Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya Soruları Yanıtladı: (3)

Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya Soruları Yanıtladı: (3)
"Kredi büyümesine KGF'nin sağlayacağı katkı, hepsinin yeni kredi olduğunu varsayarsak, 5 puan ve üzerinde gerçekleşebilir. Önümüzdeki dönemde bu talep bir miktar yavaşlayacaktır. Çünkü başlangıçta yoğun bir kredi kullanımı gözlemledik."-"KGF'nin yoğun kul

İSTANBUL (AA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, "Kredi büyümesine Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) sağlayacağı katkı, hepsinin yeni kredi olduğunu varsayarsak, 5 puan ve üzerinde gerçekleşebilir. Önümüzdeki dönemde bu talep bir miktar yavaşlayacaktır. Çünkü başlangıçta yoğun bir kredi kullanımı gözlemledik." dedi.

Çetinkaya, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nun açıklandığı toplantıda, ekonomistler ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Son dönemde kredi faizleri ile mevduat faizleri arasındaki farkın oldukça daraldığı ve bunun finansal istikrar açısından bir risk oluşturup oluşturmadığı ile para politikasının aktarım mekanizması ile ilgili burada KGF’nin etkisinin olduğunu düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine Çetinkaya, finansal aktarım mekanizmasının Türkiye'de oldukça güçlü çalıştığını söyledi.

Çetinkaya, bu anlamda para politikası kararlarının da normal, para politikası çerçevesi teorik olarak beklenen gecikme de dikkate alınarak, piyasa faizleri üzerinde etkili olduğunu kaydetti.

KGF kanalı ve diğer teşviklerle oluşan etkinin burada bir miktar yavaşlama oluşturmuş olabileceğine işaret eden Çetinkaya, "Ancak KGF belli bir dönem için, yoğun bir kredi kullanımı, bir paket kullanım şeklinde gerçekleşiyor. Bunun zaman içerisinde normalize olmasını bekleriz. KGF'nin yoğun kullanımının bir miktar dolaylı olarak mevduat faizleri üzerinde de yukarı yönlü etkisini gördük. Para politikasının aktarım mekanizmasını o anlamda orta vadede önemli ölçüde etkilemeyecek unsurlardır. Bir süre sonra para politikası aktarım mekanizması bu etkilerle de birleşerek normalize olacaktır." dedi.

Çetinkaya, kendilerinin ocak ayında adımlarını atarken özellikle hedefe odaklı bir sıkılaştırma gerçekleştirdiklerini ve diğer faizlerde sınırlı bir artış öngördüklerini, bunun da gerçekleştiğini anımsattı.

Parasal sıkılaştırmanın devam ettiğini vurgulayan Çetinkaya, KGF'den gelen etkinin bunu bir miktar yavaşlatsa da gelecek dönemde sıkılaştırmanın etkisinin net olarak görüleceğinin altını çizdi.

-"Rezervlerimizin yeterli olduğunu düşünüyoruz”

Murat Çetinkaya, döviz rezervlerinde belirgin düşüşler olduğunun hatırlatılması ve gelecek dönemde nasıl bir seyir izleneceğinin sorulması üzerine, brüt rezervlerde dönemsel olarak dalgalanmaların normal olduğunu söyledi.

Burada çoğunlukta döviz kurunun etkisi olduğunu belirten Çetinkaya, ancak net rezervlerde geçen yıla göre önemli bir değişim olmadığını, hatta net rezervlerde artış bulunduğunu vurguladı.

Çetinkaya, swap ihalelerinin geçici etkisi de dikkate alındığında net rezervlerin artış trendinde olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim rezerv stratejimizi geçen yıldan beri net biçimde bahsettik. Rezervlerimizin yeterli olduğunu düşünüyoruz ancak güçlendirilmesi noktasında da adımlar atıyoruz. Geçtiğimiz yıl 28 Nisan 2016'dan bu yana piyasada doğrudan döviz satışı gerçekleştirmedik. Net rezervlerimiz düzenli olarak arttı. Son dönemde olan husus sadece ihracat reeskont kredilerinde mayıs ayı sonuna kadar sağladığımız ihracatçılara TL cinsinden geri ödeme imkanının buradaki rezerv biriktirmeyi bir süre yavaşlatmış olmasıdır. Bugün itibariyle bu imkânı uzatmayı düşünmüyoruz. Yani Haziran ayından itibaren net rezervlerimiz yine aylık, yaklaşık bu sene için beklentimiz muhafazakâr bir senaryoda, 1,5 milyar dolar olabilir. Her ay katkıyı net rezervlere buradan almaya devam ediyor olacağız."

-"KGF'de herhangi bir risk görmüyoruz"

TCMB Başkanı Çetinkaya, büyüme ve çıktı açığı ile ilgili, "Alınan tedbir ve teşviklerin bu sene için etkisini hesaplıyoruz. Kredi kanalından büyümeye gelen bir etki var." dedi.

Burada bu tedbir ve teşviklerin, özellikle KGF'de sağlanan desteğin, KOBİ'lerin krediye erişimini ve finansman koşullarını kolaylaştırdığını gördüklerini belirten Çetinkaya, bunun da büyüme cephesinde aşağı yönlü riskleri ve kırılganlıkları sınırlayacak bir unsur olduğunu dile getirdi.

Çetinkaya, etkilerini gözlemledikçe hem büyüme hem de çıktı açığı üzerindeki projeksiyonlarını buna göre tekrar gözden geçiriyor olacaklarını ifade etti.

Buradaki ve büyümedeki ivmelenmeye bu yıl için ihracat kanalından daha fazla katkı beklediklerini vurgulayan Çetinkaya, "Yatırımların bir miktar artış yönde hareket etmesini bekliyoruz. Yapısal reformların katkısı her zaman için önemli, onu kesinlikle dışlayamayız. Bu anlamda tedbir ve teşvikler, dönemsel, ekonomideki aşağı yönlü riskleri sınırlama amaçlı tedbirlerdir ve geçicidir. Burada kalıcı bir büyümeyi sağlayacak unsurlar önemli ölçüde yapısal faktörlerle bağlantılıdır ve bunların hızlı bir biçimde uygulanmaya devam edeceğini umuyoruz." diye konuştu.

Çetinkaya, "KGF kapsamında verilen krediler sayesinde kredi büyüme hızları uzun zamandır görülmemiş seviyelere ulaştı. Büyüme ile ilgili bu kanalda önemli bir katkı bekliyor musunuz?" sorusuna ilişkin, kur etkisinin 2016 yılı sonunda güçlenmeye başladığını anımsattı.

Kur etkisinden arındırıldığına kredi büyümesinin yüzde 15 seviyelerini aşmış gibi göründüğünü aktaran Çetinkaya, burada kompozisyonun önemli olduğunu ifade etti.

Çetinkaya, TL, firma ve bireysel kredi büyümelerinin güçlü olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"TL firma kredisi yüzde 25'ler seviyesinde. Döviz kurundaki dalgalanmalarla birlikte yabancı para cinsinden firma kredilerinde duraksama görmüştük. Son dönemde alınan tedbirler, maliyet, teminat ve vade konularında bir iyileşme sağlamış oldu. Kredi büyümesine KGF'nin sağlayacağı katkı, hepsinin yeni kredi olduğunu varsayarsak, 5 puan ve üzerinde gerçekleşebilir. Önümüzdeki dönemde bu talep bir miktar yavaşlayacaktır. Çünkü başlangıçta yoğun bir kredi kullanımı gözlemledik. Para politikasının gecikmeli etkileri bu arada tüketici kredileri üzerinde hissedilecektir. Temel olarak kredi büyümesinde finansal istikrar açısından geçtiğimiz yıllarda yaptığımız iletişim de dikkate alındığında biz KGF'de herhangi bir risk görmüyoruz.

Şu anlamda; toplam kredi büyümesi bir miktar artış gösterebilir. Ancak kompozisyon ağırlıklı olarak ticari kredi kanalında gerçekleştiği için, KOBİ segmentini de desteklediğini düşündüğümüzde, kredi büyümesine dair geçtiğimiz yıllarda yaptığımız iletişimin iki unsuru olan kredi büyümesinin bir yandan finansal derinleşmeyi desteklerken, bir yandan finansal istikrarla da uyumlu olması beklentimizi gerçekleştireceğini düşünüyoruz. O anlamda burada herhangi bir risk unsuru görmüyoruz."

-"Kredilerin hızlanması herhangi bir koordinasyon sorununa işaret etmiyor"

Murat Çetinkaya, kredi artış hızının kendileri için bir sınırının olup olmadığın sorulmasına ilişkin, "Kredi artışı ile ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda yaptığımız iletişim aslında bir hedef değil, temel olarak finansal istikrar ve finansal derinleşmeyi dikkate alan bir kredi büyümesi bakışımızı kamuoyu ile paylaşmamızdı." dedi.

Yüzde 15 kredi büyümesini o dönem için paylaştıklarını anımsatan Çetinkaya, çünkü öncesinde toplam kredi büyüme hızının oldukça arttığını hatırlattı.

Çetinkaya, bankacılık sektörünün kredi kompozisyonunda çok hızlı bir biçimde tüketici kredileri lehine bir artış gösterdiğini, bunun da cari açıkla bağlantısını ithal mallarla tüketim talebi kanalı başta olmak üzere analiz ettiklerini dile getirdi.

Bu analizleri düzenli bir şekilde yaptıklarını vurgulayan Çetinkaya, "KGF ve diğer kanallardan gelen büyüme etkisinin hali hazırda gördüğümüz resimde bu anlamda finansal istikrar açısından ve bizim beklentilerimizle uyumlu olduğunu ve bir risk teşkil etmediğini düşünüyoruz." diye konuştu.

Çetinkaya, burada kredi genişlemesi ve kullanımlarının analizlerini gelecek dönemde biraz daha detaylı yapabileceklerine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Çünkü yakın zamanda kullanımlar gerçekleşti ve hala da devam ediyor. Önümüzdeki bir iki ay bunun hız keserek de olsa devam etmesini bekliyoruz. Burada bakacağımız temel unsur; kredi kullanımlarının amaçları ve bu kredilerin genel dağılımı olacak. Oradan hem büyümeye gelebilecek katkıyı, hem de finansal istikrarla ilgili değerlendirmelerimize olası etkilerini daha net görmüş oluruz ve kamuoyu ile paylaşırız. Bu yönüyle önümüzdeki dönemde daha net bir tablo vermemiz mümkün olabilir. Para politikası sıkılaşırken, kredinin kalanı ne olursa olsun, ister KGF ister bankaların genel risk iştahı, bu kredilerin hızlanması herhangi bir koordinasyon sorununa işaret etmiyor.

Çünkü 2016 yılının son çeyreğinden itibaren çok koordineli bir politika çerçevesi uygulanıyor. TCMB olarak enflasyonla mücadele ederken, maliyet kanalına odaklanıyoruz. Makro ihtiyati tedbirler ve KGF gibi destekleyici tedbirler de kredi kanalının sağlıklı işlemesine katkı sağlıyor. Buradan da iktisadi faaliyete dair aşağı yönlü risklerin önemli ölçüde azaldığını gördük. Bu noktadan sonra biz artık önümüze bakıyoruz. Yani TCMB'nin odağı zaten enflasyonla mücadele. Bu kanallardan gelecek herhangi bir unsur olursa değerlendirir, para politikasına etkileri söz konusu olursa gereken tepkiyi vermiş oluruz."

TCMB Başkanı Çetinkaya, TCMB'nin reel sektör şirketlerinin döviz pozisyonu ile ilgili çalışmasına yönelik bir soru üzerine, reel sektörle ilgili çalışmalarında öncelikle bir sistemik risk veri takip sistemini oluşturdukları bilgisini verdi.

Bununla ilgili ilk verilerin toplanmaya başladığını aktaran Çetinkaya, böylelikle daha iyi bir gözetim imkanı, kurumsal firmaların döviz cinsinden borçlanmalarını, bilançolarında taşıdıkları riskleri ve bu riskleri hangi araçlarla, doğal ve finansal hedgeler başta olmak üzere hangi araçla yönettiklerini anlamaya çalıştıklarının altını çizdi.

Çetinkaya, bunun çalışmalarının ilk adımı olduğunu belirterek, "Değerlendirmeler sonrasında eğer düzenlemede daha iyi bir risk yönetimi çerçevesi için teşvikler, düzenlemeye dair bazı unsurlar ön plana çıkarsa onu da önümüzdeki aylarda gündemimize alıyor olacağız. Farklı ülke örnekleri de var bu konuda. O anlamda biz en iyi pratiklere de bakarak, ülkemizdeki kurumsal firma kesimindeki olası risklerin daha iyi yönetilmesi için sağlanabilecek katkıları da düşünerek burada gerekli adımları atıyor olacağız. Bu işin takip kısmı TCMB'nin sorumluluğunda olmakla birlikte, sorunuzun esas cevabını önümüzdeki günlerde Finansal İstikrar Komitesi burada yapılacak değerlendirmeler ve varsa alınacak kararlar belirliyor olacak." ifadelerini kullandı.

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.