Murat Güzel

Murat Güzel

Kalenderiler ve Konya

Kalenderiler ve Konya

Kalenderiler ile Konya’nın ilişkisini irdelediğimiz yazılara devam ediyoruz.

Çok iyi bilinen bir şey ki kalenderi şeyh ve taifeler Moğolların önünden kaçarak Anadolu’ya ve dolayısıyla Konya’ya gelmişlerdir.

Kalenderî tarikatı Şeyh Cemaleddin Sâvî tarafından kurulmuştur. O, XIII. yüzyılın başlarında Şam’da Şeyh Osman-ı Rûmî’nin zaviyesinde bir süre ikamet ettikten sonra Celal-i Dergezînî ile tanışmış ve onun etkisiyle dünyadan el etek çekerek mezarlıkta yatıp kalkmaya başlamıştır. Onun Dimyat’ta yaklaşık 1232-1233 yılında vefat etmesiyle Kalenderî tekkesi, halifeleri tarafından idare edilmiştir.

Fuat Köprülü, Ahmet Yaşar Ocak, Hilmi Ziya Ülken gibi konuyu araştıran yazarlardan edindiğimiz kadarıyla Cemaleddin Sâvî ile başlayan Kalenderîyye ve Kalenderîlik akımını temsil eden dervişler dünyayı ve dünyevî değerleri umursamayan, içinde yaşadıkları toplumun inanç ve geleneklerine karşı çıkan, bunu kılık, kıyafet, tutum ve davranışlarıyla gündelik hayatlarına da yansıtan sufilerdi.

Melâmîlik anlayışında olduğu gibi, Kalenderîlik akımında da mal-mülk edinme çabaları reddedilmiş, topluma ekonomik açıdan katkı sağlamak yerine gönüllü yoksulluk tercih edilmiştir. Çalışmak ve ev-bark edinmek gibi toplum yapısına uymayı gerektirecek uygulamalar yerilmiş, gezgin ve başıboş şekilde yaşamak temel prensip haline getirilmiştir. Cinsel faaliyetler de kutsal olana bağlılık açısından bir engel olarak görüldüğü için evlenmemek tarikatın önemli bir prensibi olarak kabul edilmiştir.

Haydarîlik ise Kutbeddin Haydar’ın piri olduğu tarikattır. Haydarîlik, Kalenderîlik tarikatı ile aynı düşünce sistemine bağlıdır. Benimsediği düşünce biçimi, tarikat ayin ve erkânı, dervişlerin dış görünüşü gibi hususlarda Kalenderîlik’le hemen hemen aynı özellikleri göstermektedir. Kalenderî dervişlerinden farklı olarak Haydarîler, çehar darbın diğer gereklerini yapmakla birlikte, bıyıklarını tıraş etmezlerdi.

Osmanlı tahrir defterlerinden edinilen bilgilere göre gerek kalenderîler gerekse haydarîler, Mevlevî ve Bektaşî gibi devletin kabul ettiği tarikatlara yaklaşarak devlet baskısından kurtulmayı denemişlerdir. Özellikle Konya, Larende ve Erzincan kazalarında kalenderhâne ve haydarîhânelerin yan yana bulunması, her iki tarikat mensubunun birlikte hareket ettiğini göstermektedir.

Kalenderî tarikatının kurucusu Cemaleddin Sâvî’nin ilk halifelerinden Şeyh Ebubekir Niksarî ve Şeyh Ömer-i Girîhi ile Haydarî tarikatının kurucusu Kudbeddin Haydar’ın ikinci nesil halifelerinden Hacı Mübarek-i Haydarî Konya’da yaşamıştır. Konya çevresinde bulunan Aksaray, Larende, Beyşehir gibi yerlerde tespit edilen zaviyeler Kalenderî ve Haydarîlerin bu bölgede kalabalık bir şekilde bulunduklarını işaret etmektedir.

Yine çeşitli kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre buralarda kurulan zaviyeler muhtemelen Şeyh Ebubekir Niksarî, Şeyh Ömer-i Girîhi ve Hacı Mübarek-i Haydarî ile birlikte Anadolu’ya gelen dervişler veya onların teşviki ile halifeleri tarafından tesis edilmiş olmalıdır. Beyşehir’de tespit edilen zaviyenin 1354 yılında tamir edildiği ve burada sadece Şeyh Cemaleddin Sâvî’ye bağlı Kalenderîlerin kalmasının şart konulduğu bilinmektedir.

Eflaki’nin anlatımlarından yararlanarak Konya’daki kalenderhaneleri tavsif edebiliriz. Kalenderî tarikatının kurucusu Şeyh Cemaleddin Sâvî’nin halifelerinden Ebubekir-i Niksari’nin 1205-1206 yılında Dımaşk’tan ayrılarak Konya’ya geldiği bilinmektedir. Eflâkî tarafından Cavlakî olarak nitelendirilen Ebubekir Niksarî, Mevlana ile yakın bir ilişki kurmuştur. Mevlana’nın cenazesine katılan Kalenderîler Hay huy ederek üzüntülerini göstermişlerdir. Cenazenin önünde giden yedi öküzden biri cenaze merasiminden sonra Ebubekir Niksarî’nin zaviyesine gönderilerek orada fakirlere dağıtılmak ve dervişler arasında paylaştırılmak üzere kurban edilmiştir. Yine, Şeyh Cemaleddin Sâvî’nin bir diğer halifesi Şeyh Ömer-i Girîhi de Konya’da yaşamıştır. 1476 tarihli tahrir defterinde tespit edilen kalenderhânenin geliri, Ilgın kazasına tabi Eldeş karyesinden elde edilen öşrün dörtte biridir. 1483 tarihinde ise zaviyenin gelirlerinde artış olduğu anlaşılmaktadır. Şeyh Muhiddin tarafından idare edilen zaviyenin gelirleri arasına Eldeş karyesinin rub öşrünün yanı sıra 3 zemin, 3 bağ ve 1 değirmen eklenmiştir. 1530 tarihinde 1460 akçe olan zaviye geliri 1584 tarihinde 2166 akçeye yükselmiştir. Zaviye şeyhine günlük 3 akçe ödenirken geri kalanı ayende ve revendeye sarf olunmuştur.

Aktaracağımız bilgiler bu kadar değil. O yüzden dört yazıda bağlamayı planladığımız bu yazı dizisini sürdürmeyi murat ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Murat Güzel Arşivi
SON YAZILAR