Kutlu Doğum Programı

Kutlu Doğum Programı
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3) - "Dinin sahibi Allah'tır ve kimse ona zarar veremez ama Müslümanlar kendi haysiyetlerini kendileri korumak zorundadır. Bunun için tüm Müslümanların birliğine, beraberliğine, dayanışmasına ihtiyacımız vardır. Mezhep fanatizmleri

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dinin sahibi Allah'tır ve kimse ona zarar veremez ama Müslümanlar kendi haysiyetlerini kendileri korumak zorundadır. Bunun için tüm Müslümanların birliğine, beraberliğine, dayanışmasına ihtiyacımız vardır. Mezhep fanatizmlerini dinlerinin önüne geçirenler oldukça beraberliğimizi temin edemeyiz. İnsanlığa da İslam'a da bir ihanet olan terörizmi kendi amaçları uğruna kullanmaya çalışanlar bulundukça dayanışma içinde olamayız." dedi.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen ''Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet'' temalı Kutlu Doğum Programı'nda yaptığı konuşmada, adeta üzeri küllenen, mahzun kalmış olan medeniyetin yeniden ayağa kaldırılarak, yeniden Müslümanlara ve tüm insanlığa ışık saçan bir sevgi, adalet, merhamet kaynağı haline getirilmesi gerektiğini söyledi.

İslam medeniyetinin yüzlerce yıl boyunca Ortadoğu'dan Asya'ya, Avrupa'ya kadar dünyanın dört bir yanında insanlığın maddi ve manevi ilerleyişinin lokomotifi olduğunu dile getiren Erdoğan, daha sonra medeniyetin boşalttığı her yerin görünüşte maddi bir devrimle ama esasında acıyla, sömürüyle, haksızlıkla doldurulduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Endülüs döneminin en parlak bilim, sanat, kültür merkezi geride adeta hiçbir iz bırakmamacasına asırlar önce yok edilmiştir. Şam, Halep, Bağdat, Kahire, Sana her biri İslam medeniyetinin örnek şehirleriydi. Şimdi hepsi de adeta kan ağlıyor. Varlık, yokluk mücadelesi veriyor. Semerkant, Buhara, Kazan, Kaşgar. Dünün bilim, irfan ve hikmet yuvaları olan bu şehirlerimizin parıltısı söneli çok oldu. İslam medeniyetinin maddi mirası, çok açık ve çok alçak bir oyunla her gün biraz daha örseleniyor, her gün biraz daha yok ediliyor. Medeniyet tarihimizin merkez şehirlerinden her şeye rağmen hala ayakta olan bir yer varsa o da İstanbul'dur. Bugün Müslümanların içinde bulunduğu durum, gerçekten çok can acıtıcıdır, çok can yakıcıdır. Müslümanlar bunu hak etmiyor. Dinin sahibi Allah'tır ve kimse ona zarar veremez ama Müslümanlar kendi haysiyetlerini kendileri korumak zorundadır. Bunun için tüm Müslümanların birliğine, beraberliğine, dayanışmasına ihtiyacımız vardır. Mezhep fanatizmlerini dinlerinin önüne geçirenler oldukça beraberliğimizi temin edemeyiz. İnsanlığa da İslam'a da bir ihanet olan terörizmi kendi amaçları uğruna kullanmaya çalışanlar bulundukça dayanışma içinde olamayız. Kur'an-ı Kerim'in ve Peygamber Efendimiz'in kesin olarak yasakladığı asabiye ırkçılık illetinden kurtulamayanların etkinliği sürdükçe dirliğimizi sağlayamayız. Halbuki önümüzde her türlü farklılığımızın, her türlü ayrılığımızın üstünde bizleri bir araya getirip sımsıkı saracak bir yol var. Allah'ın birliği ve ümmetin birliği, yani tevhid ve vahdet. Rabbim cümle ümmeti Muhammedi tevhid ve vahdet sancağı altında buluştursun diyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam aleminin birliği ve beraberliği için üzerilerine düşenleri yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini belirterek, hafta içinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'yle birlikte bazı adımlar attıklarını anlattı.

Dönem başkanlığının Türkiye'de olduğunu ve iki yıl süreyle bunu yürüteceklerini ifade eden Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dünyadaki tüm İslam ülkelerini ve nüfusları içinde önemli oranda Müslüman barındıran ülkeleri bir araya getirmesi bakımından çok önemli bir platform olduğunu kaydetti.

