Prof. Dr. Mehmet Kamanlı

Prof. Dr. Mehmet Kamanlı

Kasım’dı reis…

Kasım’dı reis…

İnsan var ki mimikleriyle şimşek yaktırır;

Bir anlık aydınlığı en sevimli tarafına düşürür.

Görenlerin sevgisini kazanır.

İnsan var; feryadını duyuracak kulak bulamaz.

Halini göstermek istediği gözlere perde iner.

Sonra bir yığın insan, “gördük” der, gördükleri; görmek istedikleri, duydukları; duymak istedikleridir.

Yalan dünyada gerçek adaleti aramanın beyhudeliği kabul amma, tersine işleyen veya işletilmeye çalışılan bir adaleti; anlamaya aklın gücü yetmez, mantık acz’e düşer mantıksızlık karşısında.

Vicdan vicdansızlıkları gördükçe taşıdığı manadan utanır.

Mertliğin çelikleşmiş halini, vefanın kora, merhametin şelaleye döndüğünü gördüğünüz o Yusuf yüzlüler yoklar artık.

Kırdınız, üzdünüz, aşağıladınız, yok saydınız. Oysa aldığınız her nefeste, her tatta bilin ki onlar var.

Onlar neredeler mi?

Gökteler ve bizi seyrediyorlar.

Bazen kükrüyorlar, bazen iç geçiriyorlar.

Bir gönül dostunun dediği gibi “Bırak Eşkıya Bellesinler” diye çığlık atıyorlar.

“Bizi hep kavgalarımızdan bildiler…

Yarım bıraktığımız okullar

Bir bir bizi tembihleyen analarımız

Sevdiğimiz kızlar

Sevdiğimizi bilmeyen kızlar

Bizi hep kavgalarımızdan bildiler…

Akşamdı, sabahtı, Kasımdı

Kasım akşamıydı

Karanlıktı…

Işığımızı çaldı, kızıla çalan karanlıklar

Ak alınlara, ak kanlar damladı yiğitlerin

Kahpece pusularda

Kahpece vurup kaçtı parkalılar

İşte o akşam sıktık yumruklarımızı

Eridi avuçlarımızda

Anamızdan miras merhametler…

Şehit evleri yüreğimizde çelikleşen sevdamıza

Çifte su diye kan verdi Yusuf yüzlüler

Tutuşturup elimize dimdik

Çıktı içimizden tabutlarla masum düşler

Aynalara minnetsiz geçirdiğimiz gençliği anladık ki

Meğer nice gömülenler hiç ölmemişler.

Aşka dair türkü çığırmadık

Sadece kurşunların söylediği türküyü bildik anca;

Yalnızdık,

Çaresizdik,

Belimizde tabanca.

Sevdiğimizden sevdiğimiz için kaçtık.

Anlaşılmak değildi derdimiz;

Kitapların önünden hep mahcup geçtik.

Gül dalında bulunsun isterdik parmak izlerimizi

Bağışlayın bizi!

Kanımıza kan, canımıza can aldık

Acımadık, vurduk gözümüzü kırpmadan

Her kavganın gecesinin rüyasında

Geleceğimin büyük ülkesinde

Kavga etmeyen çocuklar gördük

Rabbimiz bilir ki;

DİNİMİZ, MİLLETİMİZ, VATANIMIZ, DEVLETİMİZ, BAYRAĞIMIZ ve ÜLKÜMÜZ

İçin geçti ömrümüz…

Yine bir Kasım;

Bir hurda yığınında buldular bizi

Senelerdir horozdan tetikler

Öldükten sonra vurdular bizi

Yarım kalmamalıydı Reis!

Dinlemedik seni Reis!

Hayallerimizin gerçeğe hicreti,

Bırak düşmanlar ellerini zillesinler

Anlamaktan ötesi düşer bize/size

Bırakın bizi EŞKIYA bellesinler…”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof. Dr. Mehmet Kamanlı Arşivi

BİZ

06 Mayıs 2019 Pazartesi 00:04
SON YAZILAR