Muzaffer Kırmacı

Muzaffer Kırmacı

MÜSLÜMANLARIN ÇEKTİKLERİ KADERLERİ MİDİR?

MÜSLÜMANLARIN ÇEKTİKLERİ KADERLERİ MİDİR?

Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Birisi “Allahu ekber” diyerek bomba atıyor, ölenler de şehit olacağını düşünerek “Allahu ekber” diyerek ölüyor. Kardeşin kanı, kardeşe haramken hangi fetva kardeşi kardeşe kırdırıyor? Hangi akılla kardeşe bomba atıyor?

En son yaşadıklarımız bundan farklı değildi. Tankın önüne yatan da bu vatanın evladı, tankı insanların üzerine süren de. İnsanları tarayana sorarsan o da Müslüman. Vatanı sevmekten gayri suçu olmayıp göğsünü mermilere siper eden gariban da Müslüman. Biri “Hocaefendi” dedikleri şahsı “Mehdi” olarak kabul ediyor. Onun verdiği emirleri yerine getirmeyi belki de ibadet sayıyor. Hoca efendiye inanmayanlar belki de onun gözünde Müslüman bile değildir. İnsanların beynine izinsiz olarak girmişler, kaçak olarak karargah kurmuşlar. İnsanlar da bu gelişmeleri sinema filmi izler gibi izlemişler.

Cemaat ve tarikatler topluma yön veren, toparlayan, dizayn eden bir nevi sivil toplum kuruluşlarıdır. Varlık amaçları kardeşliği pekiştirmek, islamı daha anlamlı yaşanır hale getirmektir. Sayısal çokluktan ziyade nitelikli insana değer verirler. Ancak günümüze baktığımız zaman tarikatlar ve cemaatler sayısal çoklukları ile övünmektedirler. Bu konuda tarihten bir anekdot iletelim isterseniz:

Devrin Padişahı Sultan II. Murad çok saygı duyduğu Hacı Bayram Veli Hazretlerine bir isteğinin olup olmadığını ısrarla sorar. Padişahın ısrarına karşı çıkmanın saygısızlık olacağını düşündüğü için Hacı Bayram Veli, müritlerin askerlik ve vergilerden sıkıntıları olduğunu söyler. Bunun üzerine Hacı Bayram Veli Hazretlerinin müritlerinin askerlik ve vergiden muaf olması emri verilir. Bundan sonra müritlerin sayısı o kadar artar ki Hacı Bayram Veli bundan rahatsızlık duyar. Zira tahsildar hangi kapıyı çalsa, muhatapları:

–Biz Hacı Bayram Hazretlerine intisaplıyız, derler.

Hacı Bayram Hazretleri, Kanlıgöl mevkiine büyücek bir çadır kurar ve ahaliyi toplar. Mübârek o gün celalli ve heybetli görünür. Elinde koca bir bıçak vardır.

–Ey benim sadık dervişlerim! Şimdi sizleri kurban etsem gerek. Haydi sıraya dizilin, girin çadıra! Ortalık bir anda boşalır. Sadece biri kadın, iki âşık gelir, takdire şâyan bir teslimiyetle boyunlarını uzatırlar.

Hacı Bayram hazretleri memurlara döner;

–Bu ikisini yazın, başka talebem yok! der…

Gerisi vergilerini de öderler, askere de giderler.

Benim şahsi kanaatim odur ki; Tarikat ve cemaatler de kendilerini yeniden bir gözden geçirmeliler. Şeyh efendilerinin kitaplarından başka kitap okutulmayan, bir sürü olağandışı hikayelerle uyuşan beyinler yeniden taze kanın geçmesine ihtiyaç duymaktadır. Müritler de şeyhin eteğinden yapışınca cenneti garanti altına aldıkları anlayışlarından vazgeçmelidir. Müritler, şeyhin karşısında “Gassalın önündeki meyyit gibi” olmamak gerektiğini; Allah’ın aklı biz insanlara aksesuar diye vermediğini, kullanılmayan aklın da insana fayda sağlamadığının bilincinde olmaları gerekmektedir.

Mahkeme kararı ile Mehdi olduğuna inandıkları FETO’nun ülkeyi ne hale getirdikleri ortada. Eğer insanlar Şeyh efendilerine itaat ettikleri kadar Allah’ın emirlerine itaat etselerdi 15 Temmuz’da yaşadıklarımızı yaşamayacaktık.

Allah’a emanet olun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Muzaffer Kırmacı Arşivi
SON YAZILAR