"Külliyeler Yeniden Kurulsun"

"Külliyeler Yeniden Kurulsun"
GELard Genel Başkanı Prof. Dr. Pamir: - "Şu anki çevreler anonim, şahsiyetli değil, şahsiyetli çevreler yapabiliriz. Külliyeleri de yeni merkezler olarak tanımlayabiliriz. İçerisinde farklı hizmetler yer alabilir, insana dayalı, insan ölçeğine uygun bir t

ANKARA (AA) - BURCU ÇALIK- Geleneklerimizi ve Geleceğimizi Araştırma, Tasarım ve Tanıtım Derneği (GELard) Genel Başkanı Prof. Dr. Haluk Pamir, külliyelerin ruhunun "ölümsüz" olduğunu belirterek, "Şu anki çevreler anonim, şahsiyetli değil, şahsiyetli çevreler yapabiliriz. Külliyeleri de yeni merkezler olarak tanımlayabiliriz. İçerisinde farklı hizmetler yer alabilir, insana dayalı, insan ölçeğine uygun bir teknoloji kullanarak." dedi.

Pamir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçmişte bulundukları şehrin simgesi haline gelen, vatandaşlara sosyal ve kültürel anlamda birçok hizmetin sunulduğu külliyelerin yeni şehir planlarında yer almasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Külliyelerin bugünün ihtiyaçları dikkate alınarak yeniden hayata geçirilebileceğini vurgulayan Pamir, okul öncesi eğitimden yaşlı bakımına, sağlıktan emniyet, güvenlik, kütüphane, sanat ve spora kadar hizmetlerin bütün olarak külliyeler üzerinden sunulabileceğini dile getirdi.

Pamir, bulundukları şehirleri düzenleyen yapılı çevreler olan külliyelerin, bir semtte yaşayanların bir araya gelmesini, hem kötü hem de iyi günlerinde hizmet almasını sağladığını ifade etti.

- "Mahalle, semt ve onun külliyesi gibi bir doku olması lazım"

Prof. Dr. Pamir, şehir planlarındaki kurgunun "kentsel tasarım" denilen, şehrin esas kimliğini verecek tasarımın ipuçlarını vermediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önce bir şehir mimarlığının yapılması, kentsel tasarımla mahalle, semt kimliklerinin kurulması gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir dokuya gitmemiz lazım. Şehir planlarında sırf yolları çizip, arazi kullanımını boyayarak geleceğe gidemeyiz. Şehir tasarımını öncelikle yapmalıyız. Mesela, 'Mahallemiz nasıl olmalı?', 'Semtlerimizin merkezi nasıl olmalı?' diye düşünüp bunu kurabilirsek, 'Bunların tasarımını yapalım' diye gidersek bu çok farklı olacaktır. Muhakkak mahalle, semt ve onun külliyesi, korusu, çayırı, bostanı gibi bir doku olmalı."

- "İnsana dayalı bir düşünce olması lazım"

Geçen 100 yıl içerisinde, toplumla mimari, kültürle mimari ve en sonunda da insanla mimari ilişkisini ön plana çıkaran yaklaşımlar oluştuğunu belirten Pamir, kişilerin yaş grubu ve cinsiyetlerine göre yapıları kullanım konusunda farklı ihtiyaçları olduğunu aktardı.

"Bizim medeniyetimiz aslında hep insana dönük kurulmuştur." diyen Pamir, geçmişte ev, konut alanları ve külliyelerin bütün insanların ihtiyaçları gözetilerek, hayatla nasıl huzurlu ve şefkatli bir zevk etkileşim olabileceği düşüncesiyle yapıldığına dikkati çekti.

Pamir, "İnsan boyutu bizim külliyelerimizde çok iyi işlenmeli. Cumhurbaşkanımız da 'Duyarsız, şahsiyetsiz, kimliksiz yapılar' diyor, işte o yapıların değişebilmesi için insana dayalı bir düşünce olması lazım." dedi.