Teşkilatın, Müslümanların sorunlarının çözüm mercisi olma konusunda ciddi bir potansiyeli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Ancak şu ana kadar bu potansiyelin tam olarak kullanılmadığını ifade etmek durumundayım. Bugün Müslümanların çoğunlukta olduğu coğrafyalardaki istikrarsızlıkların, krizlerin ve terör olaylarının çözümü için kimlerin devrede olduğuna baktığımızda, maalesef bu teşkilatı göremiyoruz. Halbuki teşkilatın asli görevi bu olmalıdır. Biz İslam İşbirliği Teşkilatı'nı işte böyle bir yapı haline getirmek için çalıştık, çalışmayı da sürdüreceğiz. Bu ay başında Amerika'da, Maryland'da Türk Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi'nin açılışın Diyanet İşleri Başkanımızla birlikte geniş bir heyetle açtık. Tam teşekküllü bu merkezin içinde Müslümanların Amerika'daki en büyük ibadethanesi olan Osmanlı mimarisinde inşa edilmiş bir cami de yer alıyor. 65 dönümlük bir arazı içerisinde bir külliye. Bu merkezin açılışında Amerika'nın her yerinden, her ırktan, her kökenden, her kültürden Müslüman kardeşlerimiz geldi. Orada vahdetin somut bir örneğini gördük." değerlendirmesinde bulundu.

- "Öksüz, yetim kalan muhacirlerin yanı başında huzur içinde uyumak bize haramdır"

Müslümanların en büyük buluşma mekanları olan Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'nin özlenen birlik ve kardeşliğin hayata geçtiği yerler olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hac için, ibadet için bir araya gelen Müslümanlar, kendi meselelerini çözmek, insanlığın geleceğine ışık tutmak için, niçin bir araya gelemez? Neden? Oysa önümüzde Kur'an-ı Kerim gibi bir kaynağımız, Peygamber Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz gibi bir örneğimiz var. Artık mezhep, meşrep, köken farklarımızı bir kenara bırakarak, tevhide ve vahdete sarılma zamanıdır. Dinimizin sadece iyi ve kötü, doğru ve yanlış, helal ve haram konusundaki tavsiyelerine uymakla dahi İslam dünyasının ve onunla birlikte tüm insanlığın önünü açma imkanına sahibiz. Dünyada tek bir insan dahi zulüm görüyorsa bu çok büyük bir sayıdır ki şu anda sadece İslam dünyasında evet, yüz binlerce, milyonlarca insan, hatta yüz milyonlarca, zulüm altındadır. Yiyecek ekmek, içecek su bulamadığı için bir deri bir kemik kalıp hayata gözlerini yuman insanlarla aynı dünyada yaşadığımız her gün, bize haramdır. Eğitim imkanı bulamadığı için diğer her şeyi bir yana inancının gereklerini dahi öğrenemeyen, kardeşlerimizin bulunduğu bir dönemde boşa geçirdiğimiz her dakika, bize haramdır. Evladını kaybettiği için yüreği yanan anne babaların, tüm ailesini kaybettiği için öksüz, yetim kalan o muhacirlerin yanı başında huzur içinde uyumak, bize haramdır. Sorunlar büyük, sorumluluğumuz büyük, vebalimiz büyüktür."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri vesilesiyle yapılacak ibadetlerin, duaların birliği, beraberliği, dayanışmayı kardeşliği güçlendirmesini temenni ederek, içinde bulunulan kritik dönemde, ümmetin Türkiye'den çok büyük beklentileri, çok büyük talepleri olduğunu vurguladı.

Erdoğan, "Allah'tan bize bunları gerçekleştirebilmemiz, vatandaşlarımız ve İslam ümmetiyle birlikte tüm insanlığın huzuruna, güvenine, refaha kavuşması için üzerimize düşenleri yapacak güç ve kuvvet vermesini diliyorum. Bu düşüncelerle bir kez daha Peygamber Efendimizin veladetinin yıl dönümünün hepimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. 'Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed.' Rabbim hepimizi mahşer gününde, Peygamber Efendimiz'in liva-ul hamd ismiyle müsemma sancağı altında buluştursun diye dua ediyorum. Diyanet İşleri Başkanlığımıza bu güzel kutlu doğum programını tertip ettikleri için teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.