelse o borç kapanmaz ve işletme yok olur giderdi. Bu olaya dair suçlayacağım kimse yok çünkü herkes görev tanımında yazan görevi yapmış müfettiş mevzuat neyse onu uygulamış. Maliye iade rakamı yüksek olduğu için ayrı servise havale etmiş orası tebliğ gereği inceleme yapmadan imzalayamam deyip bekletmiş.

Bir diğer örnekte; ihracat yapan şirketlerimiz kullandıkları hammadde için KDV muafiyeti sağlaması açısından DİB (Dahilde İşleme Belgesi) almaktalar. Bu belge kapsamında KDV’den muaf hammadde alarak rekabet güçlerini artırmakta dış pazarlarda daha etkin olmaktalar. Gelelim uygulama kısmına: Bu belge kapsamında mal alacaksanız getirdiğiniz ülkenin menşeine göre farklı oranlarda teminat mektubunu gümrüğe vermek zorundasınız. Bu oran KDV’nin % 20’sinden, % 120’sine kadar değişkenlik göstermekte. Zira anti damping uygulama kapsamında olan bir ülkeden malzeme getirmiş iseniz vereceğiniz mektup tutarı ödeyeceğiniz KDV’den daha yüksek. Devlet kendi üreticisini korumalı bunu bende savunurum ama ülkenizde üretimi olmayan ya da talebin % 20’sini ancak karşılayacak bir üretime sahip olunan bir hammadde kaleminde anti damping vergisi uygulamak hangi mantıkla izah edilebilir ki. Üstelik o hammaddeden üretilen yarı mamül ürünler dünya piyasalarında rakipleriyle mücadele edecek. Hammadde maliyetiniz rakiplerinizden ton başına 100 dolar daha yüksek iken bunu nasıl başaracaksınız.

Hadi başardınız diyelim ihracatı yaptınız taahhüdünüzü yerine getirdiniz DİB belgenizi kapatacaksınız. En az 3 ay uğraşacaksınız çünkü bütün belgelere rağmen önce bakanlık sonra ilgili gümrük müdürlüğü kapatma belgesi verecek. Siz o kapatma belgesini bankaya ibraz edip mektubu çözdüreceksiniz. Teminat Mektuplarının masraflarına ise bir zahmet katlanacaksınız.

Bu örnekler birebir yaşanmış olaylar olup eksiği var fazlası yok. Bürokratlar seçilmişlerin sahada eli kolu gözü kulağı gibidir. Ülkemizin büyümesi hükümetlerle bürokratların aynı hedefe inanmaları aynı amaca hizmet etmeleri ile mümkündür. Ülke ekonomisine katkı sağlaması için alınan önlemler uygulama, mevzuat, tebliğ, yönetmelik gerekçeleri ile uygulanamaz hale gelmemelidir. Amacı üzüm yemek olan herkesin eli taşın altında olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Küçükşehir Arşivi
SON YAZILAR