Kadın hayatın her kademesinde olmalı

Kadın hayatın her kademesinde olmalı
Konya iş dünyasının başarılı iş kadınlarından biri Zehra Ceylan. Babasının kurup büyüttüğü Özceylanlar A.Ş.’yi kardeşleriyle beraber bir adım daha ileriye götürmek için çalışıyor.

Konya iş dünyasının başarılı iş kadınlarından biri Zehra Ceylan. Babasının kurup büyüttüğü Özceylanlar A.Ş.’yi kardeşleriyle beraber bir adım daha ileriye götürmek için çalışıyor. Genç yaşına rağmen hem iş dünyasında hem de siyasette önemli bir deneyime sahip. İş dünyasının sadece kadın için değil, içinde bulunan herkes için zor olduğunu düşünüyor. Biyolog olmak isterken bir anda kendisini üretimin içinde bulmuş. Fabrikada olmaktan, üretimin bir parçası olmaktan da çok mutlu.

 

Zehra Ceylan’ı biraz tanıyabilir miyiz?

-1976 Konya doğumluyum. İlk orta lise ve üniversite öğrenimimi Konya’da tamamladım. Selçuk Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nü bitirdim. Daha sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nü tamamladım. Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi’nde de Çevre Mühendisliği’nde de yüksek lisans yaptım. 2005 yılında AK Parti’de yönetimde yer aldım. Sosyal işler başkan yardımcılığı yaptım. Herkes İçin Spor il temsilciliği yaptım. Sigarayla Savaşanlar Derneği başkanlığı yaptım.

Siyasete erken girmişsiniz?

-Öyle oldu. 28 yaşında siyasetin önemli bir noktasındaydım. 2011’e kadar aktif siyasetin içinde oldum. Milletvekili aday adayı da oldum.

İşe başlamanız oldu. Konya’da babalar çocuklarını küçük yaştan itibaren işyerine alıştırmaya başlıyorlar. Sizde de durum böyle miydi?

-Belki bayan olmam nedeniyle en azından eğitimim bitinceye kadar daha rahattım diyebilirim. Ama kendimi bildim bileli babam sanayinin içindedir. Tatile gittiğimizde bile gittiğimiz kentin sanayisini mutlaka incelerdi. Belki bundan dolayı belki de bir sanayicinin çocuğu olmaktan dolayı bu havayı aldım. Ne kadar okusam da sanayinin içinde olmak benim de hoşuma gidiyordu. Kardeşlerim işin içinden gelerek yetişti. İlk başta biraz çekinerek başladım. Ama çevreden, aileden ve özellikle babamdan destek görünce 2005 yılında aktif olarak işin içine girdim?

FATURA İŞLEYEREK BAŞLADIM

Peki, sizin planınız neydi? Ne yapmak istiyordunuz?

-Üniversiteyi biyolog olarak bitirdim. Bu nedenle bir laboratuar açmak istiyordum ama gördüğünüz gibi buradayım.

Yine de başladığınızda bir staj ya da iş öğrenme aşamalarından geçmişsinizdir. Hangi departmanda başladınız?

-İlk başta muhasebeyle başladım. Şu anda kalite yönetimi ve üretimi takip ediyorum.

İşin mutfağına da girdiniz yani?

-Tam anlamıyla işin mutfağındayım. Çok yakından takip ediyorum.

SÖZÜMÜ DİNLERLER

Sektör olarak erkek egemen bir sektörün içindesiniz. Hem çalışan hem de işin türü nedeniyle. Zorluk yaşadınız mı ya da zor yanları var mı sizin için?

-Hem zor hem de kolay aslında. Her kademesinde düzen isteyen bir iş. Teknolojinin tam anlamıyla işin içine girmesiyle diğer sektörlerden çok farkı kalmıyor. Sonuçta makineler yardımıyla seri üretim yapılıyor. Belki üretimin temeli demir olduğu için gözünüz korkabilir ama diğerleriyle bir farkı yok. Ne çalışanlarımdan ne de iş ilişkilerimiz olan kişilerden bir sıkıntı yaşamadım bugüne kadar. Yine de sanayide kadına karşı önyargı maalesef var.

Buna paralel olarak şunu sorsam;  iş yaşamında kadın olmak zor mu?

