Ulaş İnbaşı

Ulaş İnbaşı

KAN YOKSA KART DA YOK

KAN YOKSA KART DA YOK

Atiker Konyaspor, bu sezon evindeki ilk maçını, geçen sezonun son maçını oynadığı Beşiktaş’a karşı oynadı.

Maçın keyifli geçeceğini tahmin ediyordum. Bir tahminim daha vardı. Herkesin beğendiği Cüneyt Çakır’ı yıllardır sevemedim gitti. Türkiye’de yönettiği hemen her maçta mutlaka ölümcül bir hatası var. Gördüğünü değil, gerekeni çalan bir hakem. Keza dün de öyle oldu. Neyse biraz maça bakalım, Çakır’ı sonra değerlendiririz.

Maç öncesinde “Kaptan sahada olmalı” değerlendirmesi yapmıştım. Nedeni dün daha iyi anlaşılmıştır sanırım. Takımların saha içinde bir liderinin olması gerektiği hepimizin malumu. Ali Çamdalı da öyle bir oyuncu. Sadece pas trafiğindeki ustalığı ya da top kapmadaki mahareti değil, sahada olması takımı bir tık ileriye itiyor. İlk goldeki ters pası ise tam anlamıyla derslikti. Ali Çamdalı, Konyaspor organizasyonunda merkezdeki dişli. Bunu bir kez daha gördük. 

Maç ise dan-dunla başladı diyebiliriz. İki takım da henüz oyunu oturtamamışken, baş döndüren bir pas trafiğiyle Konyaspor’un golü geldi. Konyaspor, hazırlanış bakımından oldukça keyifli bir golle öne geçti. Golden sonra ise klasik hastalık nüksetti. Yeşil-beyazlılar bir anda geri çekilmeye başladı. İlerideki üretkenliğini sadece Quaresma’nın yeteneklerine bırakan Beşiktaş’a gereken alanı bırakıldı. Konyaspor, kendi ceza sahasına sıkıştığı bir anda da kalesinde golü gördü.

Maç beklendiğinden sert geçti. Beşiktaş’lı oyuncular geçen senenin verdiği ukalalıkla her pozisyonda Çakır’a itiraz ettiler. Hatta Çakır, Olcay ve Oğuzhan’ın fiziksel temaslarını da es geçmekte beis görmedi.

İkinci yarıya Konyaspor iyi başlarken, şok bir atakla geriye düştü. Stoperlerin arasına atılan uzun topa Vukovic ve Ali Turan müdahale edemeyince Cenk takımını öne geçirdi. Golün şaşkınlığını birkaç dakika atamayan yeşil-beyazlılar, 60. dakikadan sonra maçta üretken taraf oldu. Bajic ile 2. golü bulan Konyaspor, Ömer Ali, Milosevic ve Hora ile galibiyet golüne yaklaştı. Hele hele Hora’nın bir pozisyonu var ki; herkesi ayağa kaldırdı. Rumen golcü Tolga ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda sevinmek için terse bir adım atmadan, topu ikinci kez kaleye dürtebilse bugünkü başlığım “Apolet söktük” olacaktı.

Ahlar vahlar içinde 1 puanı cebimize koyarak, Cüneyt Çakır’a geri dönelim. Yıllardır futbol izler, oynar ve yazarım; eğrisiyle doğrusuyla. Cünyet Çakır konusunda, Türkiye’de azınlıkta kalan isimlerden biriyim sanırım. Sevemedim gitti. Ne maç yönetimini ne de maç içindeki tavırlarını. Çakır, Cuma akşamı da Konyasporlu oyunculara karşı mahallenin bitirim abisi tavrıyla yaklaşırken, Beşiktaşlı oyuncularla kanka havasındaydı. Başta da söyledim; Çakır’ın her maçında mutlaka ölümcül bir hata var. Arena’daki maçta yine Cüneyt Çakır imzası vardı.

İlk takıldığım konu; Rangelov-Necip pozisyonu. Maç esnasında Çakır’ın o pozisyona faul çalmadığını, sakatlıktan dolayı oyunu durdurduğunu söyledim. Özetleri izledikten sonra da hala emin değilim, faul çalıp çalmadığından. Pozisyonun ardından 5-6 saniye sonra Rangelov’u göstererek, oyunu durduruyor. Dedim ya halen emin değilim ama iç sesim sakatlıktan oyunu durdurdu diyor. Çakır, Rangelov’un yüzünü görünceye kadar Necip’i yanına dahi çağırmadı. Kartını da Rangelov’un yüzünün kanadığını gördüğü için verdi. İlk kartın hatırına Necip’i 40 dakika oyunda tuttu. Bajic ile Necip’in mücadelesinde pozisyonun içinde olmasına rağmen faulü çalmaya cesaret edemedi. Çalınmayan o düdük Beşiktaş’a gereken düdüktü. Dedim ya Çakır, gördüğünü değil gerekeni çalan hakemdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ulaş İnbaşı Arşivi
SON YAZILAR