Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. yılı

Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. yılı
Başbakan Davutoğlu: (2)- "Biz her zaman savaş hukukuna riayet etmiş bir milletiz. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Barış zamanlarında nezaketi gözetmek kolaydır. Esas olan çatışmanın, savaşın olduğu yerde varlığınıza kastedenlere karşı alicenap davra

İSTANBUL (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz her zaman savaş hukukuna riayet etmiş bir milletiz. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Barış zamanlarında nezaketi gözetmek kolaydır. Esas olan çatışmanın, savaşın olduğu yerde varlığınıza kastedenlere karşı alicenap davranabilmektir." dedi.

Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. yılı dolayısıyla düzenlenen anma programında Davutoğlu, 1916'da çok önemli bir olay yaşandığını, bunun, sınırların çizildiği, şehirlerin bölündüğü, köylerin, aşiretlerin ve kardeşin kardeşten ayrıldığı Sykes-Picot Anlaşması olduğunu anlattı.

Kut'ül Amare'de yenilenlerin, kapıların arkasında başka başka hesapların içine girdiklerini belirten Davutoğlu, "Sykes-Picot'da 'Osmanlı'yı nasıl parçalarız? Kadim halkları birbirine nasıl düşürürüz?' diye çalışma yürüttüler. O birleştirici ruhu, Alparslan'dan, Selahaddin Eyyubi'den, Sultan Selim'den beri gelen o birleştirici ruhu nasıl yok ederiz diye planlar yaptılar. Hakla, hakikatle ilgisi olmayan hesaplarla şehirleri, nehirleri,vadileri, dağları ve en önemlisi insanları birbirinden ayırdılar. Haritaya baktığımızda, o haritayı ortaya çıkaran zihniyetin kastını çok net görürsünüz. O kasıt, Anadolu'yu Mezopotamya'dan koparmaktı. O kasıt Dicle'yi, Fırat'ı, Sakarya'dan ayırmaktı. O kasıt, Mezopotamya'daki ruhu Rumeli'deki ruhtan, Kafkasya'daki ruhtan uzaklaştırmaktı" diye konuştu.

Bu anlaşmanın sıradan bir anlaşma olmadığını, parçalayan, kardeşi kardeşten ayıran bir anlaşma olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Biz 100 yıl sonra, şimdi geriye dönüp baktığımız vakit açıkça görüyoruz. Bundan sonra 100 yıl önceki tarih, 100 yıllık birikimle söylüyorum. Ya Kut'ül Amare kazanacak ya Sykes-Picot kazanacak. Biz, aziz şehitlerimizin huzurunda 100 yıl sonra diyoruz ki Kut'ül Amare ruhu mutlaka ve kıyamete kadar kazanacak, Sykes-Picot ise mutlaka hezimete uğratılacak." dedi.

- "Kut'ül Amare sadece bir muharebenin adı değildir"

Davutoğlu, ya tevhid ruhuyla hareket edenlerin kazanacağını ya da kardeşi kardeşten ayıranların kazanacağını dile getirerek, Kut'ül Amare'nin sadece bir muharebenin adı olmadığını, sömürü ve işgale karşı tevhid ruhuyla ortaya koyulan bir savunmanın adı olduğunu söyledi.

"Kut'ül Amare tıpkı Çanakkale gibi, dili, etnik kimliği, memleketleri farklı olan binlerce kahramanın vatan ve istiklal uğruna cesurca mücadele ettikleri ve destan yazdıkları bir zaferin adıdır." diyen Başbakan Davutoğlu, İngiliz tarihçi James Morris'in, Kut'ül Amare'nin kaybına ilişkin "Kut'ül Amare, Britanya askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimdir" şeklindeki ifadelerini anımsattı.