-Avantajları da var. Yeni yeni kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık başladı. Siyasette cumhurbaşkanımızın kadınlara pozitif ayrımcılık olacak dediği gibi iş yaşamında da başladı. Ancak halen sen kadınsın biraz geri dur anlayışı hala var. Mesafe koyma durumu var. Odalarda, derneklerde kadınlar çok aktif değil. Kadın kurulları kurulmuş, kadınların daha çok oralarda olmaları isteniyor. Yönetimde söz hakkı tam anlamıyla verilmek istenmiyor.

Kadın yönetici olmak zor mu?

-Kendi adıma konuşacak olursam,  bu konuda avantajlıyım. Çalışanlarımızın çoğunluğu erkek. Buna rağmen benim sözümü kesinlikle dinlerler. Hemen yapılır söylediklerim.

Yönetimde babanız ve erkek kardeşlerinizle görev yapıyorsunuz. Orada nasıl kadın-erkek dengesi?

-Babam çok fazla burada olmaz. Yılın önemli bir kısmını yazlıkta geçirir. Yine de bizi kontrol etmeyi ihmal etmez. Zaman zaman gelir gider. Telefonla bilgi alır. Çok fazla işin içinde değil yani. Kardeşlerimle de iş bölümümüzü yaptık, bundan dolayı sıkıntı yaşamıyoruz. Büyük erkek kardeşim dış ilişkilerle, küçük erkek kardeşim de dış ticaretle ilgilenir. Ben de buradayım. Hepimizin görevi belli.

TEKNİSYEN KIVAMINA GELDİM

Fabrikayı size bırakmışlar sanırım kardeşleriniz, kendileri daha çok geziyor?

-Aynen öyle oldu.

Peki memnun musunuz bu durumdan?

-Memnunum diyebilirim. Bazen iş aksadığında bunalıyorum ama sonuçta bu işi yürütmek durumundayız.

Yaptığınız işle ilgili olmayan bölümler okumuşsunuz ve üretimden sorumlusunuz. İşe müdahale edebiliyor musunuz? Bu bilgi birikimi edinebildiniz mi?

-Edebiliyorum. Buraya başlarken, muhasebede fatura işleyerek işe başladım. Her kademesini öğrenerek geçtim. Şu anda işe hakimim diyebilirim. İşle ilgili bilginiz olmazsa yöneticilik yapamazsınız, çalışanlarınız sizi yönetir. Şu anda müdahale edebiliyorum.

Bir teknisyen kıvamına geldiniz mi?

-Alaylı bir teknisyen kıvamına geldiğimi düşünüyorum. Elbette işin teknik kısımları mühendislerimize ait. Sadece yön verebilecek kadar teknik bilgiye de sahibim.

MÜHENDİSLER İŞ BİLMEDEN GELİYOR

Kardeşleriniz alaylı yetişirken, siz iş ortamını daha geç yaşamışsınız. Keşke daha önce gelseydim dediğiniz oldu mu?

-Kesinlikle oldu. Daha farklı şeyler öğrenirdim, daha erken başlamış olurdum. Şartların beni fabrikaya getireceğini bilseydim, kesinlikle daha erken başlardım.

Belki mühendislik okurdunuz o zaman?

-Belki ama şu andaki eğitim sisteminde mühendisler kağıt üzerinde yetişiyor. Mühendis olarak gelen çocuklar hiç bir şey bilmiyor. Mühendislik eğitiminin uygulamalı gitmesi gerekiyor. Bu seneden itibaren sanırım mühendislik adayları sahaya da girecek. Olması gereken bu. Umarım da başarılı olurlar. Mühendis olarak geliyor çocuk, makine görmemiş, cnc görmemiş. Siz bir kez daha yetiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Özellikle mühendislik eğitiminin saha ile beraber yürümesi gerekiyor.

40 YILIN TECRÜBESİ

Biraz da Özceylanlar’dan bahsedebilir misiniz? Neler yaparsınız, ne zaman kuruldunuz, üretim portföyü nedir?

-1974 yılında babam, çıraklıktan gelerek burayı kurmuş. O zamandan bu zamana başımızda. Ar-Ge kısmıyla ilgili çok fazla bilgiye sahiptir. Çocukluktan bu işin içinden geldiği için mühendis kadar bilgisi vardır. 1998 yılından bu yana babam ile amcamın farklı sektörlerde büyüme isteğinin ardından kendimiz yola devam ettik. Hidrolik silindir, pompa, valf üzerine üretim yapıyoruz. Ortadoğu, Avrupa, Güney Amerika’ya ihracat yapıyoruz.