Bu noktada ikinci bir konunun da teknoloji olduğunu vurgulayan Pamir, şehirlere bakıldığında, kullanılan basit betonarme veya kişiliksiz çelik-cam teknolojileri nedeniyle bu yapıların dünyanın herhangi bir şehrinde olabileceğine işaret etti.

- "Külliyelerin ruhu ölümsüz"

Binalarda tuğla, taş, ahşap gibi malzeme ve teknoloji kullanımının kimlikli yapıların oluşturulmasındaki önemine dikkati çeken Pamir, külliyelerin mimarisinin de bu şekilde oluşturularak insanlara hitap etmesi gerektiğini vurguladı.

Pamir, şunları kaydetti:

"Şehirlerde, birçok yerde imkanlar çıkıyor, birileri bir yeri boşaltıyor. İşte bu boşalan yerlerde kültürel mirasımızın önemli bir parçası olan çayırları, bostanları, koruları yapabiliriz ve bunların etrafında da külliyeleri kullanabiliriz. Şu an mesela benim mahallemdeki sağlık merkezi apayrı bir yerde, alışveriş için gittiğim yer bambaşka bir yerde. Aldığımız bütün hizmetler dağınık. Bunlar bir yerde olacak ve biz birçok kere mahalledeki tanıdıklarımızla, tanımadıklarımızla karşılaşabileceğiz."

Bunu mevcut çevrenin sağlamadığına dikkati çeken Pamir, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şu anki çevreler anonim, şahsiyetli değil, biz şahsiyetli çevreler yapabiliriz, külliyeleri de yeni merkezler olarak tanımlayabiliriz. İçerisinde farklı hizmetler yer alabilir, insana dayalı, insan ölçeğine uygun bir teknoloji kullanarak. Deneysel olmaktan kaçınmamalıyız çünkü sanılıyor ki külliyeler bir dönem kullanıldı, bunu tekrarlarsak eskiyle karşı karşıya kalacağız. Öyle değil, külliyelerin ruhu ölümsüz, külliyeler zamanı aşıyor."

Pamir, külliyelerin verdiği hizmetin, "vakıf" şeklindeki kuruluş mantığının, sadelik ve mimari estetiğinin, zamanı aşan bir anlayış olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'deki mimarların genel olarak deneysel çalışmalara girmediği tespitini yapan Pamir, deneysel yapılara, çevreyi gözeten "yeşil", insan sağlığını ön plana çıkaran "mavi" binalar ile deneysel teknoloji mimarilerini örnek gösterdi.

Mimari anlamda bu konuların üzerine yoğunlaşılması gerektiğini aktaran Pamir, çalışmalarda medeniyet bilinci içerisinde hareket edilmesinin önemine işaret etti.

- İstanbul'daki "siluet" tartışması

İstanbul'un silüetini bozan yapılara yönelik değerlendirmede bulunan Pamir, "Tarihi yarımadanın o ölümsüz, zamanı aşan silüetini bozmak çok kötü bir davranış. Bunun müeyyidesi nedir, nasıl uygulanır bilmiyorum ama bu olmalı. Sırf görüntü değil doku da bozuluyor." dedi.

Bunun mutlaka düzeltilmesi gerektiğini vurgulayan Pamir, külliyelerin, daha sonra inşa edilmiş yapılar arasında kaybolduğuna dikkati çekti. Pamir, bu konuda tedbirler alınması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bunların bir kısmının, silüeti ciddi bir şekilde değiştirecek olanlarının geriye döndürülmesi gerekiyor. Bir kısım şeyleri zorlayıcı tedbirlerle çözebiliriz ama bir kısmını da tasarımla çözebiliriz. Örneğin, dokuda, zeminde olanlar mahalle veya semt ölçeğinde yoğun doğa kullanımıyla ve enerjiye dayalı tasarımlarla çözülebilir. Kötü niyetle yapılmamış, özellikle eski davranışları cezalandırmak yerine yanlış olanların yerine yeniden tasarımla ortaya çıkabilecek iyi sonuçtan onların da yararlanabileceğine hem onları inandırmak hem de bu durumu gerçekleştirmek önemli olabilir. Tasarımın gücüne çok inanıyorum, tasarım birçok şeyi iyileştiriyor."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.