Kut'ül Amare'nin istiklal uğruna aylarca süren bir mücadelenin neticesinde 29 Nisan 1916'da 13 binden fazla işgalci askerin esir alındığı kutlu bir zaferin adı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Kut'ül Amare'ye uzanan süreçte de bizatihi Kut'ül Amare'de her biri bir destana tekabül eden kahramanlık sahneleri yaşanmıştır. İşte onlardan birisi 22 Kasım 1915'te General Townshend kumandasındaki İngiliz birlikleri Dicle'nin sol sahili üzerinden taarruza geçtiler ve kanlı bir muharebe ve büyük bir çöl savaşı yaşandı. Selman-ı Pak Muharebesi yaşandı. Biz bu muharebede düşmanla boğaz boğaza, süngü süngüye kahramanca çarpıştık. O zaman albay olan Halil Kut Paşa'nın öngörüleri sayesinde Irak cephesinde ilk zafer elde edilmiş oldu ve Selman-ı Pak Muharebesi'yle Bağdat, İngiliz işgali tehlikesinden kurtuldu. Sonrasında yaşanan Felahiye Muharebeleri ve Sabis harekatında da düşman kuvvetleri büyük kayıplar verdi. Türk askerinin bu kahramanca mücadelesi Kut'ül Amare zaferinin ayak sesleri oldu. Halil Kut Paşa, Kut'ül Amare'de İngilizlere uygulanan muhasaranın kaldırılması karşılığında kendisine teklif edilen 1 milyon İngiliz sterlinini elinin tersiyle itmiştir. Ecdadımız yıllarca süren mücadelesini mutlak zaferle sonuçlandırmış ve Halil Kut Paşa'nın ifadesiyle 'Türk sebatı, İngiliz inadını kırmıştır'. Nihayet 29 Nisan 1916'da Irak Cephesi'nde Kut'ül Amare'de muhasara altına alınan İngiliz birlikleri ordumuza teslim olmuşlardır. Ecdadımız orada sadece askeri bir başarı değil aynı zamanda insanlık, fazilet nişanelerini de ortaya koymuştur. Ecdadımızın fazileti öyle bir boyuttadır ki İngiliz kuvvetlerini kumanda eden General Townshend, Halil Kut Paşa ve askerlerinden bahsederken, 'Türkler iyi asker ve necip insanlardır' demiştir.

Düşmanının bile necip dediği bir millete ait olmak büyük şereftir. Zafer sonrasında General Townshend, Halil Paşa'ya kılıcını ve iki tabancasını teslim eder. Halil Paşa, silahları tekrar generale uzatarak, 'Bu silahlar bundan sonra da sahibine aittir' der. Generalin gözleri yaşarır. Bunun karşısında Halil Paşa, generale cesaret verici sözler söyler ve onun bir harp esiri olmadığını belirtir. Hatıratında bu olayı anlatırken ilaveten der ki 'Dize gelmiş düşmandan intikam almak bize yakışmaz'. Biz her zaman savaş hukukuna riayet etmiş bir milletiz. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Barış zamanlarında nezaketi gözetmek kolaydır. Esas olan çatışmanın, savaşın olduğu yerde varlığınıza kastedenlere karşı alicenap davranabilmektir. Savaş şartlarında sergilediğimiz nezih tavırlar bugün dahi insanlık için örnek alınacak tavırlardır. Dün savaş şartlarında esirlere nasıl insanca davrandıysak, bugün de din, dil, etnik kimlik, mezhep farkı gözetmeden, savaş ve ölümden kaçan tüm mazlumlara öyle davranıyoruz, onlara kucak açıyoruz. Millet olarak savaşta da barışta da birlik içerisinde, biz olmanın bunun da ötesinde insanca davranmanın örneğini sergiliyoruz. Çünkü bizi yüz yıllarca bu coğrafyanın manevi ve kültürel zenginlikle yoğrulan medeniyet hamuru birbirimize bağlamıştır. Çünkü bizi aynı bayrak ve istiklal uğruna canlarını feda eden şehitlerimiz birbirimize bağlıyor. Geçmişten bu güne bütün meselelerimizi bu ortak tarihdaşlık şuuruyla, bu ortak medeniyet bilinciyle çözeceğiz. Çünkü bizim sadece geçmişimiz değil kaderimiz de geleceğimiz de ortaktır, birdir. Bu coğrafyanın asli kimliği budur. Bu ülkenin, bu milletin hakiki fotoğrafı budur."

Kut'ül Amare zaferini armağan eden başta Halil Kut Paşa olmak üzere, Nurettin Paşa'yı, Ali İhsan Paşa'yı ve tüm komutanları, Mehmetçikleri minnet, şükran ve rahmetle yadettiğini ifade eden Ahmet Davutoğlu, "Bu vesileyle Kurtuluş Savaşı'nın tüm cephelerinde bu vatan için şehadet şerbeti içen tüm şehitlere de rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Allah kabirlerini pürnur eylesin, mekanlarını cennet eylesin" dedi.

Başbakan Davutoğlu, anma töreninde emeği geçenlere, tüm yetkililere ve sanatçılara teşekkür ederek, sözlerini, "Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin. Kut'ül Amare'yi kıyamete kadar unutmayanlardan, Sykes-Picot'u ise en kısa zamanda tarihin çöplüğüne atanlardan eylesin. Ortadoğu halklarının kardeşliği, birliği ve beraberliği için Kut'ül Amare bayramımız kutlu olsun. Tekrar tekrar şehitlerimize rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun" diye tamamladı.

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.