Ne kadar ülkeye ihracat yapıyorsunuz?

-Tam sayıyı bilmemekle beraber 40’ın üzerinde ihracat yaptığımız ülke var. Ortadoğu, Afrika, Avrupa ve Güney Amerika’ya ihracat yapıyoruz.

Ortadoğu ihracatında sıkıntı yaşıyor musunuz?

-Kademe kademe azalma oldu. Mısır, Libya, Suriye ve Irak’la ihracatta önemli problemler var.

O zaman yeni pazarlar peşindesiniz diyebiliriz?

-Herkes gibi biz de yeni pazarları keşfetmek için çalışıyoruz.

Biraz önce 1998 yılından sonra işe kendinizin devam ettiğini söylediniz? Aile şirketlerinin kaderi mi bu?

-Evet. Türkiye’de aile şirketleri tam anlamıyla kurumsallaşmayı beceremiyor. Nesiller ilerledikçe yönetimsel anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Aslında gücün büyümesi gerekirken, güç bölünüyor. Bu özellikle Konya’da daha fazla yaşanıyor. Birlik olup büyümek varken, parçalanıp küçülüyoruz. Bu ülke ekonomisi için de doğru değil.

 

KRİZ YARATMAYI SEVİYORUZ

İş dünyasında bir yavaşlama var mı?

-Üretimde, mal satımı ya da alımıyla ilgili bir sıkıntı yok ama nakit dolaşımında gizli bir kriz söz konusu. Bunu aslında biraz da kendimiz yaratıyoruz. Hemen bir korumacı anlayışa geçip, yatırımları ödemeleri yavaşlatıyoruz. Bir gün öncesinde bir olay yokken, yaşanan bir gelişmeyle hemen kendimizi krizin içindeymiş gibi gösteriyoruz. Bir gün önce üretiyordun, pazarlıyordun. Bir günde ne değişti? Kriz yaratmayı seviyoruz.

Yakın ve orta vadede büyüme ya da ürün geliştirmeyle ilgili planlarınız var mı?

-Kendi içimizde Ar-Ge bölümümüz var. Yeni ürünler üzerinde çalışmalar sürekli devam ediyor. Bununla beraber her ülkenin farklı istekleri oluyor. Standart ürünlerin yanında özel istekleri de üretmek durumundasınız. Bu da Ar-Ge’nin sürekli gelişim halinde olması anlamına geliyor. Büyüme sürecimiz devam ediyor. Şu andaki fabrikamıza geçeli çok fazla olmadı. Burada büyüyerek, ülke ekonomisine katkı vermeye devam edeceğiz.

SİYASET HER ZAMAN OLACAK

Biraz da sizden bahsedelim. Hayatınızın tamamı iş mi? Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Neler yapıyorsunuz iş dışında?

-Üniversiteye hazırlanan bir oğlum var. İş dışında kalan zamanımın büyük çoğunluğunu oğlumla geçiriyorum. Onun iyi bir hazırlık dönemi geçirebilmesi için uğraşıyorum. Kadın Girişimci Kurulu’nda (KAGİK) icra kurulu üyesiyim Konya İş Kadınları Derneği’nde (KİKAD) faaliyetlerimiz var.

Çok fazla olmadığını söylüyorsunuz ama kendinize zaman ayırdığınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız, ne yaparsınız?

-Spor yapmayı seviyorum, düzenli olarak yürümeyi seviyorum ve elimden geldiğince yürürüm. Okumayı çok severim. Güncel gelişmeleri mutlaka takip ederim. Gündemin içinde kalmaya özen gösteririm.

Siyaseti seviyorsunuz galiba?

-Evet, siyaseti çok seviyorum ve çok yakından takip ediyorum. Her ne kadar şu anda içinde olmasam da siyasetten kopmuyorum.

 

Sanırım ileride yine aktif olarak devam etmeyi düşünüyorsunuz?

-Şu anda öyle bir planım yok ama gelecek ne gösterir bilemiyorum.

Kapıyı kapatmıyorsunuz yani?

-Öyle de diyebiliriz. Bir kere siyasete bulaştığınız zaman, o havayı soluduğunuz zaman kopamıyorsunuz. Şu anda öyle bir niyetim yok ama çok yakından takip ediyorum diyelim.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

-Ben teşekkür ederim.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.