İzdeniz'deki Grev

İzdeniz'deki Grev
AK Parti İzmir İl Başkanı Delican:- "Bu meseleler siyasallaştırılacak meseleler değildir. Ancak kayıtsız kalınacak meseleler hiç değildir. Merkezinde halk vardır. Kaybeden halktır. Ayak diremenin, sahadan kaçmanın faydası yoktur. Zaman geçtikçe kayıp büyü

İZMİR (AA) - AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZDENİZ AŞ'de devam eden greve ilişkin, "Bu meseleler siyasallaştırılacak meseleler değildir. Ancak kayıtsız kalınacak meseleler hiç değildir. Merkezinde halk vardır. Kaybeden halktır. Ayak diremenin, sahadan kaçmanın faydası yoktur. Zaman geçtikçe kayıp büyüyecektir." ifadelerini kullandı.

Delican, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Denizciler Sendikası (TDS) ile İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZDENİZ AŞ arasında toplu iş sözleşme görüşmelerinde anlaşılmamasının ardından başlayan grevin iki haftayı aştığını hatırlattı.

Büyükşehir Belediyesinin tasarrufunda olan konu nedeniyle şehrin en önemli sorunlarından olan ulaşımın içinden çıkılamaz bir hale geldiğini ifade eden Delican, "Vatandaşların temel ihtiyaçları noktasında işçi ve işverenin diyalogsuz kalma lüksü olmamalıdır. Hatta greve gidilmeden çözülmesi gereken öncelikli meselelerdir bunlar. Deniz ulaşımında neredeyse 15 gündür hayat durdu. İzmirliler perişan. Sessiz kalınacak boyut çoktan aşıldı. Sayın Başkan'ı acilen konuya müdahil olmaya davet ediyor, İzmir'in yollarda ağladığını ve bülbülün çilemekte olduğunu hatırlatmak istiyorum." ifadelerine yer verdi.

Delican, "ulaşım sorununun işçi ve temsilcileriyle diyalog kurmaktan kaçan bir zihniyetle çok daha büyük bir ızdıraba dönüştüğü" değerledirmesinde bulunarak, işveren konumundaki Büyükşehir Belediyesi cephesinden 5 gündür açıklama yapılmadığını belirtti. Delican, şunları kaydetti:

"Süreci yakından izliyorum. Şehir içi trafikte, toplu taşıma araçlarında yaşanan sıkıntılar, diz boyu. İZBAN grevi içinde söylemiştim. Bu meseleler siyasallaştırılacak meseleler değildir. Ancak kayıtsız kalınacak meseleler hiç değildir. Merkezinde halk vardır. Kaybeden halktır. Ayak diremenin, sahadan kaçmanın faydası yoktur. Zaman geçtikçe kayıp büyüyecektir. Daha önce de söylediğim gibi, iş gücünün pazarlığının yapıldığı bu alan at pazarı da değildir, güreş meydanı da. Müzakereye dahil olduğumuz yok. Çağrımız, yine çözüm içindir. Karşılıklı haklar, karlar ve zararlar hesaplanır, mağduriyetlerin matematiği yapılır ve yara kangrene dönüşmeden kapatılır."

- Toplu sözleşme kanayan yara

İzmir'de her toplu sözleşmenin, kanayan yaraya dönüştüğünü ifade eden Delican açıklamasında şunlara yer verdi:

"İzmir, toplu sözleşmelerini sancılı grevlerle yürüten bir şehre dönüştü. Hep aynı fotoğraf. Bu keyfilik değil de nedir? İzmir halkına hizmet etmekle mükellef olanların işi, iş güçleri ile masaya oturup oturup inatlaşarak, aynı vahim fotoğrafı yaratırken nasıl rahat ediyor bilmiyorum. Bir kentin yönetiminde keyfi bir tutumu kaldırmayacak öncelikli alanlardan biri, yine kriz olarak karşımızda. Cepte keklik gördükleri İzmir'e bunu reva görmeye devam ededursunlar, su ısınıyor. Aziz Bey, işçilerin talebini çok buluyor. İşçiler, sosyal yardımlar dahil 900 - 2 bin 100 TL aralığında maaş aldıklarını ifade ederken Aziz Bey'in bürokratları tarafından yanıltıldığını söylüyor. Dile getirilen zarar ise bugüne kadar 2 milyon lira. İzmir gibi bir deniz kentinde, bir yanda 15 gündür aktarmalı sistem, şehir içi trafikte helak olan vatandaş, bir yanda eylüle kadar uzaması muhtemel bir işçi grevi, diğer yanda ise dut yemiş bülbül gibi susan bir Başkan. Yazıktır günahtır. Denizinin, kalkınmasından kültürel ve sosyal hayatına kadar merkezi bir değer olduğu İzmir, bunu hak etmiyor. Kentini düşünen, emekçiden yana olduğunu söyleyen, demokratik haklar dendiğinde kasıp kavuran bir yönetim anlayışı bu olamaz."

Bu vebale ortak olmayacaklarını aktararak Delican, çözüm ve diyalog çağrısında bulundu.

Delican, şu ifadelere yer verdi:

"Yaşanan sıkıntıların yaz ayı ve tatiller ile nüfusu azalan İzmir'de göze batmayacağını düşünenler varsa yanılıyorlar. Sokaklara, caddelere kulak versinler, vatandaşların isyanı homurtuyu çoktan aştı. İşine giderken üçe katlanan zamanlarla seyahat eden vatandaşlarımız var. Dar gelirli vatandaşlarımız ise vapur seferlerinin durmasıyla iki soluk olacakları gezi uygulamalarından, ulaşım fırsatından mahrum kaldı. Deniz ulaşımı ortadan kalksa körfez sadece manzara olsa da su götürür diye mi düşünüyorlar bilmiyorum. Ama dilerim kafalarındaki bu değildir. İzmir ve İzmirliler bu çileyi her defasında yaşamakla karşı karşıya kalıyor. Çilenin tekrarından, büyümesinden 'kıssadan hisse' alan yok. Kimse kimseyi kandırmasın, oyalamasın. Niyet de eylem de haktan ve halktan yana olmalıdır. Çözüm, mağdurdan yana üretilmelidir. Ve bu utanç tablosunun ortadan kalkması için gerekli adımlar atılmalıdır."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.