Montessori mucizesi

Montessori mucizesi
Sorduğunuz sorulara farklı açıdan yaklaşılmış bir yanıt alacağınız, özgür ve özgün düşünen, ayakları üzerinde durabilen, çevreci bir dünya insanı istiyorsanız, yapmanız gereken onları Montessori eğitim metodu ile yetiştirmek

Çiğdem Kurut'un röportajı

Sorduğunuz sorulara farklı açıdan yaklaşılmış bir yanıt alacağınız, özgür ve özgün düşünen, ayakları üzerinde durabilen, çevreci bir dünya insanı istiyorsanız, yapmanız gereken onları Montessori eğitim metodu ile yetiştirmek. Google'ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page'i yetiştiren, Atatürk'ün özellikle işaret ettiği eğitim sistemi, kimilerine göre çocukların tüm yaşamına pozitif etki yaratan sihirli bir değnek. Bu sistemi resmi olarak ilk kez üniversite anaokullarında hayata geçiren uygulama anaokullarından biri Selçuk Üniversitesi İhsan Doğramacı Uygulama Anaokulu. Bu sistemi ve nasıl uygulandığını Anaokulu Yöneticisi Öğr. Gör. Dr. Figen Güleş anlattı.

Montessori Eğitim Metodu nasıl ortaya çıkmış?

Bu eğitim metodu, Maria Montessori isimli İtalyan bir tıp doktoru tarafından geliştirilmiş. Aslında ilk başta özel çocuklarla başlamış bu eğitim. Fakat sonra o dönemde engelli çocuklarda yaptığı değişiklik o kadar fark edilmiş ki; dünyanın her yerinden akın akın bu çocukları görmeye, bu eğitimi tanımaya gelenler olmuş.  O noktada Montessori şunu düşünmüş; “Eğer engelli çocukların eğitiminde böyle bir değişiklik yaptıysa normal çocuklarda bu eğitimin etkisi nasıl olur?” İlk defa 1900’lü yıllarda Roma’da çalışan ailelerin çocuklarına yönelik çalışma başlamış. Oradan dünyanın her yerine yayılmış. Kendisi bizzat uğraşmış. Eğitimler vermiş ve zamanının en iyi bilim insanları ile çalışmış. Materyaller geliştirmiş. Amerika’da, Avrupa’da özellikle Hollanda’da, İtalya’da ve Almanya’da çok fazla kullanılıyor. Özellikle Hindistan’da bu metodu çok güzel uygulayan okullar var.

dsc_7308.jpg

Bu sistemle Türkiye’nin tanışması ne zaman?

Atatürk’ün söylediği sözler içerisinde bazı eğitimcileri işaret ettiği cümleler var.  Bunlardan birisi de Maria Montessori. “O eğitimcinin eğitim sistemi Türkiye’de uygulanmalı” diye. Biz uygulamalara başladıktan sonra Atatürk’ün de işaret ettiği bir eğitimi Türkiye’de gecikmeli de olsa uygulamaktan dolayı ayrıca mutlu olduk. Türkiye’de de önceleri kullanılan bir eğitim. Ama günümüze kadar bu daha çok özel anaokullarının tekelinde yapılmış.

Resmi olarak ilk siz mi uyguladınız?

 Bizde ilk olarak yeni öğretim metotlarının ve materyallerinin kullanımına ilişkin bir proje ile başladı. Gazi Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi’yle eş zamanlı olarak. Proje ile 2006 yılında Montessori materyalleri yurt dışından gelmişti. Ama bu materyalleri eğitimde nasıl kullanacağımızı bilmiyorduk. Bir arayışa girdik. Almanya’da bu uygulamaları yapıp dönen eğitmenlerle irtibata geçtik. Bu konuda özellikle Montessori eğitmeni olan Emel Çakıroğlu Wilbrandt’a teşekkür ederiz. Eğitimin her safhasında ve sınıf düzeni sağlamada dahi daima bizimleydi. Eğitimlerini aldık. Sürekliliği sağladık. Resmi düzeyde Selçuk Üniversitesi’nde ve Gazi Üniversitesi’nde 2007 yılından itibaren başlayan bu metodu daha sonra Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi kendi uygulama okullarında hayata geçirdi.  Bu Üniversitelerin Çocuk Gelişimi bölümü öğrencilerine de lisans ve lisans üstü düzeyde ders olarak bu ders programa konuldu.

Tüm öğrencilere aynı sistemi mi uyguluyorsunuz?

Anaokulumuz içinde hem Milli Eğitim Programını uygulayan sınıflarımız hem de Montessori sınıfları var. Bu eğitimi uygulayan bir merkez gibi olduk. Bu eğitim ile ilgili lisans ve lisansüstü çalışmaları okulumuzda yapan akademisyenler olmakta ve halen devam eden çalışmalar var.

 Yapılan araştırmalarda iki ayrı sınıf arasında ne gibi farklılıklar ortaya çıktı?

Şimdiye kadar yapılan araştırmalar neredeyse tamamen Montessori Eğitimi’nin lehine sonuçlandı. Bir faklılıkla da sonuçlanmayabilirdi. Bizler bilimsel tüm sonuçlara açığız. Mesela en son çalışmayı Ankara Üniversitesi yaptı. Geniş kapsamlı bir araştırma oldu. Tüm gelişim alanlarını test ettiler. Psiko-motor, dil, bilişsel, sosyal, fiziksel. Bunların içinde tüm gelişim alanlarında Montessori eğitimi alan çocuklar Milli Eğitim programına göre eğitim alan çocuklara göre gelişimleri daha yeterli çıktı. Bu araştırma bu alanda okulumuzda yapılan çalışmaları da destekler bir niteliktedir. Özellikle dil gelişimi açısından çocukların ciddi fark yaratmaları bizleri çok etkiledi.

Montessori Eğitimi’nin bir felsefe olduğunu söyleyebilir miyiz? Tüm okullarda bu felsefeyle hareket etmek mümkün değil mi?

 Şu andaki eğitim programımızın içinde buram buram Montessori Metodu var aslında. Fakat öğretmenler bir boşluğa düştüler. Eğitimini almadıkları için tam beklenilen sonuca ulaşamıyoruz maalesef. Çocukların daha çok bireysel çalışmalara yönlendirilmesi ya da çocuğun hayata hazırlanması. İyi ama şimdiye kadar hep beraber şarkılar söyleten, oyunlar oynatan öğretmen modelini birden bu uygulamaya geçirmek gerçekten zor. Yürütücülüğünü Selçuk Üniversitesi İhsan Doğramacı Uygulama Anaokulu’nun yaptığı bir AB projesi ile 70’e yakın Konya’daki okul öncesi öğretmenimize bu eğitimi verdik. Amacımız yaygınlaşması ve farkındalık yaratmaktı. Şu anda da bu amaçla yaptığımız her türlü girişimi maddi ve manevi olarak destekleyen sayın rektörümüz Prof.Dr. Hakkı Gökbel’e şahsım ve özellikle de çocuklarımız adına teşekkürü bir borç bilirim. Her bir öğretmen gittiği yerde imkanları dahilinde bunu uygulamalarına taşıdı. Montessori bir felsefe evet.  Felsefede şu var. Çocuğu yapmak istemediği bir şeyi yaptırma konusunda zorlamamak, ilgi duyduğu, sevdiği alan konusunda yönlendirmek. Gerçek hayata hazırlayıcı birey yetiştirmek. Kısaca “Çocuğa saygı”.

Bu sınıflara alacağınız öğrencileri nasıl seçiyorsunuz

Bazen aileler araştırıp geliyor ve bizden bu sınıfı talep ediyor. Uygulama anaokulu olduğumuz ve çocukları 6 aylıktan itibaren aldığımız için bize uzun süre (4, 5 yıl )gelen çocuklar var. Sistem içerisinde bazen öğretmenlerin çocukla ilgili gözlemleri sonucu tespitleri oluyor. Montessori sınıfı çocuğu şunu ifade ediyor. Bireysel veya küçük grup çalışmalardan hoşlanan. Bazı çocuklar matematiğe, dile, coğrafyaya özellikle ilgi duyuyor. Toplu grup eğitimlerinde öğretmenler genellikle bu tarz ilgileri olan çocukları gözden kaçırıyor. Ama Montessori eğitiminde bu çocuklar fark edilip, yönlendirilebiliniyor. Aslında bu eğitim her çocuğa uygun ama bazen veliye uymayabiliyor. O sınıfta oyuncak yok.  Her şey gerçek ve doğal..Bu velilere farklı gelebiliyor. Montessori eğitimi dikkat ve konsantrasyon eğitimi aynı zamanda. Sihirli bir değnek mi? Bakış açınıza göre değişir. Bana göre sihirli bir değnek. O sınıfa giren bir çocuğun en az 2, 3 yıl bu eğitimi alması lazım. Tüm materyallerin, çalışmaların derinlemesine kombinasyonları ve ileriki dönem çalışmaları var. Bir yıl içerisinde 2, 3 yılı kat eden çocuklar da var. Sınıflar 3-6 yaş karma sınıflar. Yaşlar arasında da değişiklikler var. Aynı yaş grubunda dört rakamlı toplama yapanlar var ama 10’a kadar rakamları tanımayan da. Sistemin bir çocuğu bir yere yetiştirme kaygısı yok. Eğitimde hızla ilerleyen çocuğa da dur demiyor. O materyaller ,o sınıf düzeni ve o öğretmen, o çocuklar  için var. Bir çocuk için bile olsa öğretmen onu o çocukla çalışıyor. İlgi duymayan çocuğa kesinlikle zorlama yapılmıyor. Çocuk aylarca aynı çalışmayı da yapabiliyor. Yeter artık demiyoruz. Çocuk içsel doyumunu sağlayana kadar. Ne zaman ki o duygusal olarak tamam dedi, bir daha dönüp bakmıyor. Her materyalden bir adet mevcut sınıfta. Diğer çocuk da o çalışmayı yapmak istiyorsa onu beklemesi gerekli. İzlemek istiyorsa da izin almalı Lisans üstü eğitimini Montessori eğitimi üzerine yapan veya yapmış, bu eğitimi almış öğretmenlerle çalışıyoruz.Bu kurumumuz için bir avantaj.Bu eğitmenler halen bu konu ile ilgili kendilerini geliştirme çabası içindeler. Okul öncesinde Türkiye’de henüz yavaş ilerliyor bu metod. Ama ilköğretimi yok diye de bu uygulamadan geri kalmamalıyız. İstanbul’da TÜRGEV’e bağlı Palet Montessori Okulu açıldı. Bu Montessori eğitiminin okul öncesinden ileri ki yıllara taşınması açısından umut verici. Bu suya düşen bir damla gibi. Halkalar yayılıyor. Biz ilk başladığımızda bu alanda ne kadar zorlanmıştık. Bilgiye,görsele,materyale ulaşamıyorduk..Şimdi işler biraz daha kolaylaştı diyebilirim  

Montessori çocukları nasıl bir yetişkin oluyor?

Şimdi değerler eğitimi okul öncesi eğitimde son derece önemli bir kavram. Montessori eğitimi ile o kadar örtüşüyor ki. Montessori eğitiminin en temel hedeflerinden biri de dünya vatandaşı çocuk yetiştirmek. Barışcıl, dünyayı, ülkesini seven. Montessori çocukları inanılmaz çevrecidir. Dünyada farklı fikirler sunanlara bakıldığında Montessori öğrencileri olanları görebilirsiniz. Google’ın kurucuları gibi. Bunu da açıklamışlardır. Bu eğitimde beni en çok etkileyen çocuğa saygı. Kaynaştırma eğitimine de çok uygun. İlk ve orta öğretim düzeyinde eğitimleri var. Türkiye’de de Hepsinde bu eğitim metodu olmalı. Amsterdam’da 4 tane Montessori eğitimi uygulayan orta öğretim kurumu var. İsterim ki zamanla Konya’da ve tüm Türkiye’de yaygınlaşsın ve çocuklarımız bu eğitimden faydalanabilsinler. 